"Hayalimizdeki Türkiye tablosunda..."

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, ''Hayalimizdeki Türkiye tablosunda daha fazla demokratikleşme var'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 13.03.2010 - 12:48

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Kayseri'de partisinin düzenlediği İl Danışma Meclisi toplantısında yaptığı konuşmada, tıpkı bir sanatçının ustasından icazet aldığı gibi, milletin kendileri için icazet alacakları bir üstat gibi olduğunu ifade etti.

Daha fazla demokratikleşmenin olduğu bir Türkiye tablosu hayal ettiklerini belirten Dinçer, şöyle konuştu:
''Hayalimizdeki Türkiye tablosunda daha fazla demokratikleşme var. Demokratikleşme projesi ile ilgili yaptığımız çalışmalar, bu kapsamda değerlendirilmelidir. Zaten bizim bu konudaki çalışmalarımız yeni değil. İktidara geldikten sonra OHAL'i kaldırdık, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğini sivilleştirdik. Akademik kurullardaki askeri vesayeti kaldırdık. Devlet Güvenlik Mahkemelerini kaldırdık. Birçok yasal düzenleme yaptık.
Hayalimizdeki Türkiye tablosunda ekonomik gelişmeler de var. Göreve geldiğimizde 230 milyar dolar olan Gayrisafi Milli Hasılamız, krize rağmen 650 milyar dolara çıktı. 2023 yılında Türkiye'nin, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında olmasını hedefliyoruz. Dış politikada da hayallerimiz var. Komşularımız ile düşman gibiydik, şimdi Balkanlar'da, Orta Doğu'da, Kafkaslar'da dengeleri kuracak ülke haline geldik.''

Demokratikleşme konusundaki çalışmalarıyla sosyal alanda da herkesin birbirini kucakladığı ve kimsenin ötekileştirmediği bir toplum da hayal ettiklerini ifade eden Dinçer, yaşam kalitesi yüksek, birbirine sahip çıkan bir toplum oluşturmaya gayret ettiklerini kaydetti.

Bazı kesimlerin demokratikleşme çalışmalarını, birilerine taviz verilmesi şeklinde algıladığını bildiren Bakan Dinçer, ''Tam tersi, daha fazla demokratikleşme ile kardeşliğimiz artacak. Biz herkese elimizi uzatıyoruz, herkesi kucaklamak istiyoruz. Elimizi sıkmayanların utanması gerekir'' dedi.

Halk odaklı devlet anlayışı ile hareket ettiklerini ve halkın ihtiyaçlarına yönelik hizmet üretmeyi tercih ettiklerini vurgulayan Dinçer, bu amaçla yerel yönetimleri güçlendirerek, vatandaşa daha iyi hizmet vermeyi amaçladıklarını söyledi.

 

Sosyal Güvenlik Reforumu

Gerçekleştirdikleri sosyal güvenlik reformunun birçok Avrupa ülkesinde bile gerçekleştirilemediğini, bu konuda iddialı olduklarını dile getiren Dinçer, reform ile birlikte vatandaşın sağlık hizmetlerine erişiminin kolaylaştığını, bu nedenle istismarların da arttığını kaydetti.

İstismarları ortadan kaldırmak için katkı payı uygulaması getirerek dengeyi sağladıklarını anlatan Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Vatandaşımız artık daha kolay sağlık hizmeti alır hale geldi. İlaçlarına kolay ulaşır oldu. 2002'de Türkiye'nin toplam ilaç harcaması 4 milyar lira iken 2009 sonunda 17 milyar lira oldu. Piyasadaki ilaçların yüzde 95'ini satın aldığımız için ilaç firmaları ile pazarlık yaptık. İlaç fiyatlarında yüzde 30 civarında indirim yaptırarak yılda 2.5 milyar lira tasarruf ettik. Ancak, Türk Eczacıları Birliği (TEB) itiraz etti. TEB ile şartlarımızı yerine getirmeden anlaşma sağlayamayız. TEB madem eczacıların karlılığını düşünüyor, ilk olarak bizimle yaptığı sözleşmeleri eczanelere satmaktan vazgeçmeli. Sıralı ilaç satışından komisyon almaktan vazgeçmeli. Kare kod sistemine geçmeyi kabul etmeli. Kare kod sistemi ile kayıt dışılığı önleyeceğiz. Promosyon olarak verilen veya yurt dışından getirilen ilaçlar satılamayacak. 6 bin eczane bu sisteme geçti. 15 Mayıstan itibaren tamamen bu sisteme geçeceğiz.''

 

TEKEL işçileri

Tekel işçilerinin mağdur olmaması için hükümet olarak üzerlerine düşen her şeyi yaptıklarını dile getiren Dinçer, ancak bu konunun toplumsal huzurun bozulması için malzeme olarak kullanıldığını savundu.

2004'ten önce özelleştirme sonucu işten çıkarılanların devlet tarafından işe alınmadığını, 4-C uygulaması ile bunu ilk kez kendilerinin başlattığını belirten Dinçer, Tekel'in özelleştirilmesi kararının da kendilerinden önceki hükümete ait olduğunu hatırlattı.
Kendilerinden önce özelleştirme sonucu işsiz kalan 17 bin kişinin 4-C ile iş sahibi olduğunu anlatan Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Tekel kapanınca sendikanın ricası üzerine işçileri, depolara kaydırdık. Depolar da kapanınca bu insanlar işsiz kaldı. 4-C'ye geçmedikleri için bu işçilere çalışmadıkları halde ayda 40 milyon lira maaş ödedik. İşçiler tazminatları ve tüm haklarını da zaten aldılar. Daha sonra 4-C'ye geçmeleri için maaş artışı yaptık, çalışma sürelerini ve izinleri yeniden düzenledik. Sendikaların istediği makul her şeyi kabul ettik ama sendikalar, üye aidatlarından vazgeçemediği için Tekel işçilerini sürekli eyleme teşvik ettiler. Çünkü bu işçiler 4-C'ye geçtikleri zaman üye aidatı alamayacaklardı. Danıştayın kararı sonucu bu işçiler 8 ay daha çalışmadan para alacaklar. Buna da izin vermeyeceğiz. Yeni bir düzenleme yapacağız. Türkiye'de çalışan 15 milyon insanın 5 milyonu asgari ücret üzerinden bize sosyal güvenlik primi ödüyor. Bizim bu paraları birilerine cömertçe dağıtmamız mümkün değil. Hükümetin verdiği mücadele budur.''

AKP tarafından düzenlenen Siyaset Akademisinde başarılı olan kursiyerlere sertifikalarının verildiği toplantıya, AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili Ahmet Öksüzkaya, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, ilçe ve belde belediye başkanları ile AKP il ve ilçe yöneticileri katıldı.

AKP İl Başkanı Mahmut Cabat'ın Bakan Dinçer'e el dokuması yöresel halı hediye etmesinin ardından, toplantı basına kapalı devam etti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler