Ülkemizdeki hayvanat bahçeleri

Türkiye’de Hayvanat Bahçelerinin sayıları artıyor ama derin sorunlar var

Yayınlanma: 28.02.2014 - 10:13
Abone Ol google-news

Ülkemizde uzun yıllardır varlığını sürdüren 5 tane hayvanat bahçesi var. Bunlar;
Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı,
Bursa Hayvanat Bahçesi,
İzmir Doğal Yaşam Parkı,
Gaziantep Hayvanat Bahçesi,
Antalya Hayvanat Bahçesi’dir.

Ayrıca Kayseri’de, yakın zamanda bir hayvanat bahçesi açıldı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi, kendi bahçesinde proje değişikliğine giderken hayvanların çoğunu geçici bir süreliğine buraya aktardı.

Eskişehir, bir yılı aşkın süredir Akvaryum ve Hayvanat Bahçesi projesi üzerinde çalışmakta. Sona yaklaşan çalışmalardan bahçenin açılmak üzere olduğunu anlıyoruz.

Tüm bu örneklerin dışında, Samsun, Giresun, Kahramanmaraş ve Tarsus’ta da genellikle çiftlik hayvanlarının barındırıldığı, koşulların sağlıklı olmadığı, internetteki tanıtım videolarından da görüldüğü kadarıyla tel kafes ve betona boğulmuş ‘hayvanat bahçeleri’ bulunmaktadır.
Sayısal değerler üzerinden gitmek gerekirse, Darıca Hayvanat Bahçesi 80 dönümlük bir alan üzerindedir, 255 türden 3000 adet hayvan barındırmaktadır. Buna karşılık, 100 dönüm araziyi kullanan ve Ortadoğu’nun en büyük, dünyanın ise 3. en büyük hayvanat bahçesi olduğunu iddia eden Antep Hayvanat Bahçesi’nde 90 türden 3750 hayvan vardır. Antalya Hayvanat Bahçesi, kullandığı arazi bakımından Türkiye’de en iyi hayvanat bahçesi olduğunu iddia ederken, Bursa Belediye Başkanı ise, Bursa Hayvanat Bahçesi’ni en büyük ve en güzel bahçe haline getirmek istediklerini belirtmektedir. Ankara Hayvanat Bahçesi, geçici olarak ziyaretçiye kapatılmış, belediye proje yenilemesine gitmiş ve bu nedenle de hayvanları farklı bahçelere tekrar geri alınması kaydıyla göndermiştir. Yeni projenin hedefi, Ankara’nın turizminin canlandırılmasıdır, hayvan nesillerinin korunması değil. Bahçeler arası bu büyüklük yarışı devam ederken içeride neler olup bitiyor?

Ankara’nın birçok hayvanına şu an Kayseri Hayvanat Bahçesi sahiplik ediyor. Hürriyet’in haberine göre şempanzelerden biri taşındığı kafesin tellerini parçalamış ve kaçmış, fakat kimseye zarar vermeden yakalanmış, sigara bağımlısı olan bir şempanzeye yoğun ilgi gösterilmiş ve bu alışkanlığı bitirilmiş. Özellikle haberin şu kısmı gayet ilginçti; Kayseri’ye gelince ismi değiştirilen şempanze ‘Neşeli’, meyveyi çok seviyormuş, bu sebeple her gün 7kg meyve veriliyormuş kendisine. Haberin başlığı da ‘Darwin yaşasaydı çok şaşırırdı.’ Darwin’i bilemeyeceğim, ama benim hayvanat bahçesinde çalışmış bir biyolog olarak çok şaşırdığım ve üzüldüğüm kesin.

ŞEMPANZELER VE BESLENME
Size haberdeki birçok hatayı anlatmak yerine, sadece bir şempanzenin olması gereken diyetinden bahsedeceğim: Şempanzeler, meyvelerin yanı sıra, yaprak, çiçek, tohum, çekirdek de tüketirler. Tanzanya’da şempanzelerin, doğal yaşamda 205 farklı tür bitki tükettikleri kaydedilmiştir. Bunun yanı sıra, bazı omurgasız canlıları da yerler. Termit, karınca ile beslenirken alet kullanırlar. Kabuklu yemişleri büyük taşlarla parçalarlar. Kannibalizm dahi görülen bu tür, günün yarısını besin arama davranışı (foraging) ile geçirir. Dişiler de, demir eksikliğine bağlı kansızlık görülme olasılığı yüksektir. Bu nedenle, dişilerin demir içeren besin alımına dikkat edilmelidir. Ayrıca, şempanzeler bebeklik, hamilelik gibi farklı dönemlerde farklı besinlere ve minerallere ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla, bir şempanzenin önüne 7kg meyve dökmek, tüm bu ihtiyaçların hiç birini karşılamamaktadır.
Samsun (Karadeniz Bölgesi’nin en büyük hayvanat bahçesi olduğu tanıtımında geçiyor), Giresun, Tarsus, Kahramanmaraş örnekleri, normalde çiftlikte olması gereken hayvanların kafese tıkılmasından, köpeklerin dahi sergilenmesinden ve nasıl olduysa araya karışmış fakat çok kötü yaşam alanlarında yaşamaya çalışan bir aslan veya maymun türünden daha ileri gidemiyor. Çokça tel kafes var ve normalde toprağa basması gereken hayvanların, kafeslerinin tabanı dahi betondan oluşuyor.

Yale üniversitesinden psikolog Stephen Kellert’ın hayvanat bahçesi ziyaretçilerinin görüşleri üzerinde yaptığı çalışmayı burada örnek verebiliriz. Hayvanların, bahçede doğal bir ortamda bakıldığını gören ziyaretçiler, psikoloğun sorularına pozitif cevap vermişler. Fakat çirkin ve doğal olmayan ortamlarda sergilenen hayvanları gören ziyaretçiler sadece hayvanat bahçesine karşı değil, vahşi yaşama karşı da ilgilerinin azaldığını belirtmişler.
Hayvanat bahçesi çalışanları; bilim, eğitim, toplumsal ilişkiler, hayvan bakımı, etik kurallar, medya ilişkileri, felsefe, bahçecilik, sağlık hizmetleri, eğlence, yaşam yerlerinin tasarımı konularında bilgili ve bahçeler; hayvan refahı, besin temini, finansal konularda sürdürülebilir olmalıdır. (David Hancocks, 2010)

BİZDE SOYU TÜKENMEKTE OLANLAR
Türlerin, neslinin korunması, doğaya tekrar döndürülmesi için yapılan koruma çalışmaları, artan kentleşme yüzünden, artık bugün leoparla yüz yüze geldiğimiz günlerde, hayvanat bahçelerinin en önemli rolüdür. Fakat ülkemizdeki hayvanat bahçelerinde bu projelere rastlayamıyoruz. Topraklarımızda yavaş yavaş tükenen ve korunma altına alınması gereken birçok tür var; Kırmızı benekli alabalık, Çoruh engereği, Akdeniz foku, Kafkas fisto kelebeği, Fırat kaplumbağası. Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) verilerine göre Türkiye’de ‘tehlike altında’ olan tür sayısı 134.
Bazı türler için koruma projeleri yapılırken çoğu habitat kaybından dolayı tükenmeye terkedilmiş. Bize örnek olabilecek ve ülkesindeki koruma projelerini ayağa kaldıran bir hayvanat bahçesi; Viyana Hayvanat Bahçesi. Geçtiğimiz yıllarda uluslar arası projelere dahil olurken, lokal koruma projelerine ağırlık vermeye karar verdi. Sivil toplum kuruluşları, çevre organizasyonları, ulusal parklar ve bakanlıklarla iletişime geçti. Bir türün bireyini yavru halden yetişkin hale geçene kadar korumak, doğaya döndürmek ve bu süreci finansal olarak desteklemenin yanı sıra, başarılı koruma projeleri önemli bir etki doğurmaktadır insanlar üzerinde.

Viyana Hayvanat Bahçesi, 2007’de başlattığı ‘Koruma Günleri’ organizasyonundan çok verimli geri dönümler aldı, katılım sayısı arttıkça, dikkat çekilen tür ve bu türlerle ilgili koruma projeleri de orantılı bir şekilde arttı. Örneğin, Avusturya bölgesinde, nüfusu kritik derece de düşen Benekli Kaplumbağalar veya Ural baykuşu için yapılan çalışmalarda başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

Türkiye’de birçok sorunun kökenine indiğimizde, karşılaştığımız cümleyle baş başayız yine: Eğitim şart! Burada en direk bağlantısı olan eğitim ise; biyoloji dalıdır. Yani temel fen bilimlerine verilen önem, harcanan para, yetiştirilen öğrenci, mezun edilenlerin doğru yönlendirilmesi bu konuyu direk etkilemektedir. Sonuçta, hayvanların biyolojik ihtiyaçlarının (fizyolojik, psikolojik, davranışsal, sosyal ihtiyaçları ve duygusal istekleri) nasıl karşılanacağı, bilimsel olarak zooloji alanına girmektedir. Fakat ne yazık ki, yurtdışında zoologlar tarafından bakılan hayvanat bahçeleri ülkemizde veterinerlere emanet edilmiştir. (Hayvanat Bahçesi Yönetmeliği’ne göre) Örnek vermek gerekirse, Antalya Hayvanat Bahçesi’nde 7 veteriner, 1 biyolog çalışmaktadır.
Hayvanat Bahçesi Yönetmeliği’ndeki yanlışlığı giderip, hayvan bilimi (zooloji) okumuş kişilerin istihdamını arttırıp, bilimsel araştırmalarla yolumuza devam edip, biyoloji ile barıştığımız gün bir U dönüşü yapmış olacağız.

ÖNCE HAYVANLAR DÜŞÜNÜLMELİ
Sağlıklı bir hayvanat bahçesi oluşturma aşamasında çok fazla bilgi, analiz ve örnek vardır. Hayvanat bahçesi tasarımı, hayvan koleksiyonu, hayvan değiş-tokuşu, beslenmeleri ve zenginleştirmeleri gibi. Başlangıç olarak, bir hayvanat bahçesi tasarımında gerekli olan prensipleri sıralayabiliriz:

1. Hayvanat bahçesi tasarımında esas kullanıcı olarak hayvanlar düşünülmelidir. Onların ihtiyaçları değerlendirilirken, bakıcıların çalışma biçimleri ve ziyaretçilerin istekleri de göz önünde bulundurulmalıdır.  
2. Bahçenin tasarımı ile ilgili araştırmaya yeteri kadar zaman ayrılmalı, hayvanların doğal yaşam şartları ve hayvanat bahçesinin durumu iyi bir şekilde analiz edilmelidir.
3. Hayvanları sergilemek sadece onları yuvalarında göstermek olmamalıdır. Sergileme amacıyla yapılan çalışmalar estetik bir görünüme sahip olmalı, eğitim ve entelektüel yönden ziyaretçiyi doyurmalıdır. Hayvanları gözlemlemek için tasarlanan kısımlar rahat ve emniyetli olmalıdır.
4. Hayvan koleksiyonu sergisinin amacı konusunda net olunmalıdır.
5. Her zaman, hayvanat bahçesindeki hayvanların, yaşam yerlerinin daha iyi olması konusunda düşünülmeli, gerekli iyileştirmeler yapılmalıdır. Bahçedeki barınakların kalitesi kadar sayısı da önem taşımaktadır.
Kaynak:
1.Hayvanat Bahçeleri’ne ait web siteleri
2. Nutrition of Captive Chimpanzees
Randy Fulk, Ph.D., Michael Loomis, DVM, Diplomate ACZM, Chris Garland North Carolina
Zoological Park
3. Wild Mammals in Captivity Principles and Techniques for Zoo Management, Second Edition
4. National Geographic Türkiye, 2009 Temmuz sayısı
5. Zooaquaria, spring 2013, issue 81

Deniz Tapkan, [email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler