Yaratım özgürlüğü peşinde
Bağımsız Amerikan Sineması’nın en önemli yönetmenlerinden, 20 yıldır yeni teknolojileri yakından izleyen ve uygulayan Steven Soderbergh son çalışması Unsane’i (Saplantı/ 2018) iPhone’la çekti. On günde, 12 kişilik bir ekiple, 1.5 milyon dolara yaptığı psikolojik gerilim-korku yönetmene 13.1 milyon dolar kazandırdı.
“Ulaşılamayan bana hep cazip gelmiştir. On yıl öncesine dek cep telefonuyla film çekmek hayaldi. Yeni teknolojilere hep ilgi duydum. Bana göre bu ilgi doğal bir gelişim. Akıllı telefonlarla çok sayıda çekim yaptım” diyen yönetmen-yapımcı Steven Soderbergh, senarist James Greer’e hızlıca çekeceği bir film senaryosu ısmarlamış. Küçük bütçeli psikolojik gerilim-korku filminin konusu kısaca şöyle: Genç bir kadın (Claire Foy) girdiği akıl hastanesinden bir türlü çıkamaz.
Yönetmen iPhone’un bu proje için kaçınılmaz, hızlı çekim ve planlar açısından vazgeçilmez olduğunu, on saniyede objektifi değiştirebildiğini, gerektiğinde telefonu başının üstüne ya da kablo gerekmeden tavana monte edebildiğini açıklıyor: “Çok özgürleştirici bir araç. Sinema endüstrisinin ağır donanımlarından bir anda kurtuluyorsunuz. Kağıt ve kalemin sağladığı özgürlüğü getiriyor size. Artık çalışırken özgür olmak ve doğaçlama yapmak istiyorum, iPhone gibi yeni teknolojiler bu yaratım formuna çok uygunlar. Kaleme dönüşen kamerayla dilediğiniz cümleyi hemen yazıveriyorsunuz” diyen Soderbergh teknolojiyi sevdiğini, yirmi yıldan beri yeni teknik gelişimleri yakından izlediğini belirtiyor.
Unsane’i on günde, 12 kişilik küçük bir ekiple, açıları on dakikada değiştirerek çektiğini söyleyen sinemacı, zamandan ve paradan kazandığını vurguluyor. “Kariyerimi hep tutku duyduğum tek unsur, bir odada iki kişi üstüne kurdum. Tüm filmlerimde böyle bir sahne hep vardır. Unsane’in en iyi sahneleri mavi odadaki, kafese kapatılmış gibi görünen iki bireyin sahneleridir” diyen yaratıcı yönetmen akıllı telefonla film yapmak isteyenlerin öncelikle planın değerini, kamera hareketinin ve sağlam bir senaryonun önemini, iyi ve kötü kadraj arasındaki farkın ufak bir ayrıntıda gizlendiğini bilmelerini, ağır donanımlardan ve yüksek bütçelerden kurtulmaları gerektiğini irdeliyor. Filmin varoluşu ve sinema salonlarında gösterimi için pazarlamanın çok önemli olduğunu da yineleyen Soderbergh dağıtım için en az 30 milyon dolarlık bir bütçenin ayrılması gerektiğini savunuyor. 1995’te The Underneath’i çekerken sinema endüstrisi hakkında düşünmeye başlayan Sinemacı, giderek nefret ettiği yönetmenlere dönüştüğünü hissetmiş. “Beni amatör coşkumu, ruhumu bulmak kurtardı. Sanatçı olarak en önemlisi nedir sorusunu sordum. Babam gibi hergün işe gidip film çektim. Bir süre sonra herşey yoluna girdi”.
1990’larda Richard Lester’la ilgili Getting Away With It adlı bir kitap yazan Soderbergh, Lester’ı rol modeli olarak tanımlıyor: “1960’larda Richard Lester ardarda alaycı, enerji dolu filmler yaptı, bu filmler iddiasız çalışmalardı. En iyi üretimlerim sanatı spor gibi yapınca ortaya çıkıyor. Hızlıca, fazla analiz etmeden, peşpeşe filmler çekmek istiyorum. Lester gibi Rainer Werner Fassbinder’i de çok seviyorum. Kısa zamanda ne güzel filmler üretti. Onlar gibi ardımda geniş bir külliyat bırakmak istiyorum. Mesleğimi seviyorum. Gişe yarışına katılmak istemiyorum. Kendimi ezdirmedim, ödün vermedim”.
2013’te sinemayı bıraktığını açıklayan Steven Soderbergh bu düşüncesinden vazgeçmiş. Sinema endüstrisindeki sahte ilişkilerden, ikiyüzlülükten nefret eden yenilikçi yönetmen düşük bütçeli bağımsız yapımlarını üretmeyi sürdürüyor. Günümüzde çok sayıda yönetmenin yeni teknolojilerden habersiz olduğunu, klasik anlatım kullandıklarını belirtiyor. “Deneyimlerimizin öznelliği beni büyülüyor. Eşimin ve kedimin akıllarından neler geçtiğini, düşüncelerini bilmiyorum. Bilseydim zaten iyi olmazdı, gerçek bir işkenceye dönüşürdü. Dünyadaki çatışmalar çok ürkütücü. Metroya binip etrafıma baktığımda yine de herşeyin iyi gittiğini düşünüyorum. Mucize gibi adeta. Sinema harikalar yaratmayı sürdürüyor, filmler sayesinde bilinmedik, sınırsız bölgelere girebiliyoruz”.
Steven Soderbergh, Ekim’de Netflix için The Laundromat’ı çekecek. Panama Belgeleri’ni anlatan dramatic gerilimin oyuncu kadrosunda Gary Oldman, Meryl Streep, Antonio Banderas yer alıyor.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Nevşin Mengü hakkında karar