Küresel kısalma endişelendiriyor
Fizik denklemi kafamda kurdum ya ağzında bakla ıslanmayanlar gibi duramadım, gidip, elli yıl evvel Liverpool’dan buraya göç etmiş komşum Mr. Harold’a yetiştirdim. “Yok canım”, dedi, “öyle olsaydı, dünya soğusa hepimizin boyu uzardı.”
Otuz yıl önce askere yazılırken ölçtüler: 1.85 cm. dediler, pek sevindim, kendimi o kadar zannetmezdim. Sonra yıllar geçti, şimdi 1.80 diyorlar. Beş santimi harcamışız. Yıkanınca çeken kumaş gibi kısalan boyuma bir anlam veremezken asıl kabahatin küresel ısınmaya ait olduğunu öğrendim. Dünya sıcaklığı 1 santigrat artınca, boyumuz ne kadarsa o kadarından yüzde 0.87 küçülüyormuşuz. Bilim deyince, söylenecek laf kalmaz. Demek, yedek subaylığımdan beri “30 yıl x sıcaklıkta artış x 0.87” kadar küçülmüşüm.
Fizik denklemi kafamda kurdum ya ağzında bakla ıslanmayanlar gibi duramadım, gidip, elli yıl evvel Liverpool’dan buraya göç etmiş komşum Mr. Harold’a yetiştirdim. “Yok canım”, dedi, “öyle olsaydı, dünya soğusa hepimizin boyu uzardı.” Aristotales’in düz mantığıyla laf ediyor ama doğru söylüyor. Zaten hesap kitap işi oldu mu, İngilize sormalı!
REDDEDENLER SUSPUS
Küresel ısınmanın nelere yol açacağı araştırılırken olan güzelim ormanlara oluyor. Birkaç haftada Kanada’nın Pasifik kıyısı eyaleti İngiliz Kolombiyasında binlerce hektar alan yandı. Dumanı göğümüzü kapladı. Halk sağlığı açısından acil durum ilan edilen dumanlı hava içimize kasvet basıyor. Sanki bir daha güneş parlamayacak! Parıldayınca yine şikâyet ederiz, o da ayrı mevzu.
Şimdilerde Alberta geceleri koyu karanlık ve yıldız seyri artık bir hayal. Gündüzleriyse güneş, pili zayıflamış el feneri gibi uzaktan bir yanıp bir sönüyor.
Kanada’nın diğer eyaletlerinde orman yangınları da sürüyor. O yüzden buranın gündemi küresel ısınmanın sonuçları üzerine.
“Bir musibet bin nasihattan iyidir” deyişine uygun biçimde, bugüne kadar “kürenin ısındığı falan yok” deyip ayak direyen sağ politikacılar, şimdi sus pus oldu; bu bile kazanç sayılır mı, bilemem.
Fakat ormanla birlikte yanan canlıların feryatlarını hayal bile etmek istemiyorum... BC’deki yangını televizyona anlatan bir itfaiyeci ormandan çığlıkların yükseldiğini söyleyince içim paralandı. Dahası, ağaçların kendi aralarında, birbirlerine uzanıp temas eden kökleri vasıtasıyla iletişim kurduğu, konuşup anlaştığına dair bilimsel açıklamalardan beri onların cayır cayır yanışı tahammül edilmez bir acı bırakıyor.
Üstelik kaçacak halleri de yok; bir ağaç toprağını bırakamaz. Geyiğinden, kurdu kuşuna kadar, en azından kaçıp kurtulmak ihtimali var. Fakat geyik deyince, bir başka açıklama Kanada’nın gündemine giriyor: Geyik, ceylan, karaca gibi hayvanlarda görülen öldürücü, bulaşıcı bir hastalık haberidir bu! Geyik etinden bulaşan bir bakteri insanın sinir sistemine yerleşiyor, ölüme yol açabiliyor. Calgary Üniversitesi rapor ettikten sonra, bilmem ki avcılar artık geyiğe gider mi? Avcıları durdurmak ne mümkün!
‘YAĞ TULUMU’ YARIŞMASI
Tüm bu tatsızlıklar üst üste, can sıkıcı. İnsanoğlu tuhaf, yine de ne yapıp ediyor, kendine eğlence yaratıyor; yoksa çekilir gibi değil. Şimdi merakla beklenen eğlenceli etkinlik, Kanada’nın kuzeyindeki Alaska’da yapılan “Yağ Tulumu Ayılar” yarışması olacak. Yarışma kuzeyin dereleri, göllerinde somon yiyerek şişmanlayıp kışa hazırlık yapan boz ayılardan en tombulunu seçmek üzere. Ekim ayı başında, buranın kışına girmeden, en semizlenip yağlanmış ayı belirlenecek. Yanlarına yaklaşması mümkün değil ama uyuşturularak tartılıp kiloları belirleniyor, üstelik onlara birer isim de veriliyor, sonra oylama yapılıyor. Geçen yıl internetten dünya çapında oylama yapıldı. 646 bin kişi oy kullandı, “Ayı-410” isimli bir tanesi dünyanın en şişman, yağ tulumu ayısı seçildi.
Bakalım bu sene “kimi” seçecekler; meraktayız. 750-800 kiloya kadar yağlanan ayılar var; kış boyu, hazırdan harcayacaklar. Biz 2 bin kalori alınca şişmanladık diye dert ediyoruz, onların günde 30 bin kaloriye ihtiyaçları var. Allahtan nehirler balık dolu... Küresel ısınma bu dengeyi bozmasın diye dua etmeli. İklim meselesi olunca ilk ağızda konuşması gereken Kanada’nın çevreci Yeşil Parti’sinin sanki bunlarla ilgisi yok.
3 milletvekili olan parti, bugünlerde İsrail-Filistin meselesiyle alakadar. Eski başkan Elizabet May, yeşilciliğin hakkını veriyordu. Şimdiki başkanın, ormanlar cayır cayırken gündeminin ilk sırasında İsrail var. Partide kazanlar kaynıyor. Genel Başkan Annamie Paul’ün başkanlık koltuğu, Yahudi asıllı danışmanı Noah Zatzman “Biz İsrail’den yanayız” gibi lakırdılar edince tehlikeye düştü. Afrika kökenli Yahudi Annamie Paul, danışmanını korumaya kalkışınca, bu kez partiden istifalar oldu: Bir milletvekili Yeşil’i bıraktı, sayı ikiye indi. Yeşil Parti’nin İsrail meselesine bulaştığı sıra haber alındı ki Kanada’da ciddi bir Yahudi düşmanlığı sorunu da var. Yahudi cemaatine yapılan saldırılar TV’lerde ekrana geldi. Öte yandan İslamofobi de bundan geri kalır değil. Geçenlerde ırkçı birinin Ontario’da Müslüman bir ailenin 4 üyesini kamyonetiyle çiğneyip öldürmesi gündeme yansıdı....
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi