Kılıçdaroğlu'ndan 'başkanlık sistemi' eleştirisi (23.04.2019)

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de düzenlenen 23 Nisan özel oturumunda başkanlık sisteminin TBMM'nin yetkilerini kısıtladığını savunarak, Türkiye'nin demokratik bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu'ndan 'başkanlık sistemi' eleştirisi (23.04.2019)
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.04.2019 - 14:29

<video:1359263>

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Meclisin kuruluşunun 99’uncu yıldönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplandı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında açılan genel kurulu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da izledi. Genel kurulda bir konuşma gerçekleştiren Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi adına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı. 

"Milli Mücadele’yi yönetmesi nedeniyle dünyada ’Gazi Meclis’ unvanına sahip tek Parlamento olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, kurulduğu ilk günden itibaren tarihin kendisine yüklediği sorumluluğun gereği olarak yetkileri konusunda titiz davranmıştır" diyen Kılıçdaroğlu, "Bu bağlamda şu örneği vermem yeterlidir: 1924 Anayasası Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülürken başkanlığa bir önerge verilir. Önergenin konusu şudur: ’Meclisin, kendiliğinden seçimlerin yenilenmesine karar verebileceği gibi, Cumhurbaşkanı da hükümetin değerlendirmesini aldıktan sonra, gerekçesini Meclise ve millete bildirmek şartıyla seçime karar verebilir’. Yani önergeyle, Kurtuluş Savaşı zaferinin Başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e Meclisi fesih yetkisi verilmek istenir. Genç bir milletvekili olan Mahmut Esat Bey (Mahmut Esat Bozkurt) kürsüye çıkar ve doğrudan Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik olarak şunları ifade eder: ’Dünyanın hangi köşesinde hangi devlet teşkilatında hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğu anlayışının tecellisi Meclisi feshedebilmektedir? ’Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ diyoruz, sonra bu kadar büyük bir kuvveti Cumhurbaşkanı feshedebilmektedir. Bunu doğru bulmuyoruz’ diye açıkça ifade eder. Şükrü Saracoğlu kürsüye çıkar, aynı şekilde ’Bize tarih, hukuk, ihtilal açıkça gösteriyor ki bugün Millet Meclisinin kişiliğinde toplanmış haklarından hiçbir şey geriye doğru döndürülemez’ diye açıklama yapar. Önerge oylanır ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanına Meclisi feshetme yetkisini reddeder. Gerek Mahmut Esat Bozkurt gerek Şükrü Saracoğlu’nun doğrudan atıf yaptığı olgu, ’Hakimiyet bilakayduşart milletindir’ gerçeğidir. Bu gerçeğin altını bir kez daha çizmek zorundayız" dedi. 

"EGEMENLİK BİR KİŞİYE BIRAKILAMAZ"

Egemenliğin kullanılmasının hiçbir surette, hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılmaması için kuvvetler ayrılığı ilkesi getirildiğini, bütün demokrasilerin ana omurgasını kuvvetler ayrılığı ilkesinin oluşturduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Yani yasama, yürütme ve yargı, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Kuvvetler ayrılığı aynı zamanda gücün demokratik kurallar içinde denetlenmesidir. Bu nedenledir ki çeşitli defalar askeri darbeler ve farklı müdahalelerle egemenlik milletten alınmak istenmişse de Türkiye Büyük Millet Meclisi er geç aslına dönmüştür. Ancak, üzülerek ifade edeyim ki son Anayasa değişikliğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi yetkilerini kısıtlamış, çağdaş demokrasilerin vazgeçilmez kuralı olan kuvvetler ayrılığı ilkesi fiilen ortadan kalkmıştır. Bugün yaşadığımız acı gerçeği, fazla ayrıntıya girmeden, sadece 6 madde halinde Büyük Millet Meclisi’nin saygıdeğer üyelerine sunmak isterim. 1; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkileri kısıtlanmış, denge ve denetleme mekanizmaları yok edilmiş, denetimsiz bir yürütme organı yani iktidar yaratılmıştır. 2; Cumhurbaşkanı, kararnameler yoluyla Meclisin yasama yetkisine fiilen ortak olmuştur. 3; Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı fiilen sona ermiştir. 4; Partili Cumhurbaşkanı, devleti ve milleti temsil etmek yerine, belli bir siyasi görüşün temsilcisi haline gelmiştir. Bu da denge unsuru olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamının denge unsuru olmaktan çıkmasına yol açmıştır. 5; Tek kişiye Parlamentoyu fesih yetkisi verilmiş, milletin meclisinin geleceği bir kişinin iki dudağının arasından çıkacak sözcüğe bırakılmıştır. 6; Meclisin bütçe hakkı ve yetkisi fiilen alınmıştır. Bu adımların 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi’ne karşı Gazi Meclis unvanına yakışan bir direniş sergileyen Meclis tarafından atılmış olması ise başka bir hazin tablodur. Yine üzülerek ifade edeyim ki bugün ortaya çıkan tablo şudur; Gerçekleşen son Anayasa değişiklikleriyle, denetlenen, hesap veren şeffaf bir iktidar yoktur; yargı bağımsız değildir; Parlamentonun yürütme organını denetleme yetkisi büyük ölçüde elinden alınmıştır. Oysa demokrasilerde halka hesap vermek temel kuraldır. Yasama, yargı ve yürütme gücünü yani egemenliği bir kişiye teslim ettiğinizde hukukun üstünlüğü yok olur, üstünlerin hukuku geçerli olur. Yani egemenlik bir kişiye, bir zümreye veya bir sınıfa bırakılmış olur" ifadelerini kullandı. 

"HEPİMİZİN ORTAK TALEBİ ÇAĞDAŞ, DEMOKRATİK BİR HUKUK DÜZENİNİ İNŞA ETMEKTİR" 

Yaptığı konuşmada yeni anayasa çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, "Sekiz yıl önce, bu kürsüde, bir 23 Nisan konuşmasında şunları söylemiştim; Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratikleşme tarihi bu Meclisin yetkilerini savunma ve genişletme tarihidir. Bugün dahi bu yüce Meclisin yetkilerine göz dikenler bu hususu hiçbir zaman akıllarından çıkarmasınlar. Hepimizin ortak talebi çağdaş, demokratik bir hukuk düzenini inşa etmektir. Bunun yolu, darbe hukukundan arınmış, hepimizin kitapçığı elimize aldığımızda ’Bu benim anayasamdır’ diyebileceği bir anayasayı uzlaşma kültürü içinde tartışarak kabul etmemizdir. Bunu yaptığımızda çocuklarımıza, demokratik standartları yüksek, yaşanabilir bir Türkiye bırakacağız. Sadece çocuklarımız için değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tarihine ve tarihin kendisine yüklediği sorumluluğun gereğini de yerine getirmiş olacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu tarihi görevi yerine getirmesi dileğiyle tümünüzü saygıyla selamlıyorum" diye konuştu. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon