Hollanda yalnızca Amsterdam mı?..

Genelde Türkiye’den gelen turistler zamanlarının tamamını Amsterdam’da geçirirler. Kafeler, restoranlar, kanallar, kırmızı lambalı evler, müzeler...

Yayınlanma: 07.03.2021 - 02:00
Hollanda yalnızca Amsterdam mı?..
Abone Ol google-news

Genelde Türkiye’den gelen turistler zamanlarının tamamını Amsterdam’da geçirirler. Kafeler, restoranlar, kanallar, kırmızı lambalı evleri gezerler. Kimileri Van Gogh ya da Rambrand tablolarının olduğu müzeleri de ziyaret eder. Toplamda yıllık 9 milyon turist çeker, bu şehir. Dünya üzerindeki bu minicik kara parçası üzerinde yaşayan 800 bin şehir sakini, turizmden ve turistlerden bunalmış durumda ve belediye yönetimi şehri yeniden gerçek sahiplerine geri verebilmek için bir dizi önlem üzerinde çalışmalar yapmakta. Gerçi, doğal olarak pandemi nedeniyle bu günlerde turist sayısında gözle görülür bir azalma var...

Hollanda yalnızca Amsterdam değil şüphesiz. Ülkenin masalsı şehirleri, küçük kasabaları ve köyleri keşfedilmeyi bekliyor. Fazla bilinmeyen, ama Türkiye’nin tarihinde önemli yeri olan Schiedam, Rotterdam’ın 10 kilometre kadar ötesinde deniz kenarında pitoresk minik bir şehir örneğin. 1200’lü yıllarda kurulan Schiedam’da bulunan 7 yel değirmeninden birisi dünyanın en büyüğü olan “Deve” isimli yel değirmeni. Bu değirmenlerin çoğunda hâlâ buğday öğütülmekte.

Bu küçük, sevimli şehrin en önemli ürünü Jenever içkisi. Küçük 5cl’lik kadehlerde bir defada kafaya dikilen bu sert içkiler, Schiedam’dan tüm dünyaya satılmakta ve bölgenin en önemli geçim kaynağını oluşturuyor. 80 bin nüfuslu küçük kasabaya gelenlerin Jenever Müzesi’ne uğramasını da hararetle salık veririz...

Hollanda’da her bir fert sağlık sigortasına sahip, bağlı olduğu bir aile hekimi, eczane ve diş hekimi var. Aile hekimi, -ki biz burada ev doktoru diyoruz, aldığınız randevu sonrasında sizi muayene eder ve gerekli görürse hastaneye sevk eder. Yani elini kolunu sallayarak hastaneye gidemezsin buralarda. Önce ev doktorunun önünden geçeceksin. Eğer gerekli görmezse bir ilaç yazar ve reçeteni dijital yollardan eczanene ulaştırır. Sen de oradan gidip kimi zaman aynı gün, kimi zaman bir gün sonra ilacını alırsın.

Geçenlerde yukarıda anlattığım Schiedam şehrindeki eczaneden ilaçlarımı alıp çıktım. Sokağın başındaki süpermarkete uğrayıp, sonrasında eve kadar on bin adımımı tamamlamaya karar verdim. Bunca zamandır gelip giderim, hiç dikkatimi çekmeyen sokak ismi, bu kez kafamı kaldırır kaldırmaz gözüme ilişti. Sokak tabelasının altına, sokağa ismini veren Cornelius Haga’nın bilgileri de iliştirilmişti.

Schiedamlı genç hukukçu Haga, 1612 yılında yedi Hollanda eyaleti adına ilk Avrupalı olarak Osmanlı İmparatorluğu’na elçi olarak atanmış ve İstanbul’a gitmiş. Haftalar süren yolculuktan sonra İstanbul’a varıp Sultan I. Ahmet’in huzuruna alınmış. Aynı yıl ticaret anlaşmaları imzalanmış ve Hollanda ile Osmanlı arasında ilişkiler resmi olarak başlamış. 

Haga, 1638’e kadar tam 26 yıl İstanbul’da yaşamış. İşte lalenin de ilk kez Türkiye’den Hollanda’ya gelme macerasının yolu böyle açılmış. İlk ilişkilerin başlaması sonrasında pek çok Hollandalı tüccar İstanbul, İzmir, Selanik, Atina, Halep gibi şehirlere akın etmeye başlamış ve lalenin yanı sıra nergis, sümbül, yasemin, karanfil gibi çiçekleri de ülkeye getirmişler. 16. yüzyılın ikinci yarısına, Hollanda bahçeciliğine Anadolu’dan getirilen bitkiler damga vurmuş.

GÖÇMENLERİN LALE SEVGİSİ

Günümüzde dünyadaki süs bitkileri dış satımı 22 milyar dolar düzeyinde ve Hollanda 11 milyar dolar ile bu pastanın yarısını alıyor. Bir sonraki ülke Kolombiya’nın dış satımı yalnızca 1.5 milyar dolar dolayında. Listede ismi olmayan Türkiye ise ne yazık ki 80 milyon dolarlık yıllık çiçek dış satımı ile yetiniyor.

2012 yılında iki ülke ilişkilerinin 400. yılı kutlanmış, pek çok etkinlikler yapılmıştı. Özellikle bu yıllardan sonra Türkiye’den Hollanda’ya giden göçmenler, iki ülkenin ortak değeri lale ile başlayan birçok kurum ve kuruluş oluşturdu. Camisinden kültürel derneklere kadar pek çok kurum ve kuruluşun isimleri lale ile başlar. 

Pandemi nedeniyle iptal edilen ve 7 kez düzenlenen Red Tulip Film Festival/Kırmızı Lale Film Festivali de bunlardan birisi. Kırmızı Lale Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen bu etkinlik, bugüne kadar Türkiye’den 300 kadar filmi getirerek Hollanda sinemalarında gösterdi. Bu yıl kasım ayına ertelenen festival Rotterdam, Amsterdam, Utrecht gibi şehirlerde yapılacak ve yine iki ülkeden pek çok sinema oyuncusu, yönetmen ve yapımcısını bir araya getirecek. Altın Lale Vakfı da Türkiye’den tanınmış Yeşilçam sanatçılarına Altın Lale ödülleri dağıtıyor. Pandemi sonrasında ülkedeki tüm kültürel çalışmaların askıya alındığını, sinemalar ve tiyatroların geçici olarak kapatıldığını, akşamları sokağa çıkma yasağı getirildiğini belirtmek gerekir.

17 Mart’ta yapılacak Hollanda’daki genel seçimle sonrasına kadar yasakların devam etmesi bekleniyor. Sürekli şikâyet ettiğimiz, memnuniyetsizliğimizi dile getirdiğimiz o eski günlerimiz ne güzelmiş... O günlerimize haksızlık ettiğimiz için kendi adıma çok üzgünüm.

[email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler