"Kral çıplak demek zamanı gelmiştir"

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul'un deprem fotoğrafı çekildiğinde nasıl bir kareyle karşı karşıya olunduğu şeklindeki bir soru üzerine, "Kral çıplak demek zamanı gelmiştir ve geçiyor bile" şeklinde konuştu.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.10.2011 - 14:47

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Sütlüce'deki tanıtım çadırında gerçekleştirilen ''2012 Avrupa Spor Başkenti İstanbul'' koordinasyon toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Topbaş, ''Başbakan Erdoğan'ın bedeli ne olursa olsun kaçak yapıların yıkılacağı'' açıklamasını nasıl değerlendirdiği sorusuna, ''Sayın Başbakanımız, hatırlanırsa seçim döneminde de bunu ifade etmişti. Bu bir siyasinin cesurca, milletini, halkını seven bir insanın söyleyebileceği bir söz olarak değerlendirmek lazım'' şeklinde yanıt verdi.

Topbaş, ''Deprem bölgelerinde birkaç yüzyıl önce yapılmış yapılar ayaktayken birkaç yıl önce yapılan yapıların çöktüğünü görmekteyiz. Bu bakımdan özellikle hükümetimizin ve yerel yönetimler olarak bizlerin hep birlikte el ele vererek, iş birliği yaparak ülkemizin gelecekte bu acıları yaşamaması için gerekli adımları atmamız gerekiyor'' diye konuştu.

''Artık radikal adımları atmak zorundayız''

Van'daki gibi olası bir depremin İstanbul'u nasıl etkileyeceğini, Türkiye'yi ne hale getireceğini düşünmek gerektiğini anlatan Topbaş, Türkiye Belediyeler Birliği encümen toplantısını 31 Ekim Pazartesi günü İstanbul'da yapacaklarını, bu konuların gündemlerinde yer alacağını bildirdi.

Bütün bölgelerde yerel yönetimler olarak bir kentsel dönüşüm ve yenileme sürecine girmek zorunda olunduğunu kaydeden Topbaş, ''Bazı bölümleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla birlikte değişerek veya başka bir yere taşınması gerekiyorsa da bir şekilde çözmek zorundayız. Bu acıları, sıkıntıları yaşamama adına artık radikal adımlar atmak zorundayız. Bugün yönetimlerde bizler varız ama yarın başkaları olacak. Gelecekte bir milat olsun ve ülkenin deprem riski taşıyan alanlarının kaderi şu süreçte değişti şeklinde söylensin diye bu adımı atmak zorundayız. Aksi takdirde acılar, ağıtlar hiç bitmeyecek'' dedi.

İstanbul'un 14 milyonluk bir ülke özelliği gösterdiğini, yapılanmanın deprem riskleri dikkate alınmadan gerçekleştirildiği, malzemelerin doğru kullanılmadığı, doğru işçilik ve kalite olmadığı için sonuçların kötü olduğunu anlatan Kadir Topbaş, geçen yıllarda belediye olarak seçim öncesi yaptıkları kentsel dönüşüm çağrılarında bazı siyasilerin halkı tedirgin ettiğini kaydederek, şöyle devam etti:
''İstanbullular'a ve yurttaşlarıma bir teknik adam, bir mimar olarak sesleniyorum. Maalesef yanlış yapılar yaptık. Denetim eksikliğinden dolayı da bunlar adeta bir alışkanlık haline geldi. Bu sıkıntıların geride kalması adına hep birlikte el ele vererek, verdiğimiz imar artışlarıyla yerinde veya başka yere taşınmak gerekiyorsa, hep birlikte bu acıları yaşamamak adına hareket etmek zorundayız. Başbakanımıza teşekkür ediyorum. Zaten Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kuruluş sebeplerinden birisinin ağırlıklı bu konu olduğunu da biliyorum. Başbakanımız çok önemli bir açıklamada bulundu; 'iktidar pahasına da olsa, siyaset adına da olsa, gelecekte iktidarı kaybetmek adına da olsa biz bu adımı atmak zorundayız' diye cesurca bir siyasinin söyleyemeyeceği şekilde söyledi. Bu yurttaşlarını, ülkesini seven bir liderin, bir siyasi parti genel başkanının söyleyebileceği bir tarzdır. Buradan özellikle tüm siyasi parti genel başkanlarına ve ilgili kurum ve birimlerine, yerel yönetimlerine aynı desteği vermeleri çağrısını Türkiye Belediyeler Birlik Başkanı olarak bulunuyorum. Diliyorum ki; onlar da bu konuda bize destek versinler. Burada siyaset yapmayalım, burada farklı bir adım atmayalım diyorum.''


''Artık (kral çıplak) demek zamanı gelmiştir''

İstanbul'un deprem fotoğrafı çekildiğinde nasıl bir kareyle karşı karşıya olunduğu şeklindeki bir soru üzerine, Başbakan Erdoğan 1996 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olana kadar belediye bünyesinde bir deprem müdürlüğü bulunmadığını hatırlatan Topbaş, şunları söyledi:
''Bunlar sorgulanmadı. Bu konuda hiç kimse bir şey söylemiyor. Hadi bunlar geride kalsın ama bundan sonrası için gerçekleştirilen yapılanmalarda hassasiyet gerekiyor. Yurttaşlarımızdan ricam şu; bir cihaz alırken garanti belgesi alıyorsunuz. Bir konut alırken mutfağına, banyosuna bakmak yerine bu bina iskanlı mı, ruhsatı var mı, depreme dayanıklı mı diye belediyeden sorgulamıyorsunuz. Bu bir oto kontrol sistemi getirecektir. Müteahhitler de bu sorgulandığı için doğru yapılar yapacaklardır. Oto kontrol sistemini kurmak zorundayız. Maalesef malzeme çok kötü kullanılmış. 1998 öncesi ve belki yakın tarihe kadar, deniz kumu, midye ve istiridye kabuklarıyla, yıkanmamış kumla, piyasa malı demirle yapılan kötü işçilikle ufalanan betonlar yapılmış. Van'da ve Erciş'te yıkıldığında gördük. Beton bloklar şeklinde değil, ufalanmış betonlar görüyorsunuz. Halbuki betonun ufalanmaması lazım. Beton da ufalandığına göre demek ki imalatı çok kötü, malzeme çok kötü. Bu alışkanlıklardan vazgeçmeliyiz. Hattı zatında ecdadımızın bin yıllık tarihinde Anadolu'da yaptığı eserleri bütün bölgelerde depreme rağmen halen ayakta olmasına rağmen 5-10 yıllık, 20 yıllık yapılar risk taşıyorsa bu ciddi anlamda düşündürücüdür. Düşünün ki Fatih Camisi yapıldığında Amerika kıtası henüz keşfedilmemişti. Bu kadar büyük eserler ortaya koyan bir milletin kendi konutlarını yaparken de bu hassasiyeti göstermesi gerekiyor. Biz de artık bundan sonraki yeni bir süreçte vatandaşlarımızla birlikte el ele vererek, gerekirse imar artışlarıyla gerekirse, KİPTAŞ'ı ve TOKİ'yi sokmak suretiyle, kim ne derse desin sayın Başbakanımızın dediği gibi vatandaş yapmıyorsa biz yapmak zorundayız. Çünkü bu acılara gücümüz yetmiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak Van'a 22 tır malzeme gönderdik, 60 aracımız, 150 personelimiz orada çalışıyor. 22 tır sadece biz gönderdik. AK Parti belediyeleri, il başkanımızın direktifiyle 39 tır ve 12 kamyon malzeme gönderdiler, binlerce araç yollarda şu anda Van bölgesine gidiyor. Hala yaraları saramıyoruz. Bu ölçekte baktığımız zaman artık 'kral çıplak' demek zamanı gelmiştir ve geçiyor bile.''

Topbaş, riskli bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmalarıyla ilgili durumun ne olduğunun sorulması üzerine de şunları kaydetti:
''Biz özellikle kentsel dönüşümü dile getirdiğimizde geçtiğimiz seçimlerde siyasi partiler aleyhimize kullandı. Yıkıp başkalarına peşkeş çekecekler dediler ve insanları tedirgin ettiler. Bazı ilçeleri partimiz kaybetti. Maalesef o yerler halen durmakta ve olası bir depremde ciddi risk taşıyor. Buna karşı Fikirtepe örneğinde olduğu gibi imar artışı vermek suretiyle kendi yapısını kendisi yapsın, kaynağını oluştursun dedik. Maalesef bugüne kadar ciddi adımlar da görmediğimiz için bu bölgelerde de bu hakları süreli tanıyacağız. Önümüzdeki meclislerde bu hakları süreli hale getireceğiz. Kartaltepe, Bakırköy ve Yeni Mahalle'de de aynı şekilde imar artışları, Esenler ve Güngören'de ve diğer ilçelerde gereken yerlerde bu artışları veriyoruz ama bunun da süreleri kısıtlı olacak. Yapılmadığı takdirde müdahale edilmek zorunda. Şunu maalesef gözlüyoruz. Kendi biriminin daha fazlası, ne alabilirim hesapları yapılmakta. Kaç daire vereceksin hesapları yapılmakta. Bu tabii işi hem geciktiriyor ve gerçekten doğru iş yapan müteahhitleri caydırıcı bir unsur olarak ortaya çıkıyor. Malzemeden çalmayacak, inşaatın hakkını verecek, zamanında bitirecek ciddi firmaların girmesi için ciddi taleplerle makul ölçekte gelinmesi gerekiyor. Zeytinburnu Sümer Mahallesi'ndeki alanda biz kaynak oluşturma adına bir miktar imar artırırken diğer taraftan da 100 metrekaresi olana 75 metrekare vermeyi taahhüt ettik. O dönemde meslek odaları, mimarlar odası, 100 metrekarelik alanlarınıza 75 metre kare veriyorlar kabul etmeyin dercesine kampanyalar başlattı. 75 metrekare yetmiyorsa 25 metrekarenin bedelini uzun vadeli ödeyiniz dedik. Bugünkü 100 metrekareden 2 kat daha kıymetli hale gelecek 75 metrekare teklifleri yapıldı. Başka türlü kaynak oluşturma imkanımız yok.''

 

''Doğru olan afet öncesi tedbirler''

Başbakan Erdoğan'ın ifade ettiği kanunun çıkması durumunda, akıllarında olan ilk ilçelerin hangileri olduğu sorulan Topbaş, şunları kaydetti:
''İstanbul'da özellikle nüfusun yüzde 50'sinin yaşadığı ve deprem anında sıvılaşma dediğimiz yumuşak zeminde bulunan alanlarla ilgili taramalar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Jeolojik etütlerin haritalarını çıkardık. 12 haritamız var, tsunami haritaları dahil. Zeminin nasıl bir davranış göstereceğini biliyoruz. Bazı yapıların tespitleri de var. Kıyaslama mukayese yönüyle yapılan değerleme var. Ancak tabii ki teknik adam olarak da baktığımız zaman bir çoğunun çok sağlıklı olmadığını görmekteyiz. Bu bakımdan bir süre vermek, yüzbinlerle ifade ettiğimiz yapı bölgelerinde çok kolay iş değil. El ele vermeliyiz. Vatandaşımızın bu acıları yaşamaması için süreci, zamanı çok iyi kullanmak zorundayız. Çünkü her geçen saniye ve dakika aleyhte işliyor. Bir yavruyu kurtardık diye bütün Türkiye olarak sevinirken, doğru olan afet öncesi alınacak tedbirler. Çünkü riskleri azaltmış oluyorsunuz.''

Okullar ve hastaneler başta olmak üzere kamu binalarının sağlamlığının tartışıldığı, bu konuda İstanbul'daki son durumun nasıl olduğu da sorulan Topbaş, belediye olarak üzerlerine düşen görevleri yaptıklarını belirterek, ''Bir problemimiz yok. Viyadükler, köprüler, belediye, itfaiye binaları güçlendirildi. İGDAŞ'ın doğalgaz hatlarında bir problem yok. Valiliğimiz ve İl Özel İdaremiz de hastanelerin bir bölümünü ve okulların bir çoğunu güçlendirdi veya yeniledi, devam ediyor'' dedi.

Logosunu kendisinin çizdiğini bildirdiği, internetten yayın yapan belediyeye ait İstweb Tv'de ayda bir ''Başkanın Ajandası'' programının olacağını bildiren Topbaş, ayrıca İstanbul'da şu anda sayısı 5 bin 500 olan LED ekranların 20 bine çıkarılacağını kaydetti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler