Toronto’ya Baskın var
Kanın gövdeyi götürdüğü dehşetli kısa korku filmlerinin yönetmeni Can Evrenol’u ilk uzun metraj Baskın’la Toronto Film Festivali’ne çağrıldı. Can’la korku sinemasını, Baskın’ı ve gelecek hayallerini konuştuk.
DERYA DURMAZ Dünya sinemasına umut veren 20 kişiden biri
Dünyada umut vaat eden 20 sinemacının çağrıldığı Talent Lab’e Türkiye’den davet edilen ilk isim olan Derya Durmaz koltuğunun altına epeyce karpuz sığdıranlardan. “Tam olarak bildiğim bir şey var” diyor Derya Durmaz: “Birden fazla kanalda düşünüp çalışmak yaratıcılığımı besliyor.”
Ömer Madra açık konuşuyor: Şakası yok, 35 yılımız kaldı
Ömer Madra Açık Radyo'nun sitesinde yazdığı iki yazıda iklim değişikliği nedeniyle bizi bekleyen felaketleri ıskaladığımızı, sanılandan da kısa süre içerisinde dünyanın sonunun gelebileceğini söylüyordu. Sanılandan kısa derken, sadece 35 yıl! Madra'yla iklim değişikliğinin dünyada ve Türkiye’de yol açtığı sonuçları konuştuk.
Drone’larla sardık yerküreyi dört baştan
İnternet girmeyen eve Facebook girer. Veya Google, Virgin Group... Atasözünün başını hafiften yardık ama durumu bundan iyi özetlemek mümkün değildi. Bilişim dünyasının devleri milyar dolarlarını internetin girmediği, daha doğrusu giremediği evlere girmek için harcıyor. Onlar evlerin kapılarını çaldıkça birtakım etik sorular da beraberinde geliyor: Madem her şey özgürlük için, erişim niye sınırlı?
SİBEL ALAŞ Tereddüt ve pişmanlıktan uzak
Birkaç gün önce asker ölümlerine twitter hesabından gösterdiği tepkiyle fark ettik. Yıllardır sessizdi, ortalıklarda değildi sanki.. Ne durumda, ne yapıyor bakalım...
ALEV SCOTT Virajlarla dolu bir yazı serüveni
Alev Scott, 28 yaşında. Londra’da doğup büyümüş. İngiliz babayla, Kuzey Kıbrıslı annenin kızı. Bundan dört yıl önce yolunu İstanbul’a düşürüyor ve hayatı değişiyor. İstanbul’a gelene dek hiçbir yazı tecrübesi yokken, iki yıl içerisinde hakkında oldukça olumlu eleştiriler çıkan bir kitabın yazarına dönüşüyor. Tıpkı yazılarında anlatmayı sevdiği türden ilginç bir hikayenin baş kahramanı aslında...
NERGİS KUMBASAR Kaos seven şehir kadını
Kitabında "İstanbul’dan uzaklaşayım, sakin bir yerlere yerleşeyim” gibi planlar yazmıyor. Çok sıkılırsa gidiyor, gittiği yerden sıkılınca dönüyor. Şehir seviyor, kaos seviyor... Bugünlerde en çok izlenen dizilerden olan Kiralık Aşk'ın çok konuşulan Neriman'ı o... Neriman'la Nergis'in benzer yanı var mı derseniz, olsa olsa büyük şehirden sessizliğe çekip gidemeyecek kadar şehirli olmaları...
Ne çektin be Plüton!
Yalan Dünya’nın Vasfiye Teyzesi’nden konu hakkında yorum istesek herhalde başlıktaki gibi tepki verirdi. Sahiden çok üzdüler Plüton’u. Gezegensin dediler, yok değilsin dediler. Belki olabilirsin dediler. Çevresini suçladılar. En son, Schengen peşindeki bizler gibi, biyometrik fotoğrafını görmeden gezegen vizesi vermemeye vardırdılar işi. Hafta içinde gördük ki, onun da bir kalbi varmış!
Gazeteci, siyasetçi, danışman... Oysa hedefi diplomat olmaktı
Uzun süredir Abdullah Gül’ün eski danışmanı Ahmet Sever’i ve siyasete bomba gibi düşen kitabını konuşuyoruz. Sever’i gazetecilik çevreleri çok yakından tanıyordu. Bu kitap ise onun ‘tabanla’ buluşmasına vesile oldu. Fakat hakkında yazılan çizilen o kadar şeyin arasında kim olduğu, nerede doğup büyüdüğü, gazetecilik mesleğine ve danışmanlığa giden yolun nasıl başladığı yoktu.
Muziplik ve zekayla tatlanan çok sesli konserlere devam
Önce metroda çıktılar karşımıza. Sonra Gezi Parkı’nda. Daha sonra ise o meşhur NTV canlı yayınında. Müziklerinde zeka vardı. Sadece muzip ve muhalif değil, başarılılar da. Boğaziçi Caz Korosu dünya şampiyonluklarına dereceler eklemeye devam ediyor. Hayallerini büyüterek yeni hedeflerin peşinde koşmaya da...
ONUR ÜNLÜ Tembel gösterip aşırı çalışkanlıktan vuruyor
Senaryo yazıyor, film çekiyor, dizi yönetiyor. Üstelik bunları başından bu yana bir arada yapıyor. Tembel gibi görünen aşırı çalışkanlardan. Aklında sürekli hikayeler dolanıyor. Beş Kardeş dizisinin senaristi ve yönetmeni Onur Ünlü net, sakin ama aynı zamanda hiperaktif bir adam. Düşünceleri ve hikayeleri ondan önce gidiyor gibi. O ise bu hikayelerin hızına yetişmeye çalışıyor.
Hakaretten uzak, nezakete bir o kadar yakın Tan Oral
Muzip bir centilmen ile çok farklı yaşamları görüp geçirmiş bir entelektüeli aynı potada eritin, işte karşınızda Tan Oral. 55 yıldan fazla süredir çiziyor. Çizmeyi hem çok önemsiyor hem de hayatın çizmekten çok daha fazlası olduğunu biliyor. Karikatürün bu büyük ustası yıllardır, hakaretten uzak, nezakete bir o kadar yakın bir üslubun dersini veriyor.
Sizin işleri robot kapar mı?
Robotlar dünyayı ele geçirecek mi? Yakında bir süper kahramanın gelip hepimizi kötü karakterli yapay zekadan kurtarmasını mı bekleyeceğiz? Şimdilik hayır. Tüm bunlar henüz Hollywood’un ilgi alanının dışına çıkmış değil. Fakat mesleklerimiz elden gidebilir. Bilim insanları çalıştı ve ortaya koydu ki bazı meslekleri robotlara kaptırmamız, diğerlerine göre çok daha olası. Aman dikkat!
LATİF DEMİRCİ Birkaç çizgi, birkaç kelâm yapacağını yapan adam
Latif Demirci. Bugün Türkiye’de politik mizahın namusu diye tarif edebileceğimiz adam. Kaleminden dökülen birkaç çizgiyle sayfalar dolusu yazının, makalenin yapamayacağını yapıp bizi çıplak gerçeklerle baş başa bırakan adam. Üstelik, bunu her gün yapan adam.
Yemek kaşıklamadan ömür geçer mi?
Suya karıştırılan birkaç kaşık toz ve günlük gereksinimlerimizi karşılayan bir karışım. Bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi yemeğe vakit ayırmadan, bir bardak sıvı tüketerek geçiveren bir hayat... Sahiden böyle mi? Bu yolun öncüsü Soylent, yemek kültürünün sonu mu? Kişisel deneyimler hiç de öyle demiyor.
GAYE SU Cool, tezat, hayret
Buğulu sesi. İlginç şarkı sözleri. Resim de yapıyor. Gaye Su Akyol’la tüm bunlar üzerine konuştuktan saatler sonra büyük bir acı onun hayatının orta yerine, bu yazının da bir yerlerine ilişiverdi. Gaye Su annesini kaybetti.
Kendisi havalı gittiği yollar olaylı
Mehmet Görmez, Tanju Çolak, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Çatlı, İlyas Salman, Turgut Özal, Zekeriya Öz... Bu isimlerin bir ortak noktası var. Türkiye’de sosyolojinin kalbine doğru bir yolculukta temsil ettiği sembollerle yıllardır çok konuşulan bir otomobil markası: Mercedes.
Beyoğlu'na rengini onlar veriyor
Bundan 50 yıl önce Ordu’nun Alevi köyünden bir gencin gurbet yoluna düşmesiyle başlıyor hikaye. Devamı, Sarıgazi semtinde yaşayan Ordululardan oluşan bir garson ordusunun Beyoğlu’nun gece hayatına rengini vermesiyle geliyor. Dayanışması, kültürü, ekonomisi, sosyolojisiyle içinden Beyoğlu gece hayatı geçen bir Sarıgazi öyküsü bu.
Yazdığım ilk üç kitapta tutuklanmaktan korktum
İsmail Saymaz, Türkiye’de sayısı gittikçe azalan ‘marka’ muhabirlerden. Özellikle Gezi ile ilgili haberleriyle devlet şiddetini gözler önüne seren Saymaz, yeni kitabı Ali İsmail / Emri Kim Verdi kitabında davanın tüm hikayesini anlatıyor.
Çoook kalabalığız, daha nasıl anlatılır ki? (28.04.2015)
Dünya nüfusu yaklaşık olarak 7 milyar 350 milyon. Siz bu yazının giriş spotunu okumayı bitirdiğinizde 45 çocuk daha dünyaya gelmiş olacak. Hiçbir önlem alınmazsa 2100 yılında yerküre üzerinde 16 milyar kişi yaşam savaşı verecek. Global Population Speak Out hareketi işte bu hızlı büyümenin yarattığı tehlikelere dikkat çekmek için birbirinden çarpıcı karelerle dolu OVER isimli kitabı hazırladı. Kita
Çoook kalabalığız, daha nasıl anlatılır ki? (27.04.2015)
Dünya nüfusu yaklaşık olarak 7 milyar 350 milyon. Önlem alınmazsa 2100 yılında 16 milyar kişi yaşam savaşı verecek. Global Population Speak Out hareketi işte bu hızlı büyümenin yarattığı tehlikelere dikkat çekmek için birbirinden çarpıcı karelerle dolu OVER isimli kitabı hazırladı. Kitap artan nüfusun nelere yol açabileceğini, dünyanın dört köşesinden fotoğraflar eşliğinde anlatıyor.
Sanal kahraman Natali Avazyan
O, bir sosyal medya fenomeni. O, paylaştığı tarihi fotoğraflarla içimizdeki nostalji canavarını besleyen bir sanal kahraman. O, tarih tutkunu bir araştırmacı. Twitter’daki takipçilerinin gerçek olup olmadığını, nasıl olup da binlerce fotoğraflık bir arşivi olduğunu, kimliğini merak ettiği Natali Avazyan kendisini anlattı.
Bir festival daha ne kadar niş olabilir?
Dağ Filmleri Festivali’nin adını duyunca verilen ilk tepki başlıktaki gibi olabiliyor. Memlekette kültür-sanat alanında içerik üretmek, içeriği kitlelerle buluşturmak bu denli zorken sadece Dağ Filmleri gösterme iddiasındaki bir festivalin hayata geçmesi fantezi değilse nedir? 10 yıldır Dağ Filmleri ismini taşıyan bir festivalimiz var ve gelinen noktada o artık aslında bir doğa sporu festivali.