Kara Çığlık
Hıfzı Topuz'un diğer belgesel romanları gibi ilgiyle ve merakla okunuyor. Kurgusu ilgi çekici ve gerçekçi bir kitap. Yapıtı bitirdiğinizde, 1950-1960'lı yılların Türkiye'sinden ve Afrika'sından görünümler, siyasal yansımalar canlanıyor gözünüzde.
Kara Çığlık, 1960-2006 yılları arasında 27 kez Afrika ülkelerine gidip görev gereği oralarda bulunan Hıfzı Topuz'un belgesel romanı. Yazar, Kongo'da bir yıl, öteki ülkelerde bir haftayla üç ay arası sürelerle kalıyor. Kongo'da, Lumumba ile ailesini yakından tanıyor, belleğinde kalanları değerlendirerek anısal-belgesel bir roman yazıyor. Romanın başkişilerinden olup İstanbul'da yaşayan gazeteci Vedat Sonçağ, ölümle korkutuluyor. DP'nin iktidarında 1960'a doğru yol alıyor Türkiye. Adnan Menderes başbakan. Gazeteciler, gelecekten kaygılı. Menderes, her ay Park Otel'de basın toplantısı düzenliyor, gazeteci Vedat da bir toplantıda bulunuyor ve Menderes'i kızdıracak sorular soruyor: ''Yemek, al gülüm ver gülüm, bir bayram havası içinde devam ederken ben söz aldım, 'Sayın başbakan' dedim, 'ortalık hiç sizin anlattığınız gibi güllük gülistanlık değil. Basına karşı aldığınız önlemler bütün dünyada geniş tepkiler yaratıyor. Uluslararası Basın Enstitüsü bu baskıları protesto ediyor. Sendikamızı kapattınız. Metin Toker, Ratıp Tahir, Şinasi Nahit ve daha birçok arkadaşımız olur olmaz nedenlerle tutuklandı'' (s.11) Vedat, bu sözlerinden sonra Menderes yanlısı güçleri karşısına alıyor, korkutmak için telefonlar geliyor, penceresine taş atılıyor. Taksim-Talimhane-Şehit Muhtar Caddesi'nde bir apartmanın bodrum katındaki dairede oturan Vedat, kendisi gibi solcu olan Kumru'yu seviyor, onunla sık sık buluşuyor. Kumru, Pangaltı'nda oturuyor. Çamlıca Kız Lisesi'ni bitirmiş, edebiyatı seviyor: ''Kumru koyu bir Atatürkçüydü. Ama nasıl bir Atatürkçü? O her şeyden önce şeriat düzenine karşıydı, devletin ve eğitimin laik ve bilimsel temellere oturtulmasını destekliyor ve çağdışı kurallara karşı çıkıyordu'' (s.15) Kumru'nun babası ise Celal Bayar'ın arkadaşı olup Terakkiperver ve Serbest Fırka partilerinde görev almış birisi, solcu düşmanı. Kızının Vedat gibi solcu bir gazeteciyle çıktığını bilmiyor. Vedat'ın patronu, son basın toplantısındaki çıkışından sonra onu uyarıyor, izne çıkarıyor. İktidar, gazetenin kâğıt desteğini kesiyor vb. Vedat, Afrika'ya gidip oradan gazeteye yazı göndermeyi düşünüyor, patronunu, ailesini ve Kumru'yu inandırıyor buna. İki dergiye daha söyleşi yazısı göndereceği kesinleşince, iktidarın engellemelerini aşarak, pasaport çıkartıp önce Paris'e, oradan da Dakar'a gidiyor.
Vedat Dakar'da
1944'te General de Gaulle'ün yaptığı coşkulu konuşma, sömürge halklarına bağımsızlık vereceğini açıklaması Afrika'da etkili oluyor. Sol eğilimli önderler tam bağımsızlığı savunuyor, yeni gelişmeler oluyor. Mısır Devlet Başkanı Nasır da bağımsızlık hareketlerini destekliyor. Bu girişimlerden sonra emperyalizme başkaldırılar başlıyor. Yıl 1957. Gazeteci Vedat, Dakar'da. Uçakta tanıştığı Başkan Senghor'un halkla ilişkiler danışmanı Amadou Diop'un yardımını görüyor. Başkan Senghor'un basın toplantısına çağrılıyor, orada İtalyan Haber Ajansı (ANSA) muhabiri bayan Luisa Portofino'yla tanışıyor. Kumru'yu unutturacak güzellikte bir bayan Luisa. Babası 1937'de İstanbul'da başkonsolos. Luisa 7 yaşında ve Türkçeyi iyi öğreniyor. 2. Dünya Savaşı çıkınca İtalya'ya dönüyorlar. Vedat'la iyi anlaşıyor ve birlikte çıkıyorlar. Vedat, siyasal söyleşiler yapıyor, gazeteci arkadaşı Michel'in de yardımlarını görüyor. Luisa ile birlikte köle ticaretinin yapıldığı Goree adasını geziyorlar. Zenci çocukların kaçırılıp nasıl hadım edildiklerini öğreniyorlar. 2. Meşrutiyet'e değin kölelik sürdürülüyor. Vedat, Dakar'da iki yıl kaldıktan sonra Kongo'ya gidiyor. Arkadaşı Michel, sosyalist kadın gazeteci Yasmine Durand'ın adını veriyor Vedat'a. Luisa başka bir göreve atanıp Roma'ya dönüyor.
Vedat Konga'da
Kongo'da Yasmine, önde gelen gazetecilerle tanıştırıyor Vedat'ı. Lumumba, o günlerde 'Kongo Ulusal Hareketi Partisi'ni kuruyor (05 Ekim 1958). Belçika'nın egemenliğindeki bu ülkede bağımsızlık savaşımı veriliyor. Atatürk'e benzetilen Lumumba, Leo'daki konuşmasında başkaldırı çağrısı yapıyor. Ayaklanmalar oluyor, Belçika kaygılı. Yasmine, Vedat'ı Lumumba'yla buluşturuyor, Lumumba duygularını dile getiriyor: 'Tanıdığım ilk Türk siz oldunuz. Ülkenizi çok merak ederdim. Cumhuriyeti ne büyük güçlüklerle kurduğunuzu biliyorum. Mustafa Kemal çok sevdiğim, hayran olduğum bir devlet adamıdır. Emperyalistleri nasıl kovduğunu çok iyi biliyorum. Onu kendime örnek almaya çalıştım'' (s.57) Abako Partisi önderi Kasa Vubu, etnik kökene dayanarak siyaset yapıyor, imparatorluk özlemi içinde. Vedat, Lumumba'yla söyleşi yapıyor, halkın ona olan sıcak ilgisini gözlüyor. Aile yaşantısında, yoksulluğu ve çok evlilik yaptığı öne çıkıyor (Henriette Maletana, Hortense Sombosia, Pauline Kie, Pauline Opango, Alphonsine Masuba). Lumumba'nın politikaya atıldıktan sonraki yaşantısı sancılı bir dönem. Belçika'ya çağrılı gidip dönüşte tutuklanıyor ve bir yıl cezaevinde kalıyor. Çıkınca posta müdürlüğü görevine atanıyor. Partisini kuruyor ve Kongo'nun bağımsızlığını savunuyor: 'Lumumba ezilen ve susan halkların düşüncesini dile getiriyor ve yoksul insanların sözcüsü oluyordu. Kongo'daki politikacıların hiçbiri onunla boy ölçüşecek çapta değildi. Onlar ancak kendi etnik topluluklarında seviliyor, onu ise bütün halklar alkışlıyordu'' (s.86) Vedat, 'Yasmine'e, Yasemin diyerek sesleniyor, Brazza'da bir haftalık dinlence süresinde onunla da birlikte oluyor. Seçim öncesinde Kongo kaynıyor. Lumumba, tutuklanmamak için kaçıyor, teslim olmak zorunda kalıyor ve 1960'ta, 6 ay hapis yatıyor. Bürüksel'deki Kongolu temsilcilerin toplantısına katılıyor, anlaşmazlık yaşanıyor. Katanga'dan gelen önder Tshombe, sorun yaratıyor. Bu sırada Türkiye'de 27 Mayıs 1960 Devrimi oluyor. Lumumba, seçimden zaferle çıkıyor ve hükümeti kuruyor, Kosa Vabu'yu Cumhurbaşkanlığa getiriyor. Kısa süre sonra, hükümete karşı ayaklanmalar oluyor Belçika desteğiyle. Genelkurmay Başkanlığı'na Mobutu'yu getiriyor ki, kısa süre sonra Belçika'nın uşağı olan Mobutu ve Tshombe, Lumumba'yı yok ediyor. Lumumba, BM'den gerekli desteği bulamıyor, ayaklanmaları bastıramıyor ve bakanlarıyla birlikte kaçıyor, yakalanıp Hardy Kışlası'na götürülüyor, işkence görüyor. Askerler başkaldırıp kışlayı basıyor ve Lumumba'yı serbest bırakıyor ama; yine yakalanıp hücreye kapatılıyor ve artık ölüm kararını bekliyor. Gizlice kaçırılıp Katanga'ya götürülüyor. İçişleri Bakanı Munoga'nın yüzüne şöyle haykırıyor: 'Ne yapsanız nafile, dedi. 'Beni öldüreceksiniz, biliyorum, ama ben haklıyım. Siz Kongo'ya ihanet ettiniz. Sömürgecilere satılmış kölelersiniz. Yarın halk sizi yargılayacak, kimse de kurtaramayacak' (s.184). Ve iki bakanıyla birlikte kurşuna dizilip oraya gömülüyor. Vedat, Yasemin ve diğer gazeteciler, izini sürerlerken Yasemin vurulup öldürülüyor. Lumumba'nın öldürüldüğü uzun süre gizleniyor, kamuoyu oyalanıyor. Sonra hiçbir iz kalmaması için cesetler çıkarılıp yakılıyor. O sırada, Vedat'ın magazin gazetecisi olan arkadaşı Nesrin İncekalem de Kongo'ya geliyor, magazinci gözüyle olayları çarpıtıp emperyalist ülkelerin istediği gibi haberler yapıyor. Radyoda, düzmece kaçış haberleri verilerek kamuoyu oyalanıyor ve köylülerin Lumumba'yı ve arkadaşlarını tanıyıp öldürdükleri haberi veriliyor.
Vedat dört yıl sonra Türkiye'de
Vedat, Kongo'da işinin kalmadığını düşünüp yurda dönmek istiyor. Türkiye'de Menderes idamla yargılanıyor, Celal Bayar, intihara kalkışıyor. Milli Birlik Komitesi üyeleri ve Cemal Gürsel, Vedat'ı Türkiye'de görmek istiyorlar. Eski sevgilisi Kumru'dan Vedat'a mektup geliyor. Vedat da ona telgraf çekiyor: 'Sevgilim, benimle ortak bir yaşama hazır ol. 02 Mart Pazartesi gecesi İstanbul'da olacağım. Seni yılların özlemiyle kucaklarım. Vedat'. Uçakla İstanbul'a dönerken Meryem Kongolu adını verdiği ve üvey babası olduğu kimsesiz bir kızı da birlikte götürüyor. Ailesine ve sevgilisine kavuşan Vedat, Kumru'yla evleniyor. Başyazısını Mehmet Ali Aybar'ın yazacağı, bağımsız bir sol dergi çıkarmayı düşünüyor.
En Çok Okunan Haberler
- Yatak odasında yakalandı: Kaçarken balkondan düşüp öldü
- Yer bildiren şirket ve esnafa vergi adımı
- Biri hukuk devleti mi dedi?
- Galatasaray'dan KAP bildirimi geldi!
- İstanbul'da AVM yangını: Çok sayıda itfaiye sevk edildi!
- Suriye ordusu çekildi... HTŞ, Hama'ya girdi!
- Geri dönen meyve sebze tartışma yarattı
- Halepçilik tuzağı
- Suriye’de ‘zafer’ de ‘kurtarmaz’!
- En yüksek mevduat faizini hangi banka veriyor?