Kahvaltıdaki zehir: Glifosat kalıntısına rastlandı

ABD’de mısır, buğday, yulaf ve pirinçten üretilen gevreklerde hormon bozucu ve kanserojen tarım ilacı glifosat kalıntısına rastlandı. Sulara da bulaşabilen bu kanserojen maddeyle ilgili kullanım Türkiye’de de yıldan yıla artıyor.

Kahvaltıdaki zehir: Glifosat kalıntısına rastlandı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.08.2018 - 22:34

Amerika’da mısır, buğday, yulaf ve pirinç gibi ürünlerden imal edilen kahvaltılık gevreklerde muhtemel kanserojen kimyasal maddelerden biri olarak nitelenen glifosat kalıntısı olduğu belirlendi. Glifosat herbisitler sınıfına giren bir pestisit. Bir tarım alanında ekilen ürün dışında kalan bitkileri öldüren tarım zehirlerine herbisit deniyor. Herbisitler uzun süre kalıcı olan toksik etkileri nedeniyle hem toprakta ve hem de sularda kirlenmeye neden oluyor.

Glifosat molekülü de zararlı etkisini sularda iki yıl boyunca devam ettirebiliyor. Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu (IARC) 2015’de glifosatı “muhtemel kanserojen” olarak sınıflandırmıştı. Sadece birkaç ay sonra Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) ise glifosatın muhtemel bir kanserojen madde olmadığını açıklamıştı. Bu kafa karıştırıcı durumun tek olumlu etkisi ise konuyu netleştirmek için dünya genelinde glifosatın zararlarını tespit etmeye yönelik çalışmalar başlatılması oldu. Ancak o çalışmalardan elde edilen sonuçlara geçmeden önce Amerika’da çocukların yediği kahvaltılık ürünler üzerine yapılan çalışmanın ayrıntılarına değinelim.
Amerika’da Çevre Çalışma Grubu tarafından piyasada satılan özelikle de yulaf içerikli kahvaltılık gevrek kategorisindeki çeşitli ürünlerde glifosat kalıntısı olup olmadığı araştırılmış. Araştırmada analiz edilen gıdaların yüzde 95’inin glifosat kalıntısı içerdiği tespit edilmiş. Çevre Çalışma Grubu çocukların hormonal sistemlerinin toksik kimyasallara karşı daha hassas olması nedeniyle mevzuatta önerilen glifosat miktarının 100 katı daha düşük bir değeri dikkate alarak değerlendirme yapmış. Bu düşük değer dikkate alınarak yapılan değerlendirmeye göre de çocukların yediği kahvaltılık gevrek ürünlerinin üçte ikisi problemli çıkıyor. Glifosat hormonal sistemi bozucu etkiler gösteren bir kimyasal madde. Çocukların hormonal sistemi üzerinde olumsuz etkiler gösteren kimyasallar gıdalarda ya da sularda çok düşük miktarlarda olsalar bile zarar verici etki gösterebiliyor.

Glifosat kirliliği çok yaygın

Son birkaç yıl içinde yapılan çalışmalar dünya genelinde çok yaygın bir glifosat kirlenmesi olduğunu açığa çıkardı. Sadece bal, süt, yumurta, soya, patates, çeşitli tahıllar, ekmek, un, su gibi gıdalarda değil bebek bezi ve tampon gibi ürünlerde bile glifosat kalıntısı tespit edildi. Çeşitli ülkelerde yapılan çalışmalarda insanlardan alınan idrar örneklerinde de glifosat çıktı. Küresel ölçekte gözlenen glifosat kirliliğinin en kaygı verici noktası ise günlük hayatta en çok tükettiğimiz suların da glifosat kirlenmesine maruz kalması. Sulardaki glifosat kirliliğini belirlemek için İtalya’da 29 bin su örneği analiz edilmiş. Bu kapsamlı çalışmada ülkedeki yerüstü sularının yüzde 21’inde ve yeraltı sularının yüzde 7’sinde tespit edilen glifosat miktarları ülkedeki yasal mevzuatta belirtilen sınır değerin üzerinde çıkmış. Bu başka kaygı verici tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Pestisitler imal edilirken pek çok başka kimyasal ile bir araya getirilerek bir karışım ürün hazırlanıyor. Yani ticari olarak satılan ürün sadece glifosat molekülünü içermiyor. Piyasada satılan pestisitlerin içinde glifosat dışında başka toksik kimyasal maddeler de var. Bunların başında da hormonal sistem bozucu özellikteki “alkil fenol etoksilatlar” geliyor. Konu burada bitmiyor. Glifosat içeren ürünlere katılan alkil fenol etoksilatlar beraberlerinde “1,4-dioxane” adlı kanserojen bir maddeyi de bu ürünlere taşıyor. Glifosat kullanımının söz konusu olduğu her durumda alkil fenol etoksilatların ve 1,4-dioxane adı verilen kimyasalın gıdalarda ve sularda kalıntı bırakması muhtemeldir. Ticari formülasyon meselesi pestisit kullanımının yol açtığı sağlık sorunlarının düşündüğümüzden daha fazla olabileceğini dikkate almak gerektiğini gösteriyor.

Sağlık Bakanlığı ülke genelinde tarama yapmalı

Bireysel olarak yapabileceklerimizin başında organik veya ekolojik yöntemlerle toksik kimyasal kullanmadan üretim yapan çiftçileri desteklemek geliyor. Ancak organik ürün alabilmek gelirle bağlantılı ve herkes satın alma gücüne sahip değil. Dolayısıyla meselenin daha kapsamlı bir çözüm gerektirdiği ve bu çözümün yolunun da öncelikle kamu kurumlarından geçtiği söylenebilir.
Öncelikle Tarım ve Ormancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı gıda ürünlerindeki ve sulardaki glifosat kirliliğinin ne boyutlarda olduğunu araştırmalı. Şu an için konudan sorumlu bakanlıklar gıda ürünlerinde ve sularda glifosat kalıntısı analizi yapmıyor.

Türkiye'de durum ne?

Alkil fenol etoksilatların ve kullanılması olası diğer yardımcı kimyasalların gıdalarda ve sularda kalıntısının olup olmadığı pestisit kalıntısı izleme çalışmalarına mutlaka dâhil edilmeli. Sağlık Bakanlığı ülke genelinde bir tarama çalışması yaparak çeşitli yaş ve cinsiyetten kişilerde glifosat maruziyetini araştırmalı. Glifosat kullanımının yoğun olduğu bölgelerde özellikle tarım işçilerinin idrarlarında yapılacak testler ile glifosat maruziyet düzeyi mutlaka ortaya konması gerekiyor. Birer yurttaş, ana, baba olarak bu çalışmaların yapılmasını talep etmeliyiz. Bunlar yapılmadığı sürece problemin ne boyutta olduğunu anlamak-anlatmak ve alternatifler üzerinde ikna edici, somut tartışmalar yapmak olanaksız. İçinde olduğumuz siyasal atmosfer kamusal çalışmaları yıkıma uğratıyor ve bu nedenle de bu çalışmaları otonom bir şekilde yapacak inisiyatifleri oluşturmak gerekiyor.

2014'ten beri açıklanmıyor

Buğday, çavdar, arpa, sorgum, yulaf, mısır, kuru bakliyatlar ülkemizde üretimlerinde en fazla glifosat kullanılan tarım ürünleri. Bu ürünler kahvaltılık ve diyet ürün kategorisindeki pek çok ürünün bileşiminde yer alıyor. Dünyada glifosat kullanımı 1995 yılında 56 bin ton iken, 2014 yılında 15 katı artış göstererek 826 bin tona çıktı. Benzeri bir artış bizim ülkemizde de yaşandı. Ülkemiz tarımında glifosat kullanımı bundan 15-20 yıl önce 200-300 ton civarındaydı; şimdi en az 5 ya da 6 bin ton seviyesinde olduğunu tahmin ediyorum. En son 2013 yılı verisi var elimde ve o yıl ülke genelinde kullanılan glifosat miktarı 4500 ton.

Tarım ve Ormancılık Bakanlığı 2014 yılına kadar hangi toksik kimyasalın hangi ilde ne düzeyde kullanıldığı bilgisini açıklıyordu. Ama artık bu bilgiler erişime açık değil. Dolayısıyla ülkemize ithal edilen glifosat miktarı nedir, hangi ilde ne düzeyde glifosat kullanılıyor bilmek mümkün değil.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler