Yapılan mitinglerde İzmir temalı protestolar-4

Naciye Hanım, yaptığı konuşmasında İstanbullulara şöyle seslenmiştir:

“Seçkin Türk ve Müslüman Kardeşler! Biz tarihin, belki arzın şahit olmadığı ihtilâllı bir inkılâbın zavallı, kara bahtlı yavruları, bedbaht evlâtlarıyız, dört kanlı senenin matemimizi bile bize çok gören medenî insanlar son darbeleriyle can evimizi vurdular. Fakat büyük bir çoğunluk hayata sahip olan İslâmlar bu kadar haksız bu kadar alçakça bir zorbalığın intikamını beşiklerden mezarlara kadar taşıyacaklardır. İzmir memleketimizin hayatından, tarih ve coğrafyasından silinemez. Çünkü onun asırlarca yaşayan Türk hatıraları, Türk abideleri, Türk zeybekleri, efeleri var, ona sahip olmak isteyenler bu canlı kahramanlık abidesini hâkimiyetleri altında yaşatamazlar.

Aynı mitingde ‘Asri Kadınlar Cemiyeti’ adına Sabahat Hanım yaptığı konuşmasında, milletin ve özellikle kadınların millî hislerini harekete geçirerek mücadele arzusu uyandıran şu sözlere yer vermiştir:

“İşte, hayatı, ruhu Türk olan İzmir’i bugün Yunanlılar aldılar. Belki yarın sinemizden bir şey, kalbimizden bir hayat koparır gibi birer birer Konya’mızı, Bursa’mızı, hatta evet bütün güzellikleri ile çok sevgili İstanbul’umuzu isteyecekler. O zaman, bu hayatımıza zehirli tırnaklarını takıp her fırsatta bizi biraz daha ölüme yaklaştıran bu kahredici kuvvetler karşısında, yine bu sükût ve her şeyi Allaha havale ederek mi yaşayacağız? Ben buna hayır diyorum.”

‘Asri Kadınlar Cemiyeti’ üyesi Münevver Saime Hanım, şunları söylemiştir: 

         “…Ama sizlerin yaşadıklarınızdan, bizlere yansıyanlarla, en az sizler kadar, bizler de, çektiğiniz bütün acıları ruhumuzda duyuyoruz. 

         Kimi zaman, Çanakkale siperlerinde, düşmana kan kusturan, başına bela kesilen Mehmetçik. Kimi zaman, İstanbul sokaklarında hor görülen bir Ahmet, bir Fatma... 

         Kimi zaman, İzmir Kordonboyu’nda, dipçiklenen asker Mehmet, haydi Sultanahmet’e.”

Münevver Saime, işgal kuvvetleri tarafından tutuklanmasına sebep olacak olan konuşmasına şöyle devam etmiştir:

“Her Türk’ün söylemek istediği, fakat niçin bilmem yüksek sesle söylemekten çekindiği bir kaç sözü ben açıkça söylemek isterim. Evet, açık söylüyorum kardeşlerim. Aldatıcı kaynakların yazdıkları haberlere inanmayın. Bizim mülkiyemizi tamamıyla muhafaza edecekler. Fakat hangi hudut içinde? Bu düzeltmedikçe Türkiye’de barış mümkün olmayacaktır. Ben bu kanaatteyim. İsyan etmeyecek bir Türk kalbi de tanımıyorum.”