"Salgın zirve yapacak"
Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mustafa Bakır, domuz gribine karşı ailelerin çocuklarını bir an önce aşılatmaları gerektiğini belirterek ''Salgının zirve yapacağı bir dönem bekleniyor. Bu dönem olmadan önce ailelerin çocuklarını aşılatması lazım'' dedi.
Marmara Üniversitesi (MÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Bakır, yaptığı açıklamada, risk grupları arasında ölüme neden olabilen mevsimsel grip ile pandemiye neden olan domuz gribi arasında çok ciddi farklar bulunduğunu vurgulayarak, mevsimsel gribe göre domuz gribi virüsünün çok hızlı yayıldığını, yayılma hızının en az 2 kat olduğunu söyledi.
Domuz gribi virüsünün farklı risk gruplarını etkilediğine işaret eden Bakır, mevsimsel gribin daha çok 65 yaş üstü insanlarda ölüme neden olurken, domuz gribinin ise en çok hamile kadınları, çocukları ve akciğer başta olmak üzere kronik hastalığı bulunanları etkilediği kaydetti.
Prof. Dr. Bakır, pandemik gripten yaşlıların o kadar etkilenmediğini, bunun nedeninin de muhtemelen 1957'den önce doğanların benzer bir pandemide bağışıklanmasından kaynaklandığını belirtti. Bakır, bu yüzden 65 yaş üstü insanlarda şimdi ki pandemik virüse karşı üçte bir oranında koruyucu antikor görüldüğünü ifade etti.
Pandemik virüsün çok hızlı ilerleyerek zatürre yapması riskinin bulunduğunu dile getiren Bakır, ''Pandemik virüs, ne ilaç verirseniz verin önünü alamadığınız bir solunum sıkıntısı sendromu ve çoklu organ yetmezlik sendromu ile öldürebiliyor'' dedi.
Prof. Dr. Bakır, mevsimsel gripli hastalara göre pandemik gripli hastaların ölüm oranının en az 2 kat olduğunu vurgulayarak, ''Sağlık otoriteleri daha da yayılır, bu kabiliyetleri artar diye korkuyor. Hızlı yayılım göstermesi, ölümcüllüğünün daha fazla olması, mutasyon kabiliyeti yani kendini değiştirme sebebiyle bir an önce aşının yapılması isteniyor'' diye konuştu.
Dünya Sağlık Örgütünün daha çok insanın aşılanabilmesi için üretici firmalara aşılardaki antijen miktarını azaltıp adjüvan denilen doğal bağışıklığı artıran maddeler eklemeleri önerisinde bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Bakır, böylece koruma oranının yüzde 95'e çıktığını, gebelerin doğan çocuklarının da ilk 6 ay anneden aldıkları antikorla korunmalarının sağlanmış olduğunu kaydetti.
Tartışma yaratan konu
Doğal madde eklenmesinin de aşı ile ilgili birtakım iddiaların ortaya atılmasına neden olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Bakır, şöyle devam etti:
''Kıyamet de buradan kopuyor. 'Aşıların içeriğinde bu tip maddeler zararlı' deniyor. Türkiye'ye gelecek aşılarda squaelen denilen bir madde kullanılıyor. Bu madde bizim kanımızda dolaşıyor. Karaciğerimizde kolesterol metabolizmasının ara ürünü olarak yer alıyor. Doğada yaygın olarak yediğimiz gıdalarda da bulunuyor. Aşıların içine konulan squaelen köpek balığı yağından elde ediliyor. Squaelenden korkulması son derece manasız. 10 yıldır AB'de uygulanan bir grip aşısında da bu madde var. Bunların takibinde herhangi bir yan etki veya hastalık belirtisi görülmedi. Dünya Sağlık Örgütü de güvenli bir şekilde squaelen içeren aşıların yapılmasını öneriyor. 70 kadar çalışmada squaelenin insan vücuduna zarar vermediği herhangi bir yan etkisi olmadığı belirlendi.''
Prof. Dr. Mustafa Bakır, Dünya Sağlık Örgütünün birçok çalışmayı değerlendirdikten sonra domuz gribi aşısının mevsimsel grip aşısı kadar güvenli ilan ettiğini anımsattı.
Bakır, çocuklara birçok ilacın erişkinlerdeki bilgilere dayanılarak verildiğini aktararak, şöyle devam etti:
''Önümüzde bir salgın var. Salgının zirve yapacağı bir dönem bekleniyor. Bu dönem havaların soğuduğu dönem. Salgının zirve yapacağı dönem henüz daha gelmedi. Yeni başladı hastalar görülmeye... Havalar soğudukça bunun sıklığı ve sayısı giderek artacak ve bu artış bir zirve yapacak. Bu zirve Aralık ayının sonuna doğru, Ocak ve Şubat ayları... Bu üç ay hastalığın en fazla öldürmeye başladığı, hastaneye en fazla yatışların olduğu dönem olacak. Bu dönemden önce insanların kanında koruyucu bağışıklık maddesi olması istenir ki bu hastalığa yakalanmasın. Bu dönem olmadan önce ailelerin çocuklarını aşılatması lazım.''
17 ülkede aşılama
Hastalığın en çok 5 yaş altı çocukları tuttuğuna işaret eden Bakır, 17 ülkenin çocuklar dahil olmak üzere risk gruplarını aşılatmaya başladığını bildirdi.
Anne ve babalardan hastalığın riskleri konusunda araştırma yapmaları ve bilgilenmelerini isteyen Bakır, aşı yaptırmak yerine hastalığın riskini alanların büyük bir hata yapmış olacaklarını, çünkü hastalık başladıktan özellikle de geç dönemde başlayan ilaç tedavisinin hastalığın çok hızlı bir şekilde ilerlemesini durduramadığını anlattı.
Prof. Dr. Bakır, ''O nedenle önceden korunmak çok daha akıllıcadır. Çünkü aşının riski ile hastalığın riskini karşılaştırdığınız zaman aşının riski solda sıfır kalır'' dedi. Bakır, burun akıntısı, hapşırma, öksürük, boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları gibi belirtilerden en az ikisini ateşle birlikte gösterenlerin domuz gribi olma ihtimalinin yüzde 40-50 civarında olduğuna dikkati çekti.
Mevsimsel grip aşısı yaptıranların da bu aşıyı rahatlıkla yaptırabileceklerine işaret eden Bakır, domuz gribi geçirenlerin ise tekrar aşı yaptırmalarına gerek olmadığını söyledi.
Bakır, şu an için okul öncesi ve okul çağı çocuklarının eğitimden geri kalmalarını gerektiren bir durum olmadığını, okul veya kreş kapatma gibi önlemlerin hastalığın zirve yapacağı Aralık, Ocak ve Şubat aylarına saklamak gerektiğini bildirdi.
Türkiye'de son durum
Bakır, hastalığın kuzey yarım küredeki ülkelerde çok hızlı bir şekilde yayıldığını, dün itibarıyla İngiltere'de 500 kişinin hastanede yattığını, 99'unun yoğun bakımda olduğunu kaydetti.
İspanya ve Fransa'da benzer vakalar bulunduğunu belirten Bakır, hastalığın bir çok Avrupa ülkesinde giderek artma eğilimi gösterdiğini söyledi.
Bakır, okullarda hijyen kurallarına azami uyulması gerektiğini belirterek, hasta olan öğrenci ve personelin ateşi düştükten sonra 24 saat daha evde kalmaları, hastalık belirtisi gösteren çocukların izole edilerek ailelerine teslim edilmeleri gerektiğini anlattı.
Su ve sabunun temin edilerek çocukların sık sık ellerini yıkamalarının sağlanması, sınıfların teneffüslerde havalandırılması, her gün okul bittikten sonra sıraların kapı kollarının çamaşır suyu ile silinerek dezenfekte edilmesinin de zaruri olduğunu aktaran Bakır, el yıkama yerine gliserin içeren el dezenfektanlarının da kullanılabileceğini söyledi.
Bakır, çocukların birbirlerini öpmeleri veya el tutmalarının engellenmesi gerektiğini anlatarak, ''0-24 aylık bebekler, hamile kadınlar ve kronik hastalığı olanlarda hastalık belirtisi görülmesi halinde derhal doktora götürülüp test sonuçları beklenmeden acil tedaviye başlanmalıdır'' şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Bakır, piyasadaki hızlı testleri duyarlılığı az olduğu için önermediklerini de sözlerine ekledi.
İlgili haberler için tıklayınız:
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!