MEB’in yapmadığını Eğitim-İş yapacak

Şube Başkanı Kete, Eğitim-İş’in 9-10-11 Nisan 2020’de Ankara’da düzenleyeceği “Eğitimde Geleceğe Bakış” konulu şûraya ilişkin Cumhuriyet Anadolu’ya açıklamalarda bulundu. Mesleğin her kademesinde en sık karşılaşılan sorunların başında şiddetin geldiğini, her öğretmenin meslek yaşamı boyunca en az bir defa da olsa sözel veya fiziksel şiddetle karşı karşıya kaldığını belirten Kete, “Ne yazık ki en yetkili kurum olan MEB, bizlerle beraber yaşananları kınamaktan öteye gidemiyor. Geride bıraktığımız haftalara damgasını vuran öğretmen intiharları, eğitimciye şiddet haberleri, aranmayıp çeşitli işlerde çalışan öğretmenler ve Cumhuriyetin fikri hür irfanı hür vicdanı hur nesillerini yetiştirdiği için terör örgütü PKK’nin hedefi olan öğretmen haberleri, yıllardır süregelen ve iktidarın yanlış politikalarının doğal bir sonucudur” diye konuştu. MEB’in yapması gereken eğitim şûralarını yapma sorumluğunu yerine getirmediğine dikkat çeken Kete, “Bu sorumluluk eğitimcilere düştü. Eğitimi her açıdan ele alacağımız, olanı eleştirmekten bir adım öteye geçerek olması gerekeni bilimsel yöntemlerle ortaya koyacak bir Eğitim Şûrası düzenliyoruz” dedi.

‘FATURA EĞİTİMCİYE KESİLİYOR’

Öğretmenlerin yaşadığı güncel sorunlara da değinen Kete, “Öğretmenlik bir uzmanlık mesleğidir. Onun için ücretlisi, sözleşmelisi B’lisi C’lisi olmamalıdır. Her öğretmen çağın gereklerine uygun bireyler yetiştirecek donanımdadır. MEB’in gerici vakıf ve dernekler ile imzaladığı protokoller, hem öğretmeni yetersiz göstermekte hem de eğitimi bilimsellikten uzaklaştırarak gericileştirmektedir” ifadelerini kullandı. “PISA ve TIMSS gibi uluslararası ölçekli sınavlardan sonra fatura hep eğitimciye kesilmektedir” diyen Kete, şunları kaydetti:

“Oysaki sık sık değişen eğitim sistemi ve ders programlarının uygulayıcısı öğretmenin bu alanlara etkisi çok sınırlı olmaktadır. OECD ülkeleriyle rekabet ettiği söylenen eğitim sistemimizin büyük paydaşlarından olan öğretmenlerin yaşam standartları bu ülkelerdeki meslektaşlarının çok altındadır. Kendini geliştirebilmiş, kültürlü ve mutlu öğretmenler, donanımlı nesiller yetiştirebilmenin anahtarıdır. Atanmak için yıllarını harcayan, şanslıysa atanan öğretmenler mesleğini kaybetmemek için baskılara boyun eğmek zorunda hissettirilmektedir. Öğretmenler ‘pamuk ipliğine bağlı’ değildir. Emeğimizden gelen gücümüzü örgütlü olarak kullanarak yalnız olmadığımızı, güçlü olduğumuzu gösterebiliriz.” ANKARA