Müzik festivali gençleşti...

 İKSV kendi sayfasında sanatçılarını ve programlarını tanıttığı kadar konserlerin yer alacağı mekânlar hakkında da değerli tarihi bilgiler vermiş. Festivalin en değerli mekânı olan Aya İrini zaten bakanlık tarafından devreden çıkartılmıştı. Bu yıl, İstanbul’un çok renkli dokusundaki değişik dinlerin ibadethaneleri araştırılmış, o mekânlardaki doğal akustikten de yararlanılarak kayıtlar yapıldı. Saint Esprit Katedrali, Surp Hovhan Vosgeperan Ermeni Katolik Kilisesi gibi. Bu arada yalnız İstanbul’daki mekânlar değil, Linz, Berlin, Viyana (Schubert’in vaftiz edildiği kilise), Hollanda (Graveland), Belçika (Stavelot Manastırı) gibi yerlerde festival için kayıtlar yapılmış. İstanbul’un son zamanlarda keşfedilmekte olan minyatür mekânları da festivale ev sahipliği yapıyor: Tekfur Sarayı, Şerefiye Sarnıcı, Tophane-i Amire, Hıdiv Kasrı ve açılış konserinin kaydedildiği Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs Orta Sahası gibi.  

Açılış, Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni Orkestrası ile yapılacak. “Beethoven Yılı” için bestecinin “Prometheus’un Yaratıkları” uvertürü yer alıyor. Solist, kemancı Emre Engin, Mozart’ın 5. Keman Konçertosu’nu çalacak. Manhattan Müzik Okulu’nda Pinchas Zukerman’ın öğrencisi olan Engin, halen doktora çalışmalarını Stony Brook Üniversitesi Müzik Okulu’nda sürdürüyor; Gürer Aykal’ın kurduğu New Manhattan Sinfonietta’nın da başkemancısı. 

Doruk noktası... 

Festivalin doruk noktası bence “Beethoven’a Övgü” başlığıyla şef Martin Haselböck yönetimindeki Viyana Akademisi’nin Linz-Bruckner Hause’da yapılan gala konseri. Dünyanın en ünlü baritonlarından Thomas Hampson, Beethoven’in opus numarası vermeden yayımlanmış (WoO) iki liedini, ardından bestecinin çağdaşı Schubert’in liedlerini seslendirecek. Konser, kemancı Benjamin Schmid’in solistliğindeki Beethoven Keman Konçertosu’yla sona erecek.

Bu yıl bizim de en sonunda bir “Festival Orkestramız” oldu: Cem Mansur yönetiminde, Tophane-i Amire’de ilk konserini verecek. Modern çağa geçiş yapıtlarından seçilmiş bir program “Krizantemler” ile sona eriyor. Hani bir süre önce Barcelona’nın tarihi Liceu Opera sahnesinde seyirci yerine her koltukta yeşil ağaççıklar oturan etkinlik. O bitkiler sağlık çalışanlarına teşekkür armağanı olmuştu.

BİFO’nun bir başka konserini genç şefimiz Murat Cem Orhan yönetecek. Pelin Halkacı Akın solistliğinde Vivaldi’nin Dört Mevsimi’ni, Max Richter düzenlemesinden dinleyeceğiz.

Oda müziği... 

Bülent Evcil (flüt) ve Merve Kocabeyler (arp) sınırlarımız dışında çok ses getiren iki yorumcumuz. Şerefiye Sarnıcı’ndaki dinletileri bir rüya ortamı yaratacak.

Müzik rotasının genç yorumcuları dinamik bir atmosfer sergileyecek. Tekfur Sarayı’nda geleneksel ve modern seslerin birleştiği bir proje var: Beethoven ve Dede Efendi. Kheops Ensemble, Belçika’daki Stavelot Manastırı’ndaki kayıtta Beethoven’in op.38 Üçlüsü’nün yanı sıra Muhiddin Dürrüoğlu’nun çello ve piyano için bir yapıtını da seslendiriyor. Beethoven Trio Berlin de klarnet, çello ve piyanodan oluşmuş bir topluluk. Önce Beethoven döneminden oda müziği çalacaklar, sonra da bestecinin ünlü “Gassenhauer” üçlüsünü.

Süreyya Operası’nda her yıl olduğu gibi ünlü bir duayen sanatçımız gençlere destek veriyor. Bu yılın sanatçısı Ayşegül Sarıca, Schubert’ten üç Imprompt’u çalacak. 

Festivalin bu yıl genç şeflere, genç solistlere ve genç orkestra üyelerine fırsatlar tanımasını kutluyoruz. Her birisi ilerde “Ben Beethoven’in Aydınlık Dünyası’nda çalmıştım” diyecek. Şimdi evinizin rahat bir köşesinde, ekranınızın başına geçip oturun, Beethoven’in aydınlık dünyasına siz de adım atın.

48. İstanbul Müzik Festivali’nin dijital ortamda tüm Türkiye’den izlenebilecek olan gösterimlerinin biletleri satışta.

BU YILKİ ÖDÜLLER 

Bu yılın “Onur Ödülü” müzik yazarı Ahmet Say’a veriliyor. Onun derlediği ve yazdığı Müzik Ansiklopedisi (3 cilt), Türkiye’nin Müzik Atlası ve Müzik Sözlüğü, biz müzik araştırmacılarının her an elimizin altındaki başvuru kaynaklarımızdır. Eleştiri ve araştırmalarıyla da çeşitli gazete ve dergilere emek vermiştir.

Yaşamboyu Başarı ödülüne değer bulunan Alexander Rudin dünyaca ünlü bir viyolonselci, orkestra şefi, piyanist, klavsenci, Moskova Devlet Konservatuvarı’nda profesör, eski notalar üzerine bir araştırmacı, oda müziği notaları edisyonları hazırlayan bir yazar ve kendine özgü konserlerin yaratıcısıdır. 1988’den bu yana Musica Viva Oda Orkestrası’nın sanat yönetmeni ve daimi şefi olan sanatçı 2000’li yılların başından beri Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall konserlerimizin de vazgeçilmez bir konuğu olmuştu. Triolar, kuartetler, Musica Viva orkestrası ile dinletiler, hatta mini operalar bile icra etmişti. Örneğin Pergolesi’nin Hanım Olan Hizmetçi operası uzun zaman aklımızdan çıkmamıştı. Ayla Erduran’ın yakın dostu olarak onunla ve Ayşegül Sarıca ile oluşturulmuş, onlarla oda müziği guruplarında birçok dinleti yapmıştı. Ayrıca okulda ustalık sınıfları düzenlemişti.