‘Krizantemler’e uygulanan vandallık

Sanat tarihçisi Zeynep Rona, Namık İsmail'in "Krizantemler" tablosunun tahrip edilmesini yorumladı, AICA-TR olayı kınadı

Yayınlanma: 15.12.2014 - 10:26
Abone Ol google-news

Gazetemizin 11 Aralık 2014 günlü sayısında, saygın resim restoratörü ve eksperi Fethi Kayaalp’in, muhabirimiz Aslı Uluşahin’e, Çallı dönemi ressamlarından Namık İsmail’in “Krizantemler” tablosunun başına gelenleri anlattığı yazıya yer vermiştik.
Yazıda, Kayaalp, Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nden çalınan yapıtlardan biri olan “Krizantemler” gibi değerli bir tablonun nasıl geri döndürülemez bir hasara uğratıldığını gözler önüne seriliyordu.
Bugün de, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmış olan “Namık İsmail” kitabının yazarı, sanat tarihçisi Zeynep Rona’nın, ressamın sanat tarihimizdeki önemini anlatan ve “Krizantemler”in uğratıldığı hasarı sanat açısından yorumlayan yazısını sunuyoruz.
Öte yandan, UNESCO’ya bağlı Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Birliği’nin Türkiye Şubesi de (AICA-TR) bir açıklama yaparak, tabloya yapılan tahrifatı “vandalizm” olarak niteledi ve Kayaalp’in el konulan arşivinin eksiksiz biçimde geri verilmesini istedi.
Haberimizin yanı sıra, Zeynep Rona’nın yazısı ve AICA-TR’nin açıklamasının, Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nden 302 yapıtın çalınması konusunda kamuoyunu aydınlatacağına inanıyoruz.
_______________________________________
‘Krizantemler’in resmin aslı yok edildi

İnsanın nutku tutuluyor…

ZEYNEP RONA

Namık İsmail aslında bir figür, özellikle de çıplak figür ve portre ressamı; ölüdoğa ise onun çok tipik konularından biri değil. Bunların içinde “vazo içinde çiçekler” özellikle dikkat çekici, “Krizantemler” de (diğer adı “Natürmort”) bunlardan biri.
Hem bu resminde, hem de aynı yıllarda yaptığı (1920’ler) “Manolyalar” ve “Güller” adlı çiçek resimlerinin ortak yanı sanatçının canlı renkleri, hareketli fırça vuruşları ve ışık kullanımı ve bu yolla kompozisyona kazandırdığı hacim, canlılık ve harekettir.
Resmin müzeden çıktıktan sonra başına gelenler ise ne yazık ki bu çok değerli resme geri döndürülemeyecek biçimde hasar vermiş. Vazonun karın bölümüne bir bezeme bandı boyanmasının yanı sıra çiçeklerin hemen hepsi sanki yaldızlı boyalarla “rötuşlanmış” gibi.
Fethi Kayaalp bu resim kendisine getirildiği zaman “Namık İsmail” kitabından kontrol edip beni aramıştı.
Sanatçı henüz izlenimci yaklaşımını sürdürdüğü dönemde bazı çalışmalarında değişen ışığı yakalayabilmek için onların ikinci versiyonlarını yapmış bir ressam, ama bunların sayısı 2-3 taneyi geçmiyor.
Kuşkusuz burada da birileri kopyayla falan uğraşmaya gerek duymadan, kestirmeden resme müdahale ederek, aslını yok edip bir “ikinci versiyon” yaratmayı daha kolay bulmuş; insanın gerçekten nutku tutuluyor.
Ben Namık İsmail’in ailesinin isteğiyle 1980’lerde yaptığım araştırma sonucunda 191 yapıta ulaşmış, hepsini kayıt altına almıştım.
Ardından başka yapıtları ortaya çıktı, bunların bazıları ona ait, bazılarıysa kuşkuluydu, ama “Krizantemler”e, resmi tanıyan biri olarak baktığınız anda bile bunun, henüz gün ışığına çıkmamış bir “ikinci versiyon” olmadığı o kadar kesindi ki.
Zaten Fethi Bey de bunu görmüş ve bir raporla yetkililere bildirmişti.
Daha sonra Namık İsmail’in 4 resmi, bir vârisinin aile evinden çalınmış ve yerine taklitleri asılmış, ama hemen fark edilmiş ve asılları hasarsız olarak kısa sürede bulunmuşlardı. “Namık İsmail” kitabında yayımlanan imzasız 2 resim daha sonra Namık İsmail imzası eklenerek piyasaya sunulmuştu.
Sahte imzalılar ve tabii “Krizantemler”deki müdahale hakkında bu kadar net konuşabilmemiz, kuşkusuz vârislerinin ön ayak olduğu bu kitapta belgelenmiş olmaları sayesindeydi.
Belki de sanat yapıtları, bazı dış ülkelerde olduğu gibi doğru dürüst belgelenir ve yayımlanırsa sahtecilik olgusu bir ölçüde aşağıya çekilebilir ya da en azından Namık İsmail örneğinde olduğu gibi kendini ele verir. Unutmayalım ki bu, aynı müzeden çalınan yüzlerce resmin içinde yalnızca bir tanesi. 
Bu noktada üzerinde acilen durmamız gereken bir başka konu da, yıllarını yaptığı her restorasyon çalışmasını, incelediği her resmi büyük bir titizlikle kayıt altına alan Fethi Kayaalp’in arşivine, devletin resmi kurumlarınca el konulmuş olması. Çalıntı eserlerin bu yolla peşine düşüleceğine, Kayaalp’in bu sahtekarlığı fark ettiği zaman bakanlığa yazdığı rapor dikkate alınsaydı belki “failler” çoktan bulunmuş olurdu.

_______________________________________

AICA-TR’nin ‘Krizantemler’ tablosu konusundaki açıklaması

‘Müdahale açığa çıktı’

UNESCO’ya bağlı Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Birliği Türkiye Şubesi (AICA-TR) yaptığı açıklamada, “Resim restoratörü ve eksperi Fethi Kayaalp ve Türkiye’de şahsı üzerinden temsil ettiği yaklaşık 60 yıllık görsel belleğe yönelik ölçüsüz uygulamaların basının çabasıyla bir yıl aradan sonra gün ışığına çıkarıldığını” belirterek, Kayaalp’in el konulan arşivinin kendisine eksiksiz bir biçimde geri verilmesini beklediklerini vurguladı. AICA-TR bu süreçte Kayaalp’in yanında olacaklarını duyurdu.
Açıklamada ayrıca, Türk sanat tarihine geçmiş önemli ressamlardan Namık İsmail’in “Krizantemler” tablosuna müdahale edilerek, “yeni” bir çalışmaymış gibi piyasaya sunulmasının, “vandalizm” tarifine tam anlamıyla uyduğunu ifade etti. Açıklama şöyle sona erdi:
Bu anlamda hem eserin tahrip edilmesi, hem de piyasaya farklı bir şekilde dahil edilmesi, kültürel belleğe zarar vermektedir. Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nin bu konuya hassasiyetle yaklaşarak, kurumun adı ve vasfını korumasını talep ediyoruz.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler