Kıbrıs’ın tarihle randevusu

Akıncı ile Anastasiadis arasında geçtiğimiz haftalarda İsviçre’de yapılan Kıbrıs müzakereleri, Pazar günü kaldığı yerden devam edecek.

Yayınlanma: 17.11.2016 - 21:55
Abone Ol google-news

Bilindiği gibi Mont Pelerin’de ki ilk tur görüşme süreci, somut bir sonuca ulaşmamışsa da, tarafların uzlaşma menziline girebileceğinin sinyaliyle doluydu.

Toprak konusu dahil, beş başlıkta yapılan müzakerelerde önemli ilerlemeler kaydedildi. Özellikle toprak konusunda tarafların pozisyonlarının birbirlerine yakınlaşması, önümüzdeki hafta yapılacak görüşmelerin ‘beklenti çıtasını’ haklı olarak yükseklere çekti.

İkinci tur ‘Mont Pelerin’ görüşmelerinde, toprak konusunun tamamen olmasa bile Türk tarafının masaya ‘Harita’ koymasına yol açacak biçimde seyretmesine kesin gözle bakılıyor. Fakat şurası da bir gerçek ki, Türk tarafının masaya ‘Harita’ koyması ancak garantilerin ve güvenliğin görüşüleceği beşli ya da çoklu konferans tarihinin saptanmasıyla mümkün olacak.

BEŞLİ KONFERANS

Kısacası Türk tarafı, beşli ya da çoklu konferans tarihi saptanmadan masaya harita koymayacak. Bir başka deyişle, Mont Pelerin zirvesinden taraflar Yunanistan-Türkiye ve İngiltere’nin de katılacağı ve garantiler ile güvenliğin konuşulacağı toplantı tarihini saptayarak ayrılacaklar.

Türk tarafı toprak konusunu nihayete erdirmek için, beşli/çoklu konferansı bekliyor. Dolayısıyla Mont Pelerin’de ortaya konulacak harita, toprak ayarlamasının son haritası olmayacak.

Türk tarafı, beşli/çoklu zirvenin, Mont Pelerin’den hemen sonrasında ya da en erken zamanda yapılmasını istiyor. Kıbrıs Rum tarafı, ilke olarak buna karşı çıkmasa da garantilerin görüşüleceği çoklu toplantıyı biraz daha geciktirme eğilimi içinde. Fakat ne olursa olsun, artık Kıbrıs’ın tarihle randevusu olduğu ve bu randevunun çoklu toplantıya işaret ettiği aşikâr.

UZLAŞMA MENZİLİ

Bugüne kadar beş ayrı başlıkta yapılan müzakerelerde tarafların uzlaşma menziline girdikleri bir gerçek. Fakat şu da bir gerçek ki, garantiler ve güvenlik konusunda anlaşma sağlanmadan Kıbrıs’ta bir anlaşmadan söz etmek mümkün olamaz. Dolayısıyla çoklu zirvenin ‘tarihi bir zirve’ olacağını söylemek abartı olmaz.

Kıbrıs Rum tarafı AB üyesi olduktan sonra ısrarla Kıbrıs’ın bir garanti sistemine ihtiyacı olmadığını ileri sürerek 1960 garanti anlaşmasını ortadan kaldırmak istiyor. Türk tarafı ise, ilk defa 1960 garanti sistemini ‘müzakere edebileceği’nin sinyallerini veriyor. Fakat bu Rum tarafının istediği gibi garanti anlaşmasının tamamen iptali değil, günümüzün koşullarına uyarlanmasını öngörüyor.

Kısacası bir taraf ‘garantilere ihtiyaç yok’ derken, diğer taraf Kıbrıslı Türklerin bir tür garanti sistemiyle güvence altına alınmasından yana tavır takınıyor.

NOELDEN ÖNCE

Taraflar arasında bu mesafenin kapatılıp kapatılamayacağını bilemiyoruz. Ancak Kıbrıs sorununun çözümü için garantiler ve güvenlik konusunda uzlaşma sağlanması şart.

Bu konu da epeydir, resmi ya da gayrı resmi yollardan egzersiz yapılıyor. Örneğin, Türkiye’nin garantörlüğünün çözümden sonra belli bir süre için geçerli olmasını ve sonra kaldırılmasını savunan görüşler gibi, garanti anlaşmasının iptalini ve Federal Kıbrıs’ın Türkiye ve Yunanistan’la bir ‘ittifak’ anlaşmasını benimseyen görüşler de var.

Bu veriler ışığında ‘ikinci tur’ Mont Pelerin görüşmelerinden çıkacak olan ‘Çoklu Zirve’ kararı, hayati öneme sahip. Kaçırılmış fırsatlar ülke olmakla tanınan Kıbrıs, bir fırsatı daha mı heba edecek, yoksa tarihle randevusunu başarıyla mı gerçekleştirecek? Bunun yanıtını çoklu zirvede göreceğiz.

Benim güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgi, bu zirvenin Noel’den önce yapılabileceği yönünde… Merakla bekliyoruz. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler