Yeni bir dönüşümün eşiğinde Cannes
Semih Kaplanoğlu'nun "Bağlılık Hasan" adlı filmiyle 'Belirli Bir Bakış' seçkisinde yer alacağı 74. Cannes Film Festivali, geleneksel kimliğini yadsımadan kendini yenileme çabasını sürdürüyor.
3 Haziran perşembe günü, öğlene doğru düzenlenen Cannes Film Festivali basın toplantısına katılan yaklaşık 200 kişi, hem heyecanlı ve umutlu, hem de mesafeli ve maskeli, dolayısıyla da biraz suskundular. Bir o kadar da tedirgin ve sorgulayıcı gözlerle, arada ikişer boş koltuk olması zorunluluğuna karşın, tanıdık simalarla selamlaşmaya çalışıyorlardı…
Herkes gerçekçi bir umut içindeydi. Geçen yıl seçkilerini açıklayan ama 73. etkinliği pandemi nedeniyle iptal etmek zorunda kalan festivalin, bu kez iki ay ertelense de, Leos Carax'ın, Marion Cotillard ve Adam Driver'ın Sparks grubunun müziği eşliğinde yorumladıkları 'aşk filmi' "Annette" ile, 6 Temmuz akşamı Cannes'da perdelerini açacağından, artık kimsenin ciddi bir kuşkusu kalmamıştı...
SİNEMA SALONLARINA AKIN
Ayrıca, Fransa genelinde önemli bir gelişme daha yaşanmaktaydı. Salgının ağır geçen ikinci dalgası nedeniyle yedi aya yakın bir süre kapalı kalan tüm sinema salonları, üç hafta önce, üçte bir koltuk kapasitesiyle de olsa açılmış; ilginin beklenenin çok üzerinde olması da genel iyimserliği körüklemişti. Satılan bilet sayısı, kısıtlı kapasiteye karşın, iki yıl öncesinin aynı dönemindeki düzeye ulaşıvermişti. Filmleri sadece televizyon ekranlarında ya da platformlardan gelen sunum üzerinde değil, salonlarda izlemenin keyfini ve anlamını herkes yeniden, daha derinden kavramıştı...
Kaldı ki, gelecek çarşambadan itibaren koltuk kapasitesinin %50'ye yükseltileceği kesinle?irken, basamaklı açılımın son evresi olan haziran sonunda normal yaşama dönüş umudu, temel verilerin iyiye gitmesiyle, ağır karamsarlar için bile düş olmaktan çıkmıştı artık… Festival sırasında salonlara girebilmek için elektronik sağlık pasaportu ve maske gerekecekti kuşkusuz ama, iki yanınızda boş koltuk bırakmak (eğer virüsün çok bulaşıcı yeni varyantları ortaya çıkmazsa) zorunlu olmayacaktı.
Basın toplantısının başında bu gerçekçi umudu vurgulayan Thierry Frémaux, sinema endüstrisinin dengelerini son yıllarda temelden sarsan dijital platformların, pandemi sürecinde ne kadar güçlendiğini, yıllardır ön safta sergilediği direniş sürecinde, farklı boyutlarıyla çok yakından tanımıştı. Baskılar artıyor, bilek güreşi zorla?ıyordu. Zamana uyum sağlamanın kaçınılmazlığı, artık köktenci değişimleri, keskin virajları kaçınılmaz kılıyordu belki de...
FRANSIZ MODELİ
Ancak, Cannes Film Festivali, en az elli yıldan bu yana ilk sırada olmanın getirdiği dinamiğe ve özgüvene sığınarak, dar ve zor bir yolda ilerleme riskini sürdürmeye, en azından şimdilik kararlı gözükmekte… Fransa'nın, André Malraux'dan bu yana sürdürdüğü ulusal kültür politikalarında gözlemlenen, Jack Lang'ın bakanlık dönemlerinde (1980'lerin başından 90'ların ortalarına dek) iyice peki?tirilen ve hâlâ vazgeçilmeyen özgün Fransız kültür modeli Cannes'da da temel felsefesini sürdürmeyi, bir noktada belki de son kez deniyor, diyebiliriz.
Güçlenen platformların, etki alanlarını birleşerek genişleten büyük yapımcıların simgelediği tekelleşme sürecine karşı direnerek farklı bir modeli yaşatmaya çabalamak, bugün, inançlı bir kararlılık yanında, yüksek enerji de gerektirmekte. Küresel çelişkilerin çoğaldığı, ana akım formatlara teslim olduğunun bilincinde bile olmayan geniş kitlelerin hızla yozlaşan genel kültür ortamında yaratıcı sinemasını desteklemek, dünyamızın değişik sorunlarına ilgisiz kalmayan angaje yönetmenlere el uzatmak, biçimsel denemeleriyle farklı sesler getiren genç sinemaya kulak vermek, yenilikçi çabaları dışlamamak...
NEREYE KADAR TAVİZ?
Modelin bu temel hedeflerini, zamanın gerçeklerine uyum sağlayarak koruyabilmek için, bazı konularda taviz vermek, ya da orta yol bulmak, doğal olarak kaçınılmazdı. Ancak bir kırmızı çizgi vardı. Netflix filmlerinin, önce Fransız sinema salonlarında belirli bir süre gösterildikten sonra platform üzerinde sunulması gereği, yarışmalı ana bölüme katılabilmek için vazgeçilmez ön koşuldu.
Bu noktada iki taraf da taviz vermeyince, Altın Palmiye adayları arasına katılması öngörülen iki Netflix yapımı liste dışı kalıyordu. Söz konusu filmleri kuşkusuz Venedik Altın Aslan yarışında bulacağız. Son beş yıl içinde bu konuda tavizi vermeyi kabul eden Venedik, zamanlamasının da uygunluğu nedeniyle, ana akım Amerikan sinemasının Oscar'lar öncesi mostralık vitrini olma işlevini Toronto ile paylaşmayı doğallıkla sürdürecektir. Sonuçta, Altın Palmiye yarışında, bağımsız Amerikan sineması, aralarında Sean Penn ile Wes Anderson'ın bulunduğu üç yönetmenle temsil ediliyor olacak.
Bu bilek güreşinin magazin haberiyse, Cannes Festivali yönetiminde, iki buçuk yıldır yeni basın bölümü sorumlusu olarak çalışan başarılı genç elemanı, hem de festival başlamadan iki ay önce, Netflix'in kendi saflarına transfer etmeyi başarmış olması!
FRANSIZ SİNEMASININ DAYANILMAZ AĞIRLIĞI
Bu yılın özel koşulları nedeniyle, ilk kez hacmi genişleyen ana bölümdeki 24 aday, yüksek düzeyli sinema beklentisini fazlasıyla doyuracak nitelikte gözüküyor. Nanni Moretti, Jacques Audiard ve Apichatpong Weerasethakul ikinci Altın Palmiye'yi ararken, Fransız sinemasının 7 adayla aslan payını alması, kuşkusuz eleştirilere, festivalin uluslararası kimliğinin sorgulanmasına yol açacak. Kaldı ki, resmi seçki nitelikli diğer bölümlerde, özellikle ilk kez gündeme gelen "Cannes Premières " seçkisindeki yoğun varlığı da göz önüne alındığında, Fransız sineması toplam 14 filmle, yüzde 22 dolaylarında bir ağırlık oluşturmakta.
Bu yüksek oran, pandeminin getirdiği içe kapanış sürecinde, ulusal yönetmen yapımcı ve oyuncuların yükselen imdat seslerine duyarsız kalmanın zorluğundan kaynaklanan geçici bir eğilim. Geçen güz, Venedik'te de benzer bir durum dikkati çekmiş, İtalyan sinemasına verilen geniş yer haklı olarak eleştirilmi?ti. Festival seçkilerinde yer alan Fransız yönetmenlerin, sayısal cinsel eşitlik hedefine çok yakın olması, bu eleştirileri belki de bir oranda hafifletecektir. En azından Fransız basınında...
YENİ UYGULAMALAR
En önemli ve anlamlı değişim, Gilles Jacob tarafından 1970'lerin sonunda yaşama geçirilen 'Belirli Bir Bakış' yan bölümünün yeniden biçimlendirilerek ana köklerine yöneltilmesi; böylelikle, genç yönetmenlere, farklı sinema dillerine ve yenilikçi girişimlere yeniden odaklanmı? olması. Bu yıl, 'Un Certain Regard' seçkisinde Semih Kaplanoğlu'yla birlikte yer alan toplam 18 yönetmen arasında, ilk filmlerini gerçekleştirenlerin oranı, üçte bir gibi çok yüksek bir düzeye çıkmış...
Ayrıca, festivalin ilk ve son kez yaz dönemine denk gelmesinin doğuracağı farklı beklentilere yanıt verebilmek için, halka açık plajlarda yapılan gece gösterimlerinin artacağının da altı çiziliyor.
Bu arada, eski Cannes kentinin hemen dışında inşa edilen büyük ticari sinema merkezi Cineum'un, son derece modern teknik olanaklarla donatılmış toplam 2200 koltuklu 12 salonu, festivalin açılışıyla birlikte hizmete girecek ve etkinlik boyunca, ikinci bir festival sarayı işlevi de görecek.
PANDEMİYE VE DİJİTAL DÜNYA GERÇEKLERİNE DÖNÜŞ
Basın konferansı sonundaki geleneksel şampanya ikramı da yapılamadığından, karşılıklı bir çift laf edebilmek için ayakta küçük gruplar oluşturmak, ya da, üç hafta önce sadece teraslarını açmalarına izin verilen kahvelerde masa kuyruğuna girmek gerekiyoR. Konuşulacak, tartışılacak konular yoğun ve ciddi. Festivallerde kuşak ve paradigma değişimi kaçınılmaz olarak hızlanıyor...
Tüm dalgalanmalara karşın, sinemayı salt bir eğlence değil de, çok boyutlu bir sanat olarak algılayanların zaman içinde artacağından da kuşku duymamak gerekiyor. Önemli olan, teslim bayrağını çekmemek! Cannes, bu bağlamda ana hedeflerinden sapmamaya özen göstermeyi sürdürmekte. Bakalım ne zamana kadar ve nasıl?
Yakın geçmişe göz atarsak, bir önceki önemli kriz döneminde, 1980'lerin ilk yarısında güçlenen televizyonlara karşı verilen savaştan, Fransız modelinin başarıyla çıktığını anımsıyoruz. O dönem, aylık abonmanla çok sayıda film izleme olanağı sunan 'Canal +' türü şifreli televizyon kanallarıyla işbirliği ortamı yaratılmış ve devlet politikasının gücüyle, özel ya da devlet kurumu televizyonlara, bağımsız yapımcıları ve genç yönetmenleri ciddi bir oranda finanse ederek desteklemek zorunluluğu getirilmişti.
Dijital devrimin yarattığı bugünkü karma?ık ve kaotik ortamda, benzer bir mücadeleye girmenin çok daha fazla risk içerdiği, tabii ki ayrı bir konu...
ZENGİN SOFRANIN AÇ KONUKLARI
Bir de nicelik sorunu var. Kıtlıktan çıkanların zengin bir sofraya saldırmaları örneğindeki gibi, bir buçuk yıl süren doyumsuzluk, sinemasal oburluğu iyice körükleyerek, muhtemelen ciddi bir hazımsızlığa yol açacak!
Sadece resmi seçkilerdeki filmlerin toplamı simdiden 65'i buluyor. Önümüzdeki günlerde açıklanacak olan "Eleştirmenlerin Haftası" ve "Yönetmenlerin 15 Günü" gibi uzun soluklu bağımsız yan bölümlerin seçkileriyle, toplam film sayısı yüze ulaşacak, belki de geçecek. Ayrıca, artık alışılageldiği gibi, basının ilgisini sıcak tutarak gündemden düşmemek amacıyla, resmi Seçkilere birkaç film daha eklenmesi bekleniyor. Seçilen ama adı şimdilik gizli tutulan kapanış filmi de var aralarında...
Sonuçta, günde ortalama on film gelecek önümüze! Sinema Pazarında (Marché du Film) sunulan ve hiçbir ön seçimden geçmeyen yüzlerce film dışında tabii… Dünya sinemasını tanımak ve tanıtmak kolay değil. Hele, frenlerin aylarca kilitli kaldığı bir dönem sonrasında...
2000'lerin başından bu yana festivalin sanat yönetmeni olan Thierry Frémaux'nun vurguladığı gibi, "Cannes, sanatsal bir demokrasi olan dünya sinemasının aynasıdır.” Maskeli, mesafeli ama kucaklayıcı, değişik bir festival yaşamaya hazırlanıyoruz...
ALTIN PALMİYE ADAYLARI
Açılış filmi : ANNETTE
Leos CARAX (Fransa)
***
A FELESÉGEM TÖRTÉNETE (KARIMIN HİKAYESİ)
İldikó ENYEDİ (Macaristan)
BENEDETTA
Paul VERHOEVEN (Hollanda)
BERGMAN ISLAND
Mia HANSEN-LOVE (Fransa)
DRIVE MY CAR
Ryusuke HAMAGUCHI (Japonya)
FLAG DAY
Sean PENN (ABD)
HA'BERECH (LE GENOU D’AHED)
Nadav LAPID (İsrail)
HAUT ET FORT
Nabil AYOUCH (Fas)
HYTTI NRO (COMPARTMENT NO.6)
Juho KUOSMANEN (Finlandiya)
JULIE (EN 12 CHAPITRES)
Joachim TRIER (Norveç)
LA FRACTURE
Catherine CORSINI (Fransa)
LES INTRANQUILLES
Joachim LAFOSSE (Belçika)
LES OLYMPIADES
Jacques AUDIARD (Fransa)
LINGUI
Mahamat-Saleh HAROUN (Çad)
MEMORIA
Apichatpong WEERASETHAKUL (Tayland)
NITRAM
Justin KURZEL (Avustralya)
FRANCE
Bruno DUMONT (Fransa)
PETROV’S FLU
Kirill SEREBRENNIKOV (Rusya)
RED ROCKET
Sean BAKER (ABD)
THE FRENCH DISPATCH
Wes ANDERSON (ABD)
TITANE
Julia DUCOURNAU (Fransa)
TRE PIANI
Nanni MORETTI (İtalya)
TOUT S’EST BIEN PASSÉ
François OZON (Fransa)
UN HÉROS
Asghar FARHADİ (İran)
UN CERTAIN REGARD (BELİRLİ BİR BAKIŞ) SEÇKİSİ
MONEYBOYS
C.B Yi (Avusturya) - İlk film
BLUE Bayou
Justin CHON (ABD)
FREDA
Jessica GÉNÉUS (Haiti) - İlk film
DELO
Alexey GERMAN JR. (Rusya)
BONNE MÈRE
Hafsia HERZI (Fransa)
NOCHE DE FUEGO
Tatiana HUEZO (Meksika)
LAMB
Valdimar JÓHANSSON (İzlanda) - İlk film
COMMITMENT HASAN (BAĞLILIK HASAN)
Hasan Semih KAPLANOĞLU (Türkiye)
AFTER YANG
Kogonada (ABD)
ET IL Y EUT UN MATIN
Eran KOLIRIN (İsrail)
UNCLENCHING THE FISTS
Kira KOVALENKO (Rusya)
WOMEN DO CRY
Mina MİLEVA ve Vesela KAZAKOVA (Bulgaristan)
REHANA MARYAM NOOR
Abdullah Mohammad SAAD (Bangladeş)
GREAT FREEDOM
Sebastian MEISE (Avusturya)
LA CIVIL
Teodora Ana MIHAI (Romanya/Belçika) - İlk film
GAEY WA'R
NA Jiazuo (Çin) - İlk film
THE INNOCENTS
Eskil VOGT (Norveç )
UN MONDE
Laura WANDEL (Belçika) - İlk film
YARIŞMA DIŞI SEÇKİ
DE SON VIVANT
Emmanuelle BERCOT (Fransa)
EMERGENCY DECLARATION
HAN Jae-Rim (Güney Kore)
THE VELVET UNDERGROUND
Todd HAYNES (ABD)
BAC NORD
Cédric JIMENEZ (Fransa)
ALINE
Valérie LEMERCIER (Fransa)
STILLWATER
Tom MCCARTHY (ABD)
GECEYARISI GÖSTERİMLERİ
BAC NORD
Cédric JİMENEZ (Fransa)
ORANGES SANGUINES
Jean-Christophe MEURISSE (Fransa)
CANNES PREMIERES
SERRE-MOI FORT
Mathieu AMALRIC (Fransa)
COW
Andrea ARNOLD (İngiltere)
CETTE MUSIQUE NE JOUE POUR PERSONNE
Samuel BENCHETRIT (Fransa)
TROMPERIE
Arnaud DESPLECHIN (Fransa)
JANE PAR CHARLOTTE
Charlotte GAINSBOURG (Fransa) - İlk film
IN FRONT OF YOUR FACE
HONG Sang-Soo (Güney Kore)
MOTHERING SUNDAY
Eva HUSSON (Fransa)
EVOLUTION
Kornél MUNDRUCZO (Macaristan)
VAL
Ting POO (ABD) ve Leo SCOTT (ABD)
JFK REVISITED: THROUGH THE LOOKING GLASS
Oliver STONE (ABD)
ÖZEL GÖSTERİMLER
O MARINHEIRO DAS MONTANHAS
(DAĞLARIN DENİZCİSİ)
Karim AÏNOUZ (Brezilya)
CAHIERS NOIRS
Shlomi ELKABETZ (İsrail)
BABI YAR. CONTEXTE
Sergei LOZNITSA (Ukrayna)
H6
Yé Yé (Fransa) - İlk film
The YEAR OF THE EVERLASTING STORM
Jafar PANAHI (İran), Anthony CHEN (Singapur), Malik VITTHAL (ABD), Laura POITRAS (ABD), Dominga SOTOMAYOR (Şili), David LOWERY (ABD), et Apichatpong WEERASETHAKUL (Tayland)
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu