Hiyerarşiler ve şebekeler (13.10.2020)
Ekonomi, Avrupa ve demokrasi tarihi uzmanı Niall Ferguson, Meydan ve Kule adlı kitabında, güç mücadelesinin önemli bir unsuru olan ve kendisinin “şebeke” adını verdiği örgütlerin, tarihin görünür yüzü hiyerarşik yapılanmaları nasıl etkileyip yönlendirdiğini anlatıyor.
Komplo
teorisyenleri, tarihin gözümüzün önünde yazılmadığını; arka odaların ve gizli
örgütlerin bulunduğunu iddia ediyor. Resmî tarihten yana olanlardan bazıları ise
bunu yalanlamakla meşgul.
Tarihin,
hem resmî tarih yazımına kafa yoranlara hem de komplo teorisyenlerine
bırakılamayacak kadar ciddi ve hassas bir alan olduğunu düşünenler de var.
Ekonomi, Avrupa ve demokrasi tarihi uzmanı Niall Ferguson da onlardan biri. Meydan
ve Kule başlıklı kitabında, güç mücadelesinin önemli bir unsuru olan ve
kendisinin “şebeke” adını verdiği örgütlerin, tarihin görünür yüzü hiyerarşik
yapılanmaları nasıl etkileyip yönlendirdiğini anlatıyor.
BİR ORTA YOL ARAYIŞI
Ferguson,
“şebeke” derken sadece o meşhur örgütlenmelere değil, sisteme ve onun
işletimine de gönderme yapıyor. Dolayısıyla şebekelerin hiyerarşiyle kesişen ve
ayrılan yollarını ortaya koyuyor. Başka bir deyişle hiyerarşi ve şebeke
dünyaları arasındaki nüfuz mücadelesine yoğunlaşıyor.
Antikçağ’a
kadar uzanan bu gerilim, pek çok alanla doğrudan veya dolaylı olarak da
ilintili. Mesela iktisat, sosyoloji, sinirbilim ve davranışbilim bunlardan
bazıları. Ferguson, bunların tamamını dikkate alarak geniş bir incelemeye imza
atmış.
Yazarın,
şebeke-hiyerarşi ilişkisi ve mücadelesini yeterince kavrayamamış tarihçilere
dair belirlemesini gözden ırak tutmamak lazım: Ferguson’a göre kimi
tarihçilerin başarısızlığı, hiyerarşik düzende yazılanlara ve derlenen
belgelere odaklanmasından kaynaklanıyor.
Oysa
şebekelerin de not tutup belge düzenlediğini, bunlar ortalıkta fazla
dolaşmadığından dikkate alınmayıp spekülasyona açık hâle getirildiğini ve
sonuçta komplo teorisyenlerinin türediğini hatırlatıyor yazar.
Illuminati’nin,
Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin, Silikon Vadi’nin, Rothschild ve Rockefeller
ailelerinin komplo teorisyenlerinin ağzında sakıza dönüşmesi de o belgelerin
kasıtlı biçimde yanlış yorumlanmasına dayanıyor Ferguson’a göre.
Şöyle
diyor yazar: “Elinizdeki kitap, şebekelerin rolünü küçümsemeye eğilimli
genelgeçer tarihyazımı ile bunu abartma alışkanlığındaki komplo teorisyenleri
arasında bir orta yol bulmaya çalışıyor. Keşif Çağı ile Reform hareketine,
hatta belki daha öncesine inen büyük çaplı değişimlerin özünde, şebekelerin
yerleşik hiyerarşilere yönelik sarsıcı meydan okumaları olarak anlaşılabileceği
yeni bir tarihsel anlatı öneriyor. Şebekenin hiyerarşik düzeni sarsışında özü
itibariyle yararlı bir yan gören günümüzün bazı yorumcularının güvenli
varsayımlarını da sorguluyor. Ayrıca şebekelerce aktarılan devrimci enerjileri
dizginleme yollarını saptamak üzere on dokuzuncu ve yirminci yüzyıl tecrübesini
ele alıyor.”
‘ŞEBEKELİ BİR DÜNYANIN DÜZENİ OLABİLİR Mİ?’
Ferguson,
efsaneler ve gerçekler arasındaki o ince sınırın peşine düşüp tarih yazımına ve
onun ardına odaklanırken hayatın hiyerarşisini, azınlıkların tekelleşmesini,
elde ettikleri ayrıcalıklarla güç ve toprak kazananları anımsatıyor.
Hiyerarşilerin
ve şebekelerin tarih bağlamında iktisadi, toplumsal, siyasi ve psikolojik
şemasını çıkaran yazar, Antikçağ’dan günümüzün teknolojik-sanal yapılanmalarına
kadar uzanınca meseleye hâliyle ticaret şebekeleri, localar, dinî yapılanmalar
ile bu grupların hiyerarşik düzenden beklentileri veya onunla gerilimli
mücadelesi dâhil oluyor. Sonuçta “kazanan her şeyi alır” ve “uygun olan
zenginleşir” gibi “seçenekler” çıkıyor ortaya.
Devrimlerin,
isyanların, devletlerin kuruluşunun ve batışının, şebekelerle ve onların
hiyerarşik düzenle mücadelesiyle ilişkilendirilmesi, üstelik bunlara dair somut
kanıtlar yerine dedikoduların öne çıkması, Ferguson’a göre hakikatin peşindeki
tarihçilerin işini zorlaştırıyor.
Yazar
hem belgelerden ve olaylardan hem de aklıselim yorumlardan hareketle kaleme
aldığı Meydan ve Kule’yle bu sorunun üstesinden gelmeye uğraşırken hayati bir
sorunun yanıtını arıyor: “Şebekeli bir dünyanın düzeni olabilir mi?”
Yorumlara
baktığında, bu konuda umutlu kişilere rastlasa da söz konusu soruya “Tarihsel
tecrübe ışığında bundan çok kuşkuluyum” diye temkinli bir yanıt veren Ferguson,
şöyle devam ediyor: “Tarihin verdiği ders, dünyayı yönetmede şebekelere
güvenmenin anarşiye davetiye çıkardığıdır.”
Ferguson’ın
çabası, “olan”ı ortaya koyup doğru bilgilere dayanan yorumlardan yola çıkarak
hem uzak ve yakın geçmişi incelemek hem de bugün ne yaşadığımızı çözümlemek ve
ileride nelerle karşılaşabileceğimize dair, şebekeler ve hiyerarşi üzerinden
öngörülerde bulunmak. Kısacası yazar, komplo teorilerine mahkûm ve mecbur
olmadığımızı anlatarak bilgi ve belgelere dayanma çağrısı yapıyor Meydan ve
Kule’de.
Meydan ve Kule / Niall Ferguson / Çeviren: Nurettin Elhüseyni / Yapı
Kredi Yayınları / 476 s. / Mart 2020.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Colani’nin arabası
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması