Sansür, ‘Streisand etkisi’
Demokratik bir hukuk devletinde ve sosyal refah ülkesinde yaşadığım için mutluyum. Mayıs ortasında Brüksel’de, Saint-Pierre Hastanesi girişinde sağlık çalışanları Federal Başbakan Sophie Wilmes’i sırtlarını dönerek protesto etti.
Sağlık çalışanlarının bu tepkisinden hemen sonra federal hükümet geri adım attı. Belçika hükümeti, ülkenin sağlık çalışanlarını üzen iki kraliyet kararnamesini geri çekti. İkincil mevzuat, eyalet valilerinin sağlık çalışanlarına talepte bulunmalarını ve sağlık çalışanlarının daha önce sadece hemşirelerin yapabildiği görevleri yapmalarını sağlayacaktı. Normalleşme ve gevşeme sürecinin ilk adımında Başbakan “huzurevlerine ziyaretlerin serbest bırakıldığını” açıkladıktan hemen sonra, Flaman resmi televizyonu VRT Een’de huzurevleri çatı örgütü sorumlusu programa bağlanıp “görüşleri yok sayılarak alınan bu karara” ateş püskürdü.
Kendilerinin ziyaretlere karşı olma gerekçelerini açıkladı. Program konuğu Federal Başbakan Yardımcısı Alexander De Croo, “Huzurevlerinden sorumlu bakan arkadaşımız Wouter Beke mutlaka sizin görüşünüzü dikkate alacaktır. Önceden istişare olsaydı tabii daha iyi olurdu. İletişim eksikliği tamamlanır” diyerek umut verdi.
Huzurevi yöneticisinin dediği oldu ve ertesi gün ziyaretlere izin verilmediği açıklandı. Bunlar sadece iki örnek. Anti-demokratik bir ülkede olsaydı protestocular ve itirazcılar kendilerini demir parmaklıkların arkasında bulabilirdi. “7 Haziran Pazar günü 10 bin kişinin barışçıl bir şekilde yaptığı ama daha sonra kontrolden çıkan gösteriye polis çok sert müdahale etti” diyeceğinizi biliyorum.
Tabii ki Belçika dikensiz bir gül bahçesi de değil. Bazen Brüksel’in sürrealizmin başkenti olduğunu tekrar tekrar gözümüze sokan gelişmeler yaşanıyor. Bu ülkenin sansürü de bir acayip oluyor örneğin.
TEHLİKELİ BİR EMSAL
Flaman kamu televizyonu VRT’nin Canvas kanalında 30 Nisan’da koronavirüs ve ağız maskelerinin konu edildiği “De Ideale Wereld” adlı hiciv programında konuk komedyen Geert Hoste, “maske takmış bir şekilde en güvenli selamlamayı ırkçı Vlaams Belang partililerin yaptığını” söyledi. Sağ kolunu kafa hizasında ileriye kaldırdı, gökyüzünü gösterdi. Bu bir Hitler selamıydı. Vlaams Belang kontenjanından VRT yönetim kurulunda bulunan Jan Huijbrechts 4 Mayıs’ta VRT yönetimi ile temasa geçti.
Televizyon yönetimi jet hızıyla aynı gün özür diledi. Hatta bu da yetmezmiş gibi ilgili kısım arşivdeki programdan çıkartıldı. Mayıs başında yaşanan bu durumu geçen günlerde De Standaard gazetesi, kamu televizyonuna “siyasi müdahale” haberi olarak yayımladı ve yönetim kurulu başkanı Luc Van den Brande’nin rolünü “dikkat çekici” olarak nitelendirdi. Muhalefet partileri televizyon yönetiminin haddini aştığını, programlarla ilgili şikâyetlerin televizyonun ombudsmanına yapılması gerektiğini vurguladılar. Tehlikeli bir emsal oluşturulmasından kaygılandıklarını dile getirdiler.
Filozof Maarten Boudry, “VRT’nin espri nedeniyle değil, hicivli bir programı sansürlemek için siyasi baskı karşısında yumuşak bir bez gibi büküldüğü için özür dilemesi gerektiğini” yazdı. VRT yönetiminin Huijbrechts’e “Bu bir hiciv programı, biz yönetim kurulu olarak program içeriklerine müdahale etmiyoruz yanıtı vermeliydi” dedi.
Vlaams Belang, “Sansür yapılmasını kendilerinin hiçbir şekilde talep etmediğini, söz konusu kısmın arşive eklenebileceğini” açıkladı. Partinin, “medyadaki sansürün kınanması ve ideolojik çeşitliliğin azami ölçüde korunması” hakkında meclise yasa teklifi sunması da “tam Belçikalık” absürd bir vaziyet oldu. Geert Hoste ise “Politik kabareci olarak 25 yıldan fazla Belçika’daki gündemle ilgili espriler yapıyorum. Daha önce mim oyuncusuydum. 200 yıl önce mim, sanatçılar için düşüncelerini ifade etme yöntemiydi. Çünkü sahnede iktidardan önceden izin alınmadan hiçbir şey söylenemiyordu” diyerek tepkisini dile getirdi ve “Yaptığım tamamen hicivdi. Charlie Chaplin’in 1940 yılında ‘The Great Dictator’de yaptığı gibi bir hareketi taklit ettim” dedi. Hoste, yapılana tepki gösterdi ve yayının tamamen kaldırılmasını istedi.
HIZLI YAYILIYOR
Sansür girişimleri, sansürlenen materyale otomatik olarak daha fazla ilgi gösterilmesine ve daha hızlı yayılmasına yol açıyor. “Streisand etkisi” nedeniyle sansür ters tepiyor. (2003 yılında ünlü oyuncu, şarkıcı Barbara Streisand, Malibu sahilindeki lüks malikânesinin havadan görüntüsünü yayımlayan siteye ve fotoğrafçıya dava açar ve fotoğrafın siteden kaldırılmasını ister.
Dava açılmadan önce 6 defa indirilmiş olan fotoğraf, sadece davanın açıldığı ay 420 bin defa indirilmiş. O günden sonra, bir bilgiyi yasaklamaya çalıştığınızda, o bilginin hızla yayılması durumuna “Streisand etkisi” deniyor.) Bu olaydan sonra Hoste’nin Hitler selamı videosu izlenme rekorları kırıyor. Şimdi Belçika’da “iki maskeli Vlaams Belanglının Hitler selamı” esprisini bilmeyen kalmadı. Bakın sansür sayesinde siz de öğrendiniz !
erdincutku@binfikir.be
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!