‘Memleket elden gidiyor’

Saat 12.30. Adliyede yemek saati. Bir grup çalışan dışarıya çıkıyor, bir o kadar da içeriye giriyor. 13.30’da önemli bir dava var. Davanın baş sanığı Aziz Yıldırım, herkesin gözü onun üzerinde. Asansöre binip duruşmanın gerçekleşeceği kata çıkıyoruz. İkiz kez polisi aşıp kapının önüne
geliyoruz. Acayip bir kalabalık. Sanık yakınları, avukatlar, eski futbolcular ve geniş kapsamlı bir
medya ordusu. Salonun küçük olduğu söyleniyor. Aziz Yıldırım beklemede, arada sırada selfi çektiriyor dostlarıyla. 13.45’te içeriye çağrı anonsu yapılıyor. Kapının önünde yığılma başlıyor. İçeriye girmek için büyük uğraş oluyor. Bunun adına işkence diyebiliriz. Bir salon bu kadar mı küçük olur? Oysa burası Avrupa’nın en büyük adliye sarayı. (326 duruşma salonu bulunuyor.) İsim yoklaması başlıyor. Davanın yeni hakimi Metin Tamirci. Trabzonspor Kulübü’nü temsilen 6-7 avukat hazır. Fenerbahçeliler 30 kadar. Sözü ilk alan Aziz Yıldırım oluyor. Fenerbahçe Başkanı öncelikli olarak yazılı metni mahkeme başkanına iletiyor (4 sayfa). Sonra başlıyor konuşmaya. A’dan Z’ye çarpıcı ifadeler kullanıyor. Bazı sözleri geçmişteki davanın tekrarı. Metin Tamirci, ne zaman bitecek diye soruyor. Yıldırım, “Davaya yeni başladık, konuşulacak çok şey var” diyor. An oluyor Fenerbahçeli avukatlarla Trabzonlu avukatlar arasında sözlü sataşmalar yaşanıyor. Mahkeme başkanının müdahalede bulunmaması enteresan. Aziz Yıldırım konuşması sırasında sözünü kesmeye çalışan Trabzonlu avukatlardan birine “Sus, dinlemesini bil” diye çıkışıyor. Aynı avukat bir süre sonra Metin Tamirci’ye küfür edildiğini söylüyor. Oysa küfür yok. Sataşma olabilir. Mübaşir polisi çağırıyor, polis geliyor ancak dışarıya çıkarma yok. Trabzonspor’un avukatları, reddi hakim talebinde bulunuyor. Bu talepleri de reddediliyor.

 'Ergenekon’dan olmadı, Şike yasası çıkardılar’

* Bugün yaşananlar sadece Aziz Yıldırım’a ve Fenerbahçe’ye değil, bu toprakları Vatan yapan tüm değerlere yöneliktir.

* Silivri’de iki ayrı iddianameyle yargılandık. Yarım saat süren konuşmadan sonra iddianameye karar verildi.

* Metris’te yatarken polis dinleme aracı getirdi. Ne konuştuğumuzu dinlemek için. Avukatlar bunu tespit etti.

* Gelecekte suç işleyebilecek bir örgüt olarak tanımlandık.

* Fenerbahçe, aynı kararlılıkla özgürce ve kardeşçe yaşanılan büyük Türkiye için yoluna kaldığı yerden devam edecektir.

* Türk polisi roman yazdı. İki gazeteci bulup kitap yazdırdılar iftiralarla.

* Aziz Yıldırım’ın başkanı olduğu tek örgüt Atatürk Türkiye’sinin en büyük sivil toplum ve spor örgütü olan Fenerbahçe Spor Kulübü olarak kalacaktır.

* Türkiye Cumhuriyeti’nin içinde bir başka devlet kurulursa bunun karşısında oluruz. Ben hastanedeyken, yatacağım yer belliydi. Adres Metris’ti... Bu planlanmış bir operasyondu... Emniyette benim fotoğrafımı çeken kişi ‘Fenerbahçeliyim, bu fotoğraf bir yerde çıkmaz’ dedi. Sonra fotoğraf, Habertürk’te çıktı. O fotoğraf benim onurumdur.

* Beni Ergenekon’a bağlamaya çalıştılar. Bir vekil çıktı benim Ergenekon’un kasası olduğumu söyledi. Bunu yapamayınca şike yasasını çıkardılar.

* O günkü medya beni suçlu ilân etti. Bu algıyı oluşturdular. Şimdi günah çıkarıyorlar. ‘Ne şikesi memleket elden gidiyor’ dediğimde ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı. Oda Tv, Ergenekon, Balyoz, Casusuluk... Türkiye tüm bu davaların yükünden kurtulmalı. Beraat kararları verilmeli.Bu dava son 7-8 yıla yönelik bir yargılama. Ergenekon ve Balyoz’da ölenler oldu. Bunları yapanlar hesabını verecek.

* Sadece şike davası değil, bu Cumhuriyet’in bu devletin tüm vatansever kişi ve kuruluşlarına yönelik tüm bu davalar bu ülkenin taşıyamayacağı ağır bir yüktür.

* Türkiye’nin savunmasız bir şekilde uluslararası emperyalist politikaların kucağına atıldığını söylediğimizde bize gülenler bugün televizyonlarda haklılığımızı tekrarlıyorlar.

* Ben serbest kalınca bir devlet büyüğü, ‘Böyle olmayacaktı, tutuklanacaktı’ ifadelerini kullanmış. Sonra tekrar gözaltı kararı verildi.

* Ve dün olduğu gibi bugün ve hergün son sözümüz ‘Darağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe’ olacaktır.

‘YILDIRIM’I BİZE VER!’

Aziz Yıldırım’ın ardından Sarı - Lacivertli kulübün Asbaşkanı İlhan Ekşioğlu savunmasına başlıyor. Ekşioğlu savunmasında, “3 kere ‘Aziz Yıldırım’ı bize ver, evine git’ diye haber gönderdiler. Avukatlarımız bunu bize iletti. Tamer Yelkovan’a da aynı teklif yapıldı. Başkaları da var. Bana ‘Bu ifadeyi verirsen yılbaşını evde geçirirsin’ dediler. O zaman bunları kime anlatabilirdim” ifadelerini kullanıyor. Eski Giresunspor Başkanı Olgun Peker . Aziz Yıldırım’ın örgütle bağlantısı olduğunu ispatlamak için kendisinin kullanıldığını belirtiyor ve “Şikeden beraat eden şike örgütünün bir numarasıyım. Bana şikeyle ilgili tek soru bile sorulmadı. Aziz Yıldırım’ı Özel Yetkili Mahkemeler’in karşısına çıkarmak için bir örgüt gerekiyordu. Beni o örgütün başına koydular” şeklinde konuşuyor.

ÇAĞLAYAN’DA FB-TS KAPIŞMASI

Yeniden yargılamasına başlanılan ‘Şike Davası’ öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önüne gelmek isteyen Trabzonspor taraftarına polis müdahale etti. Metrobüs durağının bulunduğu bölümde önlem alan polis ile açıklama yapmak için adliye önüne ilerlemeye çalışan Bordo - Mavili taraftarlar arasında karışıklık yaşandı. Bu arada adliye önünde polis barikatını aşmayı başaran bazı Trabzonsporlularla birkaç F.Bahçeli taraftar arasında kavga yaşandı. Yumruklu kavgayı araya giren polisler önledi. Bu sırada sırada 2 kişi gözaltına alındı.

KİMLER KATILDI?

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, sanıklar Aziz Yıldırım, İlhan Ekşioğlu ve Olgun Peker’in de aralarında yer aldığı 5 sanık ile avukatları katıldı. Sanık Selim Kımıl ise duruşmaya gelmedi. Kımıl’ın savunması cezaevinden görüntülü olarak alındı.