Tiyatro sevdası dünyayı dolaştırdı
Ülke ülke dolaşan ve rotasını, görmek istediği oyuna göre belirleyen Tilda Tezman, okurunu bir tiyatro yolculuğuna çıkaran kitabı “Oyunname II”yi çıkardı.
“Kitaplarımdaki her yazı benim o oyunlarda geçirdiğim 2-3 saatin hatıra defteridir. Meraklıları için aynı zamanda dünya tiyatrosunun değişim sürecine, klasikleşmiş oyunların farklı performanslarla yeni yorumlarına da ışık tutar.” Bu sözler, gerçek bir tiyatro tutkunu Tilda Tezman’a ait.
Dünya tiyatrosunun peşinden ülke ülke dolaşan ve tüm seyahatlerinin rotasını, görmek istediği oyunların sahne takvimlerine göre ayarlayan Tezman, “Oyunname II” adlı kitabını yayımladı. Okuru, bir tiyatro yolculuğuna çıkaran kitap, tüm kitapçılarda ve çevrimiçi satış platformlarında satışa çıktı. Tezman ile rotasını çevirdiği oyunlardan oluşan kitabını konuştuk.
Nerden geliyor bu tiyatro tutkusu?
Tiyatroya sevdam, bu değerli sanat dalının İstanbul’da yerleşik ve köklü bir sosyal etkinlik olduğu çocukluk yıllarımda başladı. Sevgili anne ve babamın sayesinde tiyatroyla 7 yaşlarında tanıştım.
Hatırlıyorum, bu dönemde her hafta çarşamba ve cumartesi günleri tiyatro matinelerine, özellikle de Lale - Alev Oraloğlu oyunlarına giderdik. Her yeni yıla, yeni bir oyun seyrederek girme adetimiz vardı. Yine bu yıllarda ağabeyim Şişli Terakki Lisesi’nde Tiyatro Kolu’ndaydı; oyun provalarını bizim evde yaparlardı. Sonrasında ağabeyim ve iki okul arkadaşı Beşiktaş Halk Evi’nde tiyatro oyunları oynamaya başladı. Bu oyunları kaçırmazdım. Pirandello’nun “Ağzı Çiçekli Adam”, Edward Albee’nin “Hayvanat Bahçesi” heyecanla seyrettiğim ve tekstlerini neredeyse ezberlediğim oyunlardan bazılarıydı. Nitekim bu üçlüden Zafer Diper tiyatroyu meslek olarak seçti, bu sanat dalında başarıyla devam etti ve kurduğu Bizim Tiyatro grubuyla yıllarca çok önemli oyunlara imza attı. (Yargı, Woyzeck, Dava) ve yine o yıllardan zihnime çakılı kalan 2 oyun; Genco Erkal’ın “Aslan Asker Şvayk” ve “Bir Delinin Hatıra Defteri” ve daha niceleri... Pazartesileri hariç her gece perdelerini açan birbirinden şık ve repertuvarı zengin tiyatro salonları...
Kendimi öylesi bir dönemde tiyatro ile tanıştığım için hep çok şanslı sayarım. Yıllar geçtikçe de bu tutku benimle birlikte büyüdü ve hayatımın vazgeçilmezi oldu...
İLK KİTAP 2012’DE
İlk seyrettiğiniz oyunu hatırlıyor musunuz?
İlk seyrettiğim oyun, Muammer Karaca, Toto Karaca ve Muzaffer Hepgüler’in oynadıkları bir oyundu, yanılmıyorsam da Cibali Karakolu’ydu.
Bir oyunun perde arkasını gördünüz mü? En başından sonuna kadar...
Tiyatrocu dostlarımın birçok oyununun tekstini Türkçe’ye çevirdim; dekor ve kostümlerinde yardımcı oldum, genel provalarını izledim, bütün bunları da amatörce yaptım.
Kitabın oluşum sürecini anlatır mısınız?
Çok küçük yaşlardan itibaren oyun izleyerek geçirdiğim sihirli saatlerin zihnimde canlı kalması için, yurtdışına yaptığım yolculukların sonunda izlediğim oyunlara ait notlar tutmaya, broşürler, tanıtım yazıları ve fotoğraflar biriktirmeye başladım. Kendime oyunlardan yazdığım bu mektupların birikimi ile bir çeşit hatıra defteri oluştu. Bu birikimi Türkiye’de tiyatro severlerle paylaşmak üzere Vizon Dergisi’nde ve Tiyatro Dergisi’nde yazmaya başladım. Ardından, Milliyet Sanat’ta yazdım. Zamanla biriken bu yazıları derleyerek 2012 yılında ilk kitabım “Oyunname” ortaya çıktı.
Bu kitabım Türkiye’de ödenekli ve özel tiyatroların oyun repertuvarları için rehber olması bana cesaret verdi. Aradan geçen sekiz yılda Radikal ve Sözcü gazetelerinde yazmaya devam ettim ve bu süreçte izlediğim oyunlar arasından yaptığım 70’e yakın seçki ile de “Oyunname II”yi hazırladım.
Bir yılda kaç oyun seyrediyorsunuz?
Yılda ortalama 40 oyun izliyorum. 50 yıla yakın zamandır kesintisiz izlediğim oyunların sayısı ise toplamda üç bini geçti.
Bugüne kadar seyrettiğiniz oyunlar arasında sizi çok etkileyen bir oyun var mı?
Öyle çok oyundan etkilendim ki... Öyle çok oyun yüreğime dokundu ki... Öyle çok oyunda kendimi buldum ki... Öyle çok oyun bana yol gösterdi ki... Öyle çok oyun hayata bakışımı değiştirdi ki... Aralarından hangisini seçmeye kalksam diğerlerine haksızlık ederim diye düşünüyorum.
Kitabın devamı gelecek mi?
İsterim ve bu disiplinde devam ettiğim sürece yeni bir kitap neden olmasın ki.
Tiyatro ile ilgili başka projeleriniz olacak mı?
Tiyatro ile ilgili projelerim var. Bu zorlu ve sancılı pandemi sürecinin bitmesiyle tiyatro faaliyetlerine ağırlık vermek istiyorum. Yeni mekânların açılması, yeni oyunların sahnelenmesi, hayallerimi süslüyor. Zengin repertuvarlarla, her gece perde açan tiyatrolarla, zengin bir sanat ortamı olmasını arzu ediyorum. Türkiye’de oynanmamış, benim de severek izlediğim oyunlardan birini sahneye koymak en büyük emelim.
‘EŞSİZ BİR PLATFORM’
Kitapta oyunları ülke ya da tür olarak ayırmayı hiç düşündünüz mü?
Yeni kitabımı geçen yıl pandemi döneminde derlemeye başladım. Ülke ya da tür olarak bir seçim yapmadım. Bu sefer altını çizmek istediğim konular, dünyanın içinden geçtiği değişime, toplumsal sancılara ve hassasiyetlere parmak basan, daha cesur bir dünya için çoksesliliği savunan bir seçki yapmaktı.
2012 yılından bugüne izlediğim oyunlar arasında, farklı konulara dikkat çeken, söylemleri çok kuvvetli oyunlar vardı. Ve hepimiz kabul etmeliyiz ki tiyatro tüm fikir ve hakların özgürce sergilendiği, insanı insana insanla anlatan eşsiz bir platform. Ve ben de bu anlamda son 8 yılda çok çarpıcı oyunlar izledim. Son sekiz yılda izlediğim yüzlerce oyun arasından da dil, din, ırk ayrımcılığı, cinsiyet eşitliği, farklı cinsel tercihler, kadına şiddet, doğaya yapılan zulüm, toplumsal varoluşların sancılarına vurgu yapan cürretkâr oyunlara yer verdim.
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt