Vic ve Flo 'Ayı'yı gördü

"Vic+Flo Bir Ayı Gördü" adlı filmi ile ödüle değer görülen Cote, "Elinde bayraklarla dolaşan filmler değil yapmak istediğim. Sadece iyi sinema" diyor.

Vic ve Flo 'Ayı'yı gördü
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.02.2013 - 09:57

Berlin’den ayağının tozuyla İstanbul’a, !fistanbul’un davetlisi olarak gelen Kanadalı yönetmen Denis Cote’nin, Berlinale’den aldığı Alfred Bauer - Gümüş Ayı Ödülü’nün yaşattığı heyecanı sürüyor.

Festival kapsamında 23 Şubat Cumartesi günü gösterilecek filmi “Vic+Flo Bir Ayı Gördü”yü de ilk kez izleyiciyle İstanbul’da bulaşacağı için de heyecanı ikiye katlanmış. Aynı zamanda !fİstanbul’un jüri üyesi de olan Cote’nin festival kapsamında gösterilen başka bir filmi de 2012 yapımı “Bestiaire.”

- Berlin Film Festivali’nden, özellikle yeni bakış açıları sunan filmlere verilen bu ödülü almak nasıl bir duygu?

Alfred Bauer Ödülü’nü ilk kez 1987’de Leos Carax almış. Geçen yıl da şu an İfİstanbul’da gösterilen “Tabu” filmiyle Miguel Gomes almıştı. Ve hepimiz bugün ifİstanbul davetlisi olarak İstanbul’dayız! Benim için bu ödül, ‘Senin filmin bu yarışmadaki en orijinal filmdi’ anlamına geliyor. Filmim böyle mi bilmiyorum ama, ‘yeni bir bakış açısı yaratmışsın ve bu yolda özgür filmler yapmaya devam et’ demek istediler bana sanırım. ‘Bağımsız filmler yapmayı bırakıp reklam filmleri mi çeksem’ dediğim zamanlar oluyor ama, bu ödüllere değer görülünce bu işe devam etmem gerektiğini anlıyorum.

- Berlin’de de bu espri yapılmıştır belki, Vic ve Flo gerçekten ayıyı gördüler mi..

Evet onlar zaten ödülü gördüler ama, gerçek bir ayı görülmüyor filmde. İzleyenler görecektir filmin adı filmin sonunda saklı.

- Film çok yeni. Biraz konusundan söz eder misiniz?

Cezaevinde tanışmış ve yeni tahliye olmuş iki kadın üzerine kurulu film. Yeni hayatlarında birlikte yaşamaya karar veriyorlar. “Lezbiyen romantizmi” olduğu yazıldı birçok yerde ama gerçek mesele bu değil. Aralarında aşk olduğunu söyleyemem. Sadece kendilerini güvende hissetmek için birbirlerine çok bağlanıyorlar. Yaşlı olan Victoria genç olan Florence ile ormandaki bir kulübede her şeyden uzakta yaşamak istiyor ama Florence hayatı ve erkekleri yeniden keşfetmek çabasında. Victoria kendine ve doğaya dönen, Florence ise sosyalleşmeye çalışan bir karakter. Toplumun içinde olmak ya da kendini ondan soyutlamak çelişkisi üzerine kuruldu film, daha önceki filmim “Curling” gibi. Bu yönüyle biraz da otobiyografik denilebilir.

- Kadına odaklanan bir film “Vic + Flo Bir Ayı Gördü.” Erkek bir yönetmen olarak kadınların dünyasını anlatmak zor oldu mu?

Ben yeterince erkek filmi yaptım, kadınlar hakkında yazmaya ise çekindim şimdiye kadar. Bir Ingmar Bergman, Woody Allen ya da Pedro Almodovar değilim tabii ama yaşlı adamların kadınlarla ilgili anlattığı klişelerden uzak durdum, senaryoyu sık sık kadın arkadaşlarıma da okuttum. Dolayısıyla senaryoyu oluşturmak uzun zaman aldı ve sonuç da içime sindi. Meseleyi sürekli gözünüze sokan, elinde bayraklarla dolaşan filmler değil yapmak istediğim. Sadece iyi sinema.

- Oyuncu için karakter yazdığınızı, oyuncu seçimi yapmadığınızı söylüyorsunuz...

İnsanları izleyip “hadi güle güle, yarın seni ararız” demekten hoşlanmıyorum. Bir oyuncu için bir şey yazdığınızda daha özel oluyor. Oyuncu da kendisi için yazılmış bir senaryo motivasyonuyla oynuyor ve sana daha çok güveniyor. Vic karakterini Pierrette Robitaille’yi düşenerek yazdım. Pierrette büyük kitleler tarafından takip edilen, popüler, biraz da ucuz komedilerde oynayan bir oyuncu. Onu alıp kendi dünyama soktum. “Nasıl oluyor da Pierrette Robitaille, Denis Cote filminde oynuyor” dediler ama, performansını görünce herkes çok şaşırdı.

- Türkiye sinemasında da son yıllarda önemli yönetmenler popüler isimlere başrol veriyor...

Toplum ve eğlence dünyası o oyuncuya bir misyon yüklüyor. Popüler dünyayı biraz da sanat dünyasına çekmek istedim. Belki burada da aynı düşünce vardır. Çoğu kişi Pierrette Robitaille için gitti filme. Yeni bir kitleyle tanışmak güzel.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler