LATİF DEMİRCİ Birkaç çizgi, birkaç kelâm yapacağını yapan adam

Latif Demirci. Bugün Türkiye’de politik mizahın namusu diye tarif edebileceğimiz adam. Kaleminden dökülen birkaç çizgiyle sayfalar dolusu yazının, makalenin yapamayacağını yapıp bizi çıplak gerçeklerle baş başa bırakan adam. Üstelik, bunu her gün yapan adam.

Yayınlanma: 25.05.2015 - 16:17
Abone Ol google-news

  Yıl 1974. İstanbul’un eski semtlerinden Kocamustafapaşa’da Altan Erbulak, Füsun Erbulak, Metin ve Nevra Serezli’den oluşan ekibin başını çektiği Çevre Tiyatrosu kurulalı üç yıl olmuş. Tiyatronun kapısını koltuğunun altına sıkıştırdığı dosyayla, 12-13 yaşlarında bir çocuk çalıyor. Kapıyı açan görevli çocuğa ne istediğini soruyor. “Altan Erbulak’la görüşmek istiyorum” diyor, çocuk. Görevli bu kez neden görüşmek istediğini öğrenmek istiyor. “Çizimlerimi göstereceğim.”

Çocuk şanslı gününde. Görevli kendisini içeri alıyor ve Altan Erbulak’ın yanına götürüyor. Tiyatroculuğunun yanı sıra Hürmüz’le Cafer, Kibar Hırsız gibi tiplemeleriyle Türk mizahının unutulmaz isimlerinden biri olan Altan Erbulak çocuğun bu cesaretinden hoşlanıyor. Onu dinliyor, çizimlerine göz atıyor, önerilerde bulunuyor.

Çocuk bu önerileri dinliyor, kafasının bir köşesine not ediyor ve Altan abisinin kendisine söylediklerini uygulamak üzere Çevre Tiyatrosu’ndan ayrılıyor.

Sonrasında bu görüşmeler devam ediyor. Bazen oyun arasında, terli terli kulise giren Altan Erbulak çocuğu elinde yeni çizimleriyle bir köşede kendisini beklerken buluyor. Yeni öneriler, yeni çizimler, okunması, göz atılması gerekenlere dair tavsiyeler... Bu böyle uzun bir süre devam ediyor.

 

ANATOMİ ÇALIŞ ÇOCUK! 

“Anatomi çalış” diyor, örneğin. Çocuk sonraki birkaç haftayı insan vücudunun çeşitli parçalarına odaklanarak geçiriyor.

Altan Erbulak’tan ilk derslerini alan o çocuk, Latif Demirci. Bugün Türkiye’de politik mizahın namusu diye tarif edebileceğimiz adam. 

Latif Demirci’nin Altan Erbulak’la başlayan mizah serüveni, bugün 40’ıncı yılında. O şimdi Türkiye’nin en etkili yayın organlarından birinde, Hürriyet gazetesinde haftanın altı günü çizgileriyle siyaseti yorumluyor, zaman zaman gündemi belirliyor.

 

OĞUZ ARAL MEKTEBİ 

Altan abisi yaklaşık bir yıl sonra genç Latif’e artık kendisinden öğreneceği bir şey kalmadığını, daha derin denizlerde yüzebilmek için Cağaloğlu’da bir binada hazırlanmakta olan Gırgır dergisine gitmesi gerektiğini söylüyor. 

Demirci’nin Gırgır’ın kurucusu ve Türk mizahının efsanesi Oğuz Aral’ın karşısına çıkması da böyle gerçekleşiyor.

Birkaç ziyaretten sonra, Oğuz Aral, henüz 14’ündeki Latif’e “Sen artık geldiğinde üst kata çık” diyor. Bu birinci sınavı geçmiş olmak anlamına geliyor. Çizerlerin bulunduğu kata geçiş izni, 40 yıllık kariyerin başlangıcı demek.

Pek tabii ki, al sana dergide bir bant, her hafta çiziver diye başlamıyor işler. Önce bir kenarda oturuluyor, ustalar, abiler nasıl çiziyor usulca izleniyor. Neler konuşuluyor, nelerin mavrası dönüyor, kulak kabartılıyor. 

Kendisiyle yakın dönemde üst kata çıkma iznini koparanlardan Hasan Kaçan ve akabinde Behiç Pek’le derin ve uzun bir yol arkadaşlığının temelleri işte o kenarda oturma seansları esnasında atılıyor. Ve Latif Demirci’nin Gırgır macerası işte böyle çocuk denecek yaşta başlamış oluyor.

Bu başlangıçtan üç yıl kadar sonra daha iyi ekonomik bir getiri elde etme amacıyla bir grup Gırgır’dan ayrılarak Mikrop dergisini kuruyor. Hasan Kaçan, Behiç Pek ve tabii Latif Demirci ayrılanlar arasında.

23 Mart 1978’de yayınlanan ilk sayıyla başlayan Mikrop macerası çok uzun sürmüyor. Bir yıl kadar sonra grup Gırgır’a, yani okullarına geri dönüyor.

İkinci dönem epey uzun sürüyor. Ta 1989’a dek. Latif Demirci, bu esnada sadece Gırgır’a çizmekle kalmıyor. 

Başta Gırgır’a giremeyen karikatürlerin yer aldığı ama zamanla kendi kitlesini yaratan Fırt’ın yanı sıra, Yeni Gündem, Nokta, Panorama gibi haftalık siyasi dergilerde de çizmeyi sürdürüyor.

Bu süre zarfında ortaya Arap Kadri ve Muhlis Bey gibi iki efsane karakter çıkıyor.

 

HIBIR’IN DOĞUŞU

Gırgır’da geçen yaklaşık 10 yılın ardından Latif Demirci ve Atilla Atalay, Hasan Kaçan, Ergün Gündüz gibi arkadaşları yeni bir dergi çıkarmaya karar veriyorlar. Bir dönem Limon ve sonrasında Leman’la rekabet eden Hıbır işte böyle doğuyor.

Hıbır sonrasında HBR Maymun oluyor ve Latif Demirci haftalık mizah dergisi çizerliğine HBR Maymun’la nokta koyuyor.

O son 15 yıldır bir gazete çizeri.

Hürriyet gazetesinin ekleriyle başlayan gazete çizerliği, bir süre sonra gündemi yorumladığı birinci sayfa çizerliğine dönüşüyor.

Latif Demirci tam 40 yıldır durmaksızın çiziyor. Hiç ara vermeden.

Hiç ara vermemeyi şöyle anlatmış olalım: Aydın’da yaptığı üç aylık bedelli askerlik döneminde bile, askeri tesislerdeki havuzun etrafında yer alan duvarlara efsane olmuş Arap Kadri ve Muhlis Bey gibi karakterlerini çizmesini istiyor komutanlar. Çizgi orada bile peşini bırakmıyor. Bırakacak gibi de değil. 

 

YENİ HAYALLERİ VAR

Ama günlük gazete çizerliği bir gün gelecek sona erecek. Latif Demirci’siz bir Hürriyet fikri kulağa kötü geliyor, farkındayım. Lakin her gün düzenli olarak gazeteye gündemi yakalayan bir karikatür çizmek de öyle ilk bakışta görüldüğü gibi bir iş değil. Hele de Türkiye gibi gündemin bir gün içerisinde defalarca değiştiği bir ülkede. Popüler kültüre de, siyasi olaylara da, müziğe, reklamlara, sinemalara da hakim olmak gerekiyor. 

Hele de işini hakkını vererek, şişirmeden yapmak isteyen bir karikatürist için.

İşin hakkını vermek demek, akşam sevgilinle baş başa bir yemek yerken bile kafanda ertesi gün ne çizebileceğin sorusunun olması demek. Bir espri bulma zorunluluğunun insanın zihnini bir an olsun terk etmemesi demek. Abartılı gelebilir ama değil, işin hakkını verebilmek için hayatın bazı kısımlarından feragat etmek demek.

Latif Demirci 15 yıldır bunu yapmayı sürdürüyor ve o gün geldiğinde artık bu üniformayı üzerinden çıkarıp, Karadeniz yaylalarında gezinirken karşısına çıkan bir manzara için kalemi kağıdı eline almak, keyfekeder, daha ağırdan devam eden bir çizme uğraşının içerisine kendini atmak gibi hayalleri olduğunu biliyorum...

Hakkıdır... Latif Demirci izlemek de bizim hakkımız! Bizi duyuyor musun Latif abi?  

19

Latif Demirci’nin şimdiye kadar piyasaya çıkan karikatür kitabı sayısı. 80’lerin başından bu yana kitap yayımlıyor. Kitaplarının hiçbiri ticari bir amaçla yayımlanmamış. Zaten mizah kitabından para kazanarak bir hayat sürmenin mümkün olmadığını söylüyor. Son kitabı Eyy Siyaset nisan ayı içerisinde Doğan Kitap’tan çıktı. Kitapta Demirci’nin 2011-2015 yılları arasında Hürriyet’te yayınlanan siyasi çizimlerinden seçmeler yer alıyor. 2014’te İletişim Yayınları’ndan çıkan National Geoglathif ise tamamen bağımsız bir proje. Kitap hayvanlar alemi ve insan ilişkileri üzerine kurulu. National Geoglathif aslında kafasındaki daha büyük projenin bir parçası. İleride devamı gelebilir.

 

Yemek

Yemek yapmayı çok seviyor. Hobileri arasında günlük temponun yoğunluğuna mağlup gelmeyen tek hobisi. Bir de marangozluk var örneğin. Bir atölyesi, her türlü alet edavatı olmasına rağmen marangozluk ne yazık ki yoğun çalışma hayatına yenik düşmüş. İleride geri döner mi? Hiç belli olmaz.

Yasemin

Latife Tekin ile evliliğinden bir kızı var: Yasemin. Prag’da sinema okuyor. Anne edebiyatçı, baba karikatürist olunca uzak bir mesleği seçmesi pek mümkün değil. Öğrendiğime göre Latif Demirci sizler bu yazıyı okurken Yasemin’in bitirme projesi için hazırladığı kısa filmleri izlemek için Prag’da olacak.

Az laf, çok iş

Konuşmayı pek sevmiyor. Hani durup durup tek bir şey söyleyen, söylediğinde insanı ya gülme krizine sokan, ya da kara kara düşündüren insanlar vardır ya... Latif Demirci işte o insanlardan. 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler