"Türkiye'nin tekrar büyümesi için..."
Deloitte'un "Program İçeriden, Rüzgar Dışarıdan" başlıklı ekonomik görünüm raporuna göre geçen yıl yüzde 6 oranında daralan Türkiye ekonomisinin tekrar yüksek büyüme oranlarını tutturması için global koşullarım ve mevcut dış finansman koşullarının çok dikkatli değerlendirilmesi gerekiyor.
Deloitte, üç ayda bir yayınladığı Ekonomik Görünüm raporlarının 2009 yılı 3'üncü çeyrek sayısında hükümetin 2010-2012 dönemini konu alan Orta Vadeli Ekonomik Programı'nı değerlendirmeye aldı. "Program İçeriden, Rüzgar Dışarıdan" altbaşlığı ile yayınlanan rapor Deloitte Türkiye Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlandı.
Rapora göre, geçen yıl yüzde 6 oranında daralan Türk ekonomisinin tekrar yüksek büyüme oranlarını tutturması için global koşullarım ve mevcut dış finansman koşullarının çok dikkatli değerlendirilmesi gerekiyor.
Orta Vadeli Ekonomik Program'ın (OVP) oldukça gerçekçi bir yaklaşımla hazırlandığına dikkat çekilen raporda, gelecek yıl baz etkisi ile yüzde 3.5 civarında bir büyümenin ulaşılabilir göründüğü vurgulansa da, sağlıklı ve kalıcı bir büyüme ortamına geçebilmek için mali disiplin ve reformların devamı gerektiği vurgulanıyor. Özellikle de IMF ile yapılacak ve "yeterli miktarda kredi içeren" bir anlaşmanın önemli olduğu şeklindeki görüşe işaret ediliyor.
Türkiye ekonomisinin IMF'siz yoluna devam etmesinin mümkün olduğunun belirtildiği raporda, IMF'siz senaryoda hükümetin mali disiplini koruyarak güven tesis etmekte ve özel sektörün, son haftalarda global ortamda görülen risk iştahındaki bariz artışa rağmen, yatırımlar için yeterli ve istikrarlı dış finansman bulmakta zorlanabileceği görüşüne yer veriliyor. Raporda, böyle bir durumda bankacılık sektörünün derinliğinin hem kamu, hem özel sektörün finansman ihtiyacını karşılamaya yetmeyeceği, büyümenin arzulanan düzeylerde gerçekleşmeyebileceği endişesinin taşındığı belirtiliyor.
"Harcamaların acilen disipline edilmesi gerekiyor"
2006 yılında GSYİH'ye oran olarak yüzde 15'lerde olan faiz dışı harcamaların 2009'da yüzde 22'lere ulaşmasını önemli bir sinyal olarak değerlendiren rapora göre bu noktadan hareketle, mali alanda sağlıklı bir iyileşmenin sağlanabilmesi için harcamalar tarafının acilen disipline edilmesi gerekiyor. Başka bir ifadeyle, bütçeyi tekrar istikrarlı bir yola sokmak için harcamalarda ciddi bir tasarruf, vergi tarafında ise ciddi bir yapısal değişim zorunlu gözüküyor.
"Dış finansman IMF'siz zor"
Rapora göre kriz süresince Türk ekonomisinin yüksek cari açığı ve sermaye hesabı açığı, Merkez Bankası rezervleri ile kaynağı belli olmayan sermaye girişleri tarafından finanse edildi.
Böylece Ödemeler Dengesi dengelenerek TL üzerinde oluşabilecek daha ciddi bir baskı engellenmiş oldu. Ancak Ödemeler Dengesi'nin sağlıklı ekonomilerde böyle bir profil çizmeye devam etmesinin pek mümkün olmadığının ifade edildiği raporda güçlü büyümenin ancak güçlü bir finansman yapısıyla gerçekleşebileceğine işaret ediliyor.
"Türkiye ekonomisinde gerçek toparlanma IMF anlaşmasına bağlı"
Deloitte Ekonomik Görünüm 2009 - 3. Çeyrek raporunda, Türkiye ekonomisinde gerçek bir toparlanmanın global ekonomide ciddi bir iyileşmeye veya IMF anlaşmasına bağlı olduğu ifade ediliyor. Bazı açılardan Orta Vadeli Ekonomik Program ile benzerlik içeren Deloitte analizi, gelecek yılın büyüme tahminleri açısından da genelde aynı yolu takip ediyor. Buna karşılık OVP'de ifade edildiğinin tersine enflasyonda yüzde 5'ler civarında bir eğilim yaşanmayacağını öngören rapora göre 2010 cari açığı da 23 milyar dolar civarında seyredecek. Orta Vadeli Ekonomik Program, Merkez Bankası tahminleri doğrultusunda enflasyonun 2009 yılı için yüzde 5.9 ve Program dönemi boyunca da sırasıyla yüzde 5.3, yüzde 4.9 ve yüzde 4.8 seviyelerinde gerçekleşmesini öngörüyor.
Deloitte ise Ekim ayında geçen yılın aynı ayındaki yüksek baz etkisi nedeniyle geçici olarak yüzde 5 seviyesinin altına düşse bile enflasyonun yılı yüzde 5.5 civarında ve yüzde 7.5'lik enflasyon hedefinin oldukça altında bitireceğini tahmin ediyor. 2010 yılı enflasyon tahminleri ise yapılan sert faiz indirimlerinin iç talebi etkilemesi, küresel ortamın kredi kanallarının görece olarak açılmasına izin vermesi, enflasyon beklentilerinde katılaşma vb. gibi etkenlerden dolayı yüzde 6.5'lik hedefin hafif üzerinde gerçekleşmesi yönünde ağırlık kazanıyor.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza