Üstünlerin Hukuku, Hukukun Üstünlüğüne Galip!
Fenerbahçeliler için bir alt ligde oynamanın adı adaletse, baş üstüne idi. Ama, üstünlerin hukuku uygulanarak “Şampiyonlar liginden yoksun” deniliyorsa, buna itirazımız var.
Son zamanlarda “Bundan böyle üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü olacak” diyen bir gerçekliği yaşacağımızı sanırken gerçekten üstün olanların nasıl hukukun üstünlüğüne galip geldiğini göreceğimizi hiç ummazdım. Hukuku, insan aklı ile kurallara bağlanarak oluşturulan adalet düzeni olarak algılarım. Yani, adaleti simgeleyen hukuku, güçsüzlerin korunacağının, haklıların, haksızlığa uğramayacağının garantisi görür, insanlığın en önemli buluşu olarak kabul ederim.
Mahkemeler, adaleti sağladığı sürece sığınağımızdır. Ona zarar gelmesini istemeyiz. Şu son karardan söz etmek istiyorum. UEFA üstününün sözünü dinleyen Türkiye Futbol Federasyonu hukukun üstünlüğü yerine, üstünün hukukunu uygulayıp Fenerbahçe’yi mahkûm etti.
Olan ortada; ikinci, birinci oldu da, Futbol Federasyonu Lig ikincisi olduğunu onayladığı Trabzonspor’u şampiyon ilan etti mi? TFF, UEFA’ya “Benim ligimin şampiyonu Trabzonspor”dur dedi mi? Trabzonspor’un yerine, Türkiye’yi Avrupa Ligi’nde kim temsil etti. Trabzon birinci olunca, Türkiye’yi ikinci olarak kim temsil etti? Bir kulüp, aynı yıl içinde iki kez UEFA organizasyonunda mücadele verebilir mi?
Fenerbahçe ne oldu, şampiyon mu, ikinci mi, geçen sezon lig de var mıydı? Fenerbahçe’yi bir şey ettiler, ama o sözcüğü söyleyemiyorum. Fenerbahçeliler için bir alt ligde oynamanın adı adaletse, baş üstüne idi. Ama, üstünlerin hukuku uygulanarak “Şampiyonlar liginden yoksun” deniliyorsa, buna itirazımız var. Türk yargısının genel iki ana unsuru adli ve idari yargıdır… İdari soruşturmalar, kurumların kendi müfettiş ve muhakkikleri aracılığı ile yapılır ve disiplin, idari ve mali yönden yaptırımlar getirir. Eğer idari soruşturmalarda dava konusu eylemin, mahkemelerce görülmesi gereken mali ve adli boyutu olduğu tespit edilirse, iş cumhuriyet savcılıklarına, yani mahkemelere havale edilir. Şike davasında da olduğu gibi herhangi bir ihbar veya yasal takip sonucu resen, suçüstü yapılarak cumhuriyet savcılıklarınca da olaya el konulur.
Yargılananlar içerisinde memur sıfatında görülenler varsa, bağlı bulunduğu üst makamdan da idari soruşturma yapması istenilir ve idari soruşturmaya dayalı adli yönden yargılanmalarının önü açılır. Yani aynı kişiler, aynı olay nedeniyle; aynı anda hem adli, hem de idari yönden soruşturulur.
Suçlu bulunup bulunmamalarına göre, ceza alırlar veya aklanırlar. Adli ve idari inceleme-soruşturma ve yargılamalar birbirini bağlamaz. TFF bu davada olduğu gibi, işin adli boyutu vardır diyerek adli soruşturma iddianamesini beklemek yerine, kendi idari inceleme ve soruşturmasını olayı öğrendiği andan itibaren başlatıp olayın taraflarını; poliste, adliyede veya cezaevinde dinleyerek idari yönden incelemesini yapıp kararını durumun aciliyeti açısından ortaya koyması gerekirdi.
Adli yönden yapılan soruşturma ve yargılamalar uzun zaman alabilir. İdari yargı en kısa zamanda bitirilip suçlu gözükenler için “idari, disiplin ve mali” yönden cezalar veya eğer suçlu bulunmamışlarsa “ceza vermeye yer olmadığına” karar verilir.
Konu, adliyeye intikal etti diye, idari işlemleri iddianame ortaya çıkıncaya kadar ertelemeye çalışmak birinci eksiklik, idari soruşturmayı tamamlayıp Türkiye’yi yurtdışında temsil edecek takımlar listesini, şike davasının idari sonucuna dayalı olarak belirleyip bildirmemek ikinci eksiklik, idarei maslahat yaparak olayı sürüncemede bırakıp kendi iç hukukuna UEFA’nın müdahale etmesine yol açmak üçüncü eksiklik, UEFA’nın “Türkiye’de şampiyon Trabzonspor’dur” demesi de üzerine tuz-biberdir. Bunların hepsi de rüştümüzü ortaya koyamadığımızın kanıtıdır.Bu durumun tek sorumlusu da Türkiye Futbol Federasyonu değil, olgunlaşmamış kamuoyumuz, kurallaşmamış futbol statümüz, “Bu da böyle oluversin” diyen genel anlayışımızdır. Neyse ki tek teselli, çok özendiğimiz ve ille de girmeye çalıştığımız Avrupa’nın ortaya koyduğu çözümün de bizden pek farklı olmadığıdır. Demek ki, orada da üstünlerin hukuku geçerliymiş… Şu işe bakınız, dava konusu olan işlemle ilgili hukukun üstünlüğünden söz edeceğimizi sanırken, bu yazıda bile üstünlerin hukukunu anlatmışız!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası