Vitrindeki albümler (02.11.2018)

Vitrindeki albümler.

Vitrindeki albümler (02.11.2018)
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.11.2018 - 23:45

Orhan Osman “Coffee and Bouzouki” (On Yapım)
Bakmayın siz kafa kâğıdında Orhan Osman yazdığına; onu en iyi tarif eden şey lakabı. Sonuna kadar hak edilmiş lakabı: Buzuki Orhan. Zira elindeki çalgının statüsünü yükselten, yerellikten dünya platformuna taşıyan (bandoneonun Astor Piazzolla’sı, bançonun Bela Fleck’i misali) bir müzisyen O.
Buzuki Orhan’ın yeni albümü “Coffee and Bouzouki”, belli bir coğrafyanın ve zaman diliminin atmosferine çekiyor bizi, girdap kuvvetiyle. Akdeniz kıyılarında yaşanan aşk hikâyelerinin hüzünlü atmosferine; bolero, vals, sirtaki meltemleri eşliğinde...

Her ne kadar teknik açıdan muazzam bir performans sergilese de, tam bir enstrümantalist albümü değil bu, çünkü nostaljiyle beslenen romantik ruh her şeye baskın çıkıyor. Buzuki Orhan’ın çalgıdaki ustalığı, gönlünün genişliği ile zirveye çıkıyor ki az çalgıcıda vardır bu marifet. Bu ikili karakter de ona çok renkli bir üslup kazandırıyor. Hüzün kısmı ağır bassa da, eğlenceli tarafı asla eksik kalmıyor (ayrıca sınırlı sayıda üretilecek plak baskısıyla taçlanan) bu güzide albümün.
Kendine ait özgün besteleriyle “Coffee and Bouzouki” Buzuki Orhan’ın birikiminin damıtılmış hali; hayatı gözlerinin önünden film şeridi gibi geçen bir müzikal hafızanın soundtrack’i.

Barış Demirel / Barıştık Mı “Fail-Play” (Kabak & Lin Records)

Göstembil Project adıyla sahneye çıktığı 2011 yılında Roxy Müzik Günleri’nde birincilik ödülü alan Barış Demirel (Barıştık Mı), bir yıl sonra “O.Y.D.H.O.G.Y.” adında bir kısaçalar çıkarmış, 2015 yılında da ilk albümü “T.E.A.R.”ı yayınlamıştı.

Hararetli sahne mesaileri ile epey bir müzisyene yaptığı sahne ve stüdyo eşliği, Barış’ın beste iştahını kaçırmaya yetmeyince, Barıştık Mı projesi dahilindeki ikinci albüm “Fail-Play” üç yılın ardından vücuda gelmiş oldu.

Dört kişilik ana ekip trompet çalıp vokal yapan Barış Demirel’in dışında gitarda Efe Demiral, basta Tolga Tohumcu, davulda Tibet Akarca’dan oluşuyor. İkişer parçaya saksofonuyla Siney Yılmaz, trombonuyla Işık Üstündağ, bir parçaya da klavyesiyle Cem Dinler eşlik ediyor. Albümde patron yine ilkinde olduğu gibi trompet. İster Türk Müziği tınlasın, ister caz melodisi üflesin, ya da hip-hop ritmi atsın, olmadı ambient atmosfer yaratsın; ilk ve son sözü hep o söylüyor.

Analog ve dijital bir ses zenginliği içine kurgulanan parçaların ölümden vefaya, öfkeden hezeyana kadar uzanan hüzün eksenli bir duygu skalası var. Albüm adının verdiği mesaj: hayat bizi nereye sürüklerse sürüklesin her ahval ve şeraitte bir müzisyen mütemadiyen çalmalı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon