"Terbiye sınırlarını aşmıştır"

KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs'ta Avrupa Birliği garantörlüğünün Kıbrıs Türkleri açısından kabul edilmez olduğununu vurguladı. Özgürgün, Başpiskopos 2. Hrisostomos'un açıklamalarını ise ''Terbiye sınırlarını aşmaktadır'' diye nitelendirdi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.07.2009 - 11:03

KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs'ta Avrupa Birliği (AB) garantörlüğünün Kıbrıs Türkleri açısından kabul edilmez olduğununu vurgulayarak, Kıbrıs Türk tarafının haklı nedenlerden dolayı, Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin tartışmaya açılmasına kesinlikle karşı olduğunu bildirdi.

Özgürgün, yaptığı yazılı açıklamada, Güney Kıbrıs Rum yönetimi (GKRY) liderliği ve Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hristostomos'un son zamanlarda, ''Türkiye'yi hedef alan ve Türkiye'nin garantörlük haklarını sorgulama cesaretini gösteren kabul edilemez açıklamalar yaptığını'' belirterek, tepki gösterdi.

Kıbrıs'ta garantörlük haklarının uluslararası anlaşmalar ile ihdas edildiğine işaret ederek, Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve Kıbrıs Türk ile Rum taraflarının, bu anlaşmaları değiştirmek yönünde mutabakata varmadıkça, tarafların bu anlaşmalardan doğan hak ve yükümlülüklerinin ortadan kaldırılamayacağını bildiren Özgürgün, bu konunun GKRY liderliğinin tek başına karar verebileceği bir konu olmadığının altını çizdi.

Kıbrıs'ta AB garantörlüğünün Kıbrıs Türkleri açısından kabul edilmez olduğunu ifade eden Özgürgün, şöyle devam etti:
''GKRY liderliğinin, kapsamlı anlaşmanın ardından oluşturulacak ortaklık devletinin AB üyesi olacağı cihetle 1960 Anlaşmalarıyla tesis edilmiş garantörlük sistemine ihtiyacı olmadığı yönünde son dönemde ortaya attığı iddialarına cevaben, sadece Kıbrıs'ın son dönem tarihini değil, günümüzde Bosna-Hersek'te yaşanan acı olayları hatırlatır ve ne AB'nin ne de BM'nin hiçbir surette halkların tam güvenliğini sağlayamadığının acı bir şekilde görüldüğünü belirtmek isteriz.''

Kıbrıs Türk halkının, BM Barış Gücü'nün Ada'daki 1964 yılından beri süregelen varlığına rağmen yıllarca büyük katliamlara maruz kaldığını da anımsatan Özgürgün, ''GKRY liderliğinin diline doladığı AB garantörlüğünün Bosna-Hersek'te onbinlerce Boşnak'ın katliamını önleyemediği hatırlanacak olursa Kıbrıs'ta AB garantörlüğünün Kıbrıs Türkleri açısından kabul edilmez olduğu kolaylıkla anlaşılacaktır'' ifadesini kullandı.

 

"Tek başına karar veremezler"

Bakan Özgürgün, garantörlük konusunun Kıbrıs Rum yönetiminin tek başına karar verebileceği bir konu olmadığını da vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Garanti sistemi konusunda vurgulanmasında yarar olan önemli bir husus ise Kıbrıs'ta garantörlük haklarının uluslararası antlaşmalar ile ihdas edilmiş olduğu ve taraflar olarak, Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve Kıbrıs Türk ile Rum taraflarının, bu antlaşmaları değiştirmek yönünde mutabakata varmadıkça, tarafların bu antlaşmalardan doğan hak ve yükümlülüklerinin ortadan kaldırılamayacağıdır. Dolayısıyla bu konu GKRY liderliğinin tek başına karar verebileceği bir konu değildir.''

 

"Türkiye'nin garantörlüğü tartışılamaz"

Kıbrıs Türk tarafının haklı nedenlerden dolayı, Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin tartışmaya açılmasına kesinlikle karşı olduğunun altını çizen Özgürgün, açıklamasında, ''Kıbrıs Türkünün Anavatan Türkiye'nin uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan garantör hak ve hukukunun korunmadığı hiçbir anlaşmaya 'evet' demesi mümkün değildir, bunun düşünülmesi, önerilmesi dahi kabul edilmezdir'' görüşüne yer verdi.

 

"Hrisostomos'un açıklamaları terbiye sınrını aşmakta"

Öte yandan, Başpiskopos 2. Hrisostomos'un ''dini bir lidere yakışmayacak şekilde'' Türk askeri ve Türkiye kökenli KKTC vatandaşları aleyhinde yaptığı açıklamalar için ''Terbiye sınırlarını aşmaktadır'' diyen Özgürgün, şöyle devam etti:
''Hrisostomos, Ada'da kapsamlı bir anlaşmaya varılıncaya kadar tek bir Türk askerinin Ada'dan ayrılmasına Kıbrıs Türk tarafının rıza göstermeyeceğini, kapsamlı bir anlaşmanın Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devamını öngöreceğini ve kapsamlı bir anlaşmanın ardından da Türk askerinin uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan hakları temelinde varlığını Ada'da sürdürmeye devam edeceğini artık idrak etmelidir. Hrisostomos, bunun Kıbrıs Türk tarafı için hayati bir konu olduğunu ve kesinlikle müzakereye açık olmadığını anlamazdan gelmektedir. Hrisostomos, Rum halkına gerçekleri anlatmak yerine, düşmanca görüş ve tutumunu devam ettirerek iki halk arasında yaratılmaya çalışılan güven ortamını ve sürdürülen müzakereler sürecini açıkça ve bilinçli bir şekilde sabote etmektedir.''

 

"Suni krizle müzakere sürecini tıkamaya çalışıyor"

Hrisostomos'un ayrıca, Türkiye kökenli KKTC vatandaşları konusunda suni krizler yaratmak suretiyle müzakereler sürecini tıkamayı hedeflediğini kaydeden Özgürgün, ''Bu soydaşlarımız yasalarımız çerçevesinde vatandaşlık haklarını kazanmışlardır. Kaldı ki, nüfus yapımız KKTC'nin bir iç konusudur ve Kıbrıs Rum tarafının akıl almaz taleplerine boyun eğerek, vatandaşlarımız arasında ayrımcılığa gitmeyeceğimiz iyice bilinmelidir'' vurgusunu yaptı.
Özgürün, açıklamasını şöyle tamamladı:
''Bu bağlamda, Kıbrıs Türk tarafının kapsamlı bir çözümün temel taşlarını oluşturan siyasi eşit iki halka, sulandırılmamış iki kesimliliğe, Kurucu Devletlerin eşit statüsüne ve Türkiye'nin etkin ve fiili garantisine dayalı yeni bir ortaklığın kurulması yönündeki çabalara olan desteğimizi bir kez daha yineleriz.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler