‘Keşke Gezi'yi görebilseydi’
Dört yıl önce yitirdiğimiz edebiyat eleştirmeni, felsefeci, gazetemiz yazarı Füsun Akatlı yaşasaydı bugün 70 yaşında olacaktı. ‘Yoğun bakımda yanında iki şey vardı’ diyor Zeynep Altıok Akatlı, ‘biri öğrencilerinin sınav kağıtları, bir de gazetedeki köşesinde ne yazacağı düşüncesi.’
2010’da yitirdiğimiz Füsun Akatlı yaşasaydı bugün 70 yaşında olacaktı. Kızı Zeynep Altıok Akatlı’yla konuşurken, sohbet felsefeden edebiyata, çeviribilimden tiyatroya, Füsun Akatlı’nın çok yönlü yaşamının bütün alanlarına uzanıyor.
İlk kitabı “Niçin Diyalektik”ten (1977) son kitabı “Kırmızı Gagalı Pelikan”a (2010) kadar edebiyat ve felsefe alanında birçok kitaba imza atan, serbest deneme türündeki metinleriyle eleştiriye farklı bir boyut getiren, çeviriler yapan, tiyatro alanında kalem oynatmakla kalmayıp öğrenciler yetiştiren Akatlı’nın çok yönlülüğünün kaynağını, Zeynep Akatlı şu sözlerle anlatıyor:
“Annemde beslendiği bütün kanalları daima açık tutmak, oralardan hep daha fazlasını öğrenmek, öğrendiklerini bir yere kanalize edip yeni şeyler kurmak, tümünü gelecek kuşaklara aktarmak için her zaman heves ve istek vardı. Hayat çizgisi de o yönde ilerledi.”
Ne var ki Zeynek Akatlı, annesinin tüm heves ve üretkenliğine karşın, zaman zaman yılgınlığa kapıldığını söylüyor. “Toplumdaki yozlaşma, zaman içinde hem yakınlarının, hem değerlerin kaybı onu çok kırmıştı. Çok yorulmuştu. Hatta üretimine ara vermişti.”
Bu dönemde onu yeniden yaşama bağlayan, hastalığıyla mücadele ederken umut veren bir şey de gazetemizde yazmaya başlamasıydı, Zeynep Akatlı’ya göre. “Yoğun bakımda yanında iki şey vardı. Biri öğrencilerinin sınav kâğıtları, bir de gazetedeki köşesinde ne yazacağı düşüncesi.”
Zeynep Akatlı, yozlaşmalardan, değer kaybından bunca kırılan annesinin iyi ki bugünleri görmediğini düşünüyor: “İnsanların haksız yere tutuklandığı, susturulduğu, zulmedildiğine neyse ki tanıklık etmedi. Daha çok üzülürdü. Öte yandan aklına, yönlendirmesine, o ‘düşünen kadın’ın yorumunlarına öyle ihtiyaç duyuyorum ki. Bir de keşke Gezi’yi görseydi diyorum. Eminim Gezi onu çok heyecanlandırırdı.”
Ürettiklerinden, dünya görüşünden, duruşundan söz ederken, sohbetimiz kaçınılmaz olarak o duygusal ana geliyor.
“Annemi çok özlüyorum” diyor Akatlı:
“Özellikle söylemek isterim, ben böyle bir kayıp hiç yaşamadım. Bu sözüm belki insanlara tuhaf gelecektir, sonuçta babasını bu kadar korkunç bir şekilde kaybetmiş bir insanın annesinin kaybını dolduramıyor olmasında tuhaflık bulacaklardır. Ama hakikaten onun yerine hiçbir şey koyamıyorum. Bak geçen babamla ilgili konuşmuştuk, o zaman gözüm dolmamıştı.”
“Çok idealist, asla ödün vermeyen, dimdik, o dimdikliğin yanı sıra değişime, gelişime, dinlemeye o denli açık” diye anlattığı annesinin kaybını ise “her konuda sürekli ahkam kesen ve -mış gibi davranan insanların yanında” daha çok hissettiğini söylüyor.
Füsun Akatlı’nın doğumunun 70. yılında Zeynep Akatlı’nın iki de güzel haberi var. İlki, Akatlı’nın tüm eserleri yılın ikinci yarısında Kırmızı Kedi Yayınları tarafından basılacak olması. İkincisi ise, Kadın Eserleri Kütüphanesi’yle birlikte, kurucularından olduğu Türkiye Felsefe Kurumu’nun Akatlı’nın “Edebiyat Eserlerini Doğru Değerlendirme Problemleri ve İki Düşünür: İ. A. Richards ve N. Hartman” adlı doktora tezinin kitap olarak yayımlanacağı haberi.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke