'Rekabet Kurulu süs olsun diye kurulmadı"
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Rekabet Kurulu'nun bankalara ilişkin kararıyla ilgili, ''Rekabet Kurulu doğru bir iş yapmıştır. Hatta son derece de insaflı davranmıştır. Vatandaşı mağdur edeni de mutlaka cezalandırması gerekir'' dedi.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Kahramanmaraş Sanayici ve İş Adamları Derneği (KASİAD) ile Kahramanmaraş Vergi Dairesi tarafından MADO Sarayı'nda düzenlenen ''Vergi Rekortmenleri Ödül Töreni''nde, Türkiye'de bankacılık sisteminin etkin denetim ve düzenlemesiyle ''dünyaya meydan okuyan'' önemli bir yapıya sahip olduğunu söyledi.
Bankaların öz varlığının 1.4 milyon TL'yi geçtiğini hatırlatan Çağlayan, ''Kullandırılan krediler hacmi 800 milyar doları geçmiştir. Önceki yıllarda bankalar topladığı mevduatı devlete satan bir yapıdayken bugün bankalar topladığı mevduatı mecburen özel sektöre vermektedir. Bu noktada, Türk bankacılık sistemini KOBİ'lerin desteklenmesi, ihracatın desteklenmesi, işletmelerin desteklenmesi konusunda daha duyarlı olmaya buradan davet ediyorum'' diye konuştu.
Konuşmasında Rekabet Kurulu'nun bankalarla ilgili kararını anımsatan Çağlayan, şunları kaydetti: ''Dün Rekabet Kurulu'nun aldığı karar; evet çok yüksek rakam gibi gözükebilir. Gerekçeli kararı bekliyoruz, göreceğiz. Ama ortaya çıkan hususlar çok net belli. 1,1 milyar TL ceza öngörülmesinin sebebi bunun çokluğundan değil. Şükürler olsun bankacılık sistemimizin cirosunun fazla olmasından kaynaklanıyor. Çünkü kesilen cezalar ciroları üzerinden tatbik edilmiş bir rakamdır. Boşuna kesilmiş bir ceza değildir.''
''Rekabet Kurulu'nun hiçbir bankaya karşı düşmanlığı olduğunu düşünmüyoruz'' diyen Çağlayan, şöyle devam etti: ''Rekabet Kurulu, görevini yapıyor ve yapmak zorunda. Bugün eğer bankacılık sisteminde belli bankalar, vatandaşın vereceği kredi kartı faizini, vatandaşa verdiği kredi kartının ücretlerini ve kullandırdığı faizini bir araya gelerek ortak teşebbüsle belirliyorsa, rekabeti ihlal ediyorsa, hiç kimse kusura bakmasın gereken ceza mutlaka ne olursa olsun verilmelidir. Rekabet Kurulu doğru bir iş yapmıştır. Hatta son derece de insaflı davranmıştır. Vatandaşı mağdur edeni de mutlaka cezalandırması gerekir.''
Çağlayan, yurttaşın da kendisini mağdur eden bankaları, mağdur etme konusundaki gerekli kararlılığını göstermesi gerektiğine işaret etti.
'Amaç, en iyiyi en doğru şekilde centilmence yapılmasını sağlamaktır'
Çağlayan, yapılan düzenlemenin sektördeki rekabeti bozmadan vatandaşa daha ucuza, daha kaliteli hizmet götürecek olan bir yapıya dönüştüreceğini belirterek, şunları kaydetti:
''Çünkü rekabetin bozulmaması demek, vatandaşın en kaliteli ve ucuza hizmeti alması demektir. Ama bunun önünde tekelleşmek, bunun önünde tröstleşmek; elbette bu konuda Türkiye'de düzenleme kurullarını da mutlaka hayata geçirecektir. Sanayi ve Ticaret Bakanı olduğum dönemde otomotiv sektöründeki daralmayı önlemek için otomotiv sektörüne önemli kolaylıklar getirmiştik. Ancak gördük ki, sektör kendisine getirilen bu desteği farklı şekilde değerlendirip vatandaşa ucuza araba satmak yerine vatandaş üzerinden para kazanma hesabına gitmişti. Rekabet Kurulu o zaman da devreye girmişti. O zaman da ben bunu yapanlara ilgili kurum ve kuruluşların hesap soracağını söylemiştim. Rekabet Kurulu bunu bir ihbar kabul ederek gereken cezayı sektörde aynı şekilde vermişti. Türkiye, Rekabet Kurulu'nu kalkıp süs olsun diye kurmadı herhalde. Görevi bu. Amaç, en iyiyi en doğru şekilde centilmence yapılmasını sağlamaktır.''
Ortaya çıkan durumun, bankacılık sektörüne bu anlamda önemli bir çeki düzen vereceğine inandığını vurgulayan Çağlayan, ''Bu anlamda ümit ediyorum ki bir çok kurum ve kuruluş, Türkiye'de vatandaşın, KOBİ'lerin, esnaf ve sanatkarın sahipsiz olmadığını, bu konuda kendilerinin haklarını arama noktasında devletin de etkin bir şekilde görev aldığını görmüş olacaktır'' dedi.
''Maalesef vergiyi tabana tam olarak yaymış değiliz'' diyen Çağlayan, ''Bugün, verginin tabana yayılamayışı, vergide yapılan denetimlere rağmen kayıt dışı konusunda istenilen noktaya gelinmemiş olmasının faturasını dolaylı ve dolaysız vergilerin yer değiştirmesiyle görüyoruz'' diye konuştu.
Gittiği her yerde vatandaşın haklı olarak zaman zaman ''enerji ve otomotiv fiyatları üzerindeki ÖTV ve KDV'nin yüksek olduğundan'' bahsettiğini anlatan Çağlayan, şunları kaydetti: ''Buna katılmamak mümkün değil. Bugün 1 litre motorin, 1 litre benzin kullanan Türkiye'nin en zengini, orta hallisi veya şoför kardeşimiz aynı vergiyi veriyor. Verginin tabana yayılamayışının bir sonucu olarak vatandaş aradaki gelir dağılımındaki farklara rağmen aynı vergileri ödemek zorunda kalıyor. Bu konuda hükümet olarak son derece önemli çalışmalar yaptığımızı ifade etmek istiyorum. Şu anda Maliye Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı yeni düzenleme ümit ediyorum ki inşallah bilhassa kayıt dışılıkla mücadele anlamında çok önemli kazanımlar getirecektir.''
İç ve dış borç
Türkiye'nin 75 milyon 600 bin nüfusuna karşılık gelir vergisi mükellef sayısının sadece 1 milyon 763 bin olduğunu anımsatan Bakan Çağlayan, büyüyen Türkiye'nin vergi mükellefi sayısının ve verilen vergilerin daha yüksek seviyede olmasının kaçınılmaz olduğuna işaret etti.
Bundan 10 yıl önce Türkiye'nin kamu iç ve dış borç toplamının milli gelirin yüzde 74'ü olduğunu anlatan Çağlayan, ''O tarihte çok iyi hatırlıyorum toplanan her 100 liranın yaklaşık 80 lirası borcun ancak faizini karşılardı. Bugün şükürler olsun Türkiye'nin kamu iç ve dış borcu toplam Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'nın (GSYH) 3'te 1'ine düşmüştür. Maastrich Kriterleri, Avrupa Birliği (AB) ekonomi kriterleri bunu yüzde 60 olarak kabul eder. Türkiye bugün gerek iç gerekse dış borçlarının milli gelirinin üçte birine düşürerek 27 AB üyesinin 21 üyesinden daha az borca sahip olan bir ülkedir'' ifadelerini kullandı.
Çağlayan, ''İşte bu hükümetimizin vatandaşımızından mükellefinden toplamış olduğu vergileri adeta namusu şerefi kadar kutsal sayarak en iyi şekilde değerlendirmesidir. Vergi veren biliyor ki evelallah parası boşa gitmiyordur'' diye konuştu.
Konuşmasında iş adamlarına seslenen Çağlayan, ''Sektörlerinizde kayıt dışı çalışan varsa bunları ihbar edecek olan sizlersiniz. Bir ülkede kayıtlı bir işverenle kayıtsız işveren arasında haksız rekabet olur. Bu konuda mutlak suretle otokontrol sistemi gereklidir'' şeklinde konuştu.
Uluslararası yabancı sermaye
1923'ten 2002 yılına kadar Türkiye'ye gelen doğrudan yatırım uluslararası sermaye toplamının sadece 14,6 milyar dolar olduğunu dile getiren Çağlayan, şöyle devam etti: ''Ama 2003'ten bugüne geldiğimizde bunun üzerine 10 yılda 124 milyar dolar daha ilave uluslararası sermaye Türkiye'ye geldi. 80 yılda geleni 8,5 katından fazlası son 10 yılda geldi. Son 10 yılda ve yüzde 75'i Avrupa'dan gelen uluslararası doğrudan sermaye bizim kaşımıza gözümüze boyumuza posumuza gelmedi. Evelallah boyumuz posumuz da fena değil. Türkiye'deki lojistik imkanlarına geldi. Altyapı imkanlarına geldi. Türkiye eğer lojistik yapısını geliştirmemiş olsaydı, 46 havaalanı, 10 binlerce kilometre bölünmüş yolu yapmamış olsaydı, yabancı sermaye bu şekilde gelmezdi. Bugün Türkiye'nin 4 saatlik uçuş mesafesinde etrafında 56 ülkenin bulunmasını görerek geldi. Bugün gelen uluslararası sermaye sadece üretim üssü olmak için gelmiyor. Bakın bir şirket Coca Cola başta olmak üzere birçok uluslararası şirket bölge yönetim üslerini Türkiye'ye getiriyorlar. Bu, iletişimde ulaşımda sağlamış olduğunuz altyapıdan kaynaklıyor.''
Çağlayan, gelinen seviyenin Türkiye ekonomisini, dünyada ekonomisi başarı hikayesi olan bir ülke haline getirdiğini vurgulayarak, ''Benim dönemim iyi bilir. Biz hep Japonya'nın Güney Kore'nin başarı hikayelerini dinledik. Ama şimdi 2008 küresel krizinden başarıyla çıkmış, yıllardır IMF'ye hep borçlu olmuş bir Türkiye, IMF desteği olmaksızın bir taraftan 14 Mayıs'ta IMF ile alacak-verecek ilişkisini bitirirken bir yandan da tarihimizde ilk olarak IMF'ye 5 milyar dolar evelallah kredi açacağız. Size soruyorum, şu anda IMF'nin Türkiye direktörünün adını biliyor musunuz? Geçmişte IMF'nin direktörünü sokaktaki simitçi bilirdi'' dedi.
'Türkiye'ye gaza basmak yakışır'
Bakan Zafer Çağlayan, nisan ayında milli gelir rakamlarının açıklanacağını belirterek, şöyle devam etti: ''Tahmin ediyorum ki 2012 yılı için 800 milyar dolar gibi bir rakam çıkacak. Türkiye'nin büyümesi yaklaşık 2,5 civarında olacak. İlk 9 ayda biliyorsunuz ortalama büyüme 2,6 idi. Beni çok fazla tatmin etmiyor, ben daha fazla büyüme taraftarı olan ve her fırsatta ekonomide gaza basılması gerektiğini söyleyen biriyim. Çünkü Türkiye'ye gaza basmak yakışır, koşmak yakışır. Böyle bir ortamda Türkiye ekonomide yüzde 2,5 bir büyüme olmasına rağmen Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olacaktır. Bugün Avrupa ve dünya ekonomisi bırakın büyümeyi birçok ülke daha az küçülmenin plan ve program hedeflerini gerçekleştiriyor. Ümit ediyorum ki böyle bir ortamda 2013 yılı bu yıl büyümede hedeflemiş olduğumuz yüzde 4'den daha üzerinde olacak bir yıl olacaktır. Bunun da yolunun ihracattan geçtiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum.''
Çağlayan, Türkiye ekonomisi büyürken politika belirleyen kurumların başta Merkez Bankası olmak üzere son derece aktif ve hükümet politikalarıyla senkronize olması gerektiğini sözlerine ekledi.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza