Türkiye'ye güven yok: Danimarka DNA istedi

Türkiye’nin iade etmeyi reddettiği ve Musul’da rehin alınanlar karşılığında bırakıldığı iddia edilen suikast zanlısı için kanıt talep edildi.

Yayınlanma: 14.10.2014 - 00:28
Abone Ol google-news

Türkiye’nin, geçen nisan ayında İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alınan suikast zanlısı Lübnan asıllı Danimarka vatandaşını serbest bırakması iki ülke arasında krize yol açtı. Sahte pasaport taşıyan ve B.H. diye anılan kişinin, rehin alınan Musul Konsolosluğu görevlilerinin serbest bırakılması karşılığında Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) iade ettiği 150 IŞİD elemanı arasında olduğu iddiası büyük tepki yaratırken Danimarka Türkiye’den zanlının DNA örneklerini bir kez daha istedi.

Geçen yıl 5 Şubat’ta Özgür Basın Derneği Başkanı Lars Hedegaard’a suikast teşebbüsünde bulunduğu suçlamasıyla Türkiye’de gözaltına alınan kişinin serbest bırakılmasına tepki gösteren Danimarka Dışişleri Bakanı Martin Lidegaard, “Bu olaya çok ciddi yaklaşıyoruz ve Türkiye’nin bir an önce bize doyurucu bir açıklama yapmasını bekliyoruz” dedi.

Danimarka’da önde gelen siyasetçiler Danimarka-Türkiye ilişkilerinin gözden geçirilmesi gerektiğini, hatta bir adım daha ileri giderek sorunun uluslararası boyuta taşınması gerektiğini dile getiriyorlar.

İktidardaki koalisyon hükümetinin büyük ortağı ve Başbakan Hele Thorning Schmidt’in partisi Sosyal Demokrat Parti hukuk sözcüsü Trine Bramsen, “Zaten suikast zanlısı bir kişinin serbest bırakılması başlı başına bir problemken, bu kişinin IŞİD ile yapılan değiş tokuşta kullanılmış olması çok daha ciddi bir problemdir. Bu da sorunu Danimarka ile Türkiye arasında bir sorun olmaktan çıkarır, uluslararası boyuta taşır” dedi.

Ana muhalefet partisi Venstre’nin sözcüsü Sören Pind, “Bu kadar sıkı ilişkilerimiz olan ve NATO’da da işbirliği yaptığımız bir ülkenin bu şekilde davranması kabul edilemez” dedi.

Danimarka eski Dışişleri Bakanı Per Stig Möller ise Türkiye’nin Hz. Muhammed karikatürleri ve ROJ TV krizini unutmadığını ve bu iki olayın intikamını aldığını söyledi.

Geçen cuma günü konuyla ilgili olarak Danimarka Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçisi Mehmet Dönmez, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, olayın Türkiye’de Adalet Bakanlığı’na aksettirildiğini ve en kısa zamanda Danimarka’yı da tatmin edecek bir açıklamanın yapılmasını beklediğini söyledi.

Adalet Bakanlığı kaynakları ise konunun hassas olduğunu ve bilgi veremeyeceklerini belirtmekle yetindiler.

Danimarka yanıt bekliyor

Danimarka polisi, Türkiye’nin iade etmeyi reddettiği B.H.’nin hâlâ cezaevinde olduğuna dair DNA’larla kanıt sunulması isteğini yineledi. Danimarka, baskıyı artırırken, Ankara tüm iddialara sessiz kaldı. Danimarka’nın Ankara ve Kopenhag’da yaptığı çifte girişime, Türkiye’nin vereceği yanıt bekleniyor.

Kopenhag polisinden Jens Moller, ellerinde B.H.’nin DNA örneğinin bulunduğunu ve Türkiye’den gelecek örnekle karşılaştırmak istediklerini duyurdu.

Danimarka daha önce de Türk polisinden DNA örneklerini istemiş ancak Emniyet bu bilgiyi Danimarka ile paylaşmamıştı. Danimarka’nın suçlunun iade edilmesi talebini de Ankara aylardır yanıtsız bırakıyor.

Edinilen bilgiye göre, İstanbul yakınlarında bir cezaevinde tutulan zanlı, daha sonra başka bir cezaevine nakledildi. Ağustos ayından itibaren ise cezaevinden ve Türkiye’den kaçtığı iddia ediliyor.

10 kişi arasında adı yok

Türkiye’nin IŞİD’e iade ettiği öne sürülen 150 kişiden 10’unun adı İngiliz Times gazetesinde yayınlanmıştı. İsimleri yayınlanan 10 Avrupalı arasında Lübnan asıllı B.H.’nin adının geçmediği belirtiliyor. Söz konusu kişinin serbest bırakıldığı, Danimarka polisinin zanlının aile üyelerinden birini sorgulaması esnasında ortaya çıktı.

Hedegaard kimdir?

Aşırı sağcı, İslam düşmanı görüşleri ile tanınan Özgür Basın Derneği Başkanı Lars Hedegaard 2011’in Mayıs ayında Danimarka Yüksek Mahkemesi tarafından ırkçı ifadeler kullandığı gerekçesiyle 5 bin Kron cezaya çarptırılmıştı.

Hedegaard, aşırı sağcı Snaphanen.dk sitesinde yayımlanan ve kendi evinde gerçekleştirildiği bildirilen video röportajında, “Müslümanlar kendi çocuklarının ırzına geçiyorlar, Müslüman ailelerde kızlar amcaları, yeğenleri ve babalarının tecavüzüne uğruyorlar” demiş, bu sözlerinden dolayı hakkında dava açılmıştı.

Ne olmuştu?

Hedegaard ile aynı blokta oturan bir komşusunun ifadesine göre saldırı Hedegaard’ın oturduğu apartmanın merdiven boşluğunda gerçekleşti. Saldırgan kırmızı renkte postacı ya da bir kargo kuryesi kılığında gelerek kendisine bir paket vermek istedi. Medyaya konuşan komşu, merdivende karşılaştığı Hedegaard’ın kendisine, “Beni vurmaya çalıştılar” dediğini söyledi. Saldırganın 30 yaşlarında, siyah sık saçlı bir erkek olduğu belirtiliyor.

Saldırganan avukatlığını üstlenen Danimarkalı avukat Thorkild Höjer, müvekkilinin Musul Konsolosluğu çalışanlarının bırakılması karşılığında takas edildiğini öne sürmüştü.

2005’ten beri kriz

Danimarka’nın önde gelen gazetelerinden Jyllands-Posten’in 2005’in Eylül ayında Hz. Muhammed karikatürleri yayınlaması nedeniyle başlayan iki ülke arasındaki gerginlik, aynı ay içinde Türkiye’nin ROJ TV’ye verilen yayın ruhsatının iptali istemiyle Danimarka’ya başvurması üzerine daha da tırmanmıştı.

2005 yılı Kasım ayında, o dönem Danimarka Başbakanı olan Anders Fogh Rasmussen ile düzenlenecek ortak basın toplantısına ROJ TV muhabirinin alınmamasını isteyen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, isteği kabul edilmeyince salonu terk etmişti.

Daha sonra Türkiye, Rasmussen’in NATO genel sekreterliğine karşı çıkmış, Ankara, NATO zirvesinde üç gün süren çabaların ardından son dakikada ikna edilebilmişti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler