Yolsuzluk artacak
TÜSİAD’ın araştırmasına göre her iki iş insanından biri gelecekte yolsuzluğun yükseleceğini düşünüyor.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan yolsuzluk araştırmasına göre, su götürmez yolsuzluk içeren ifadelere ilişkin dahi iş dünyası temsilcileri kesinlikle yolsuzluktur diyemiyor. Kanuna uymayan bir iş yaptırmak için kamu yetkililerine menfaat sağlanmasını iş dünyasının yüzde 5’i kesinlikle yolsuzluk değildir derken yüzde 10 da pek yolsuzluk sayılmaz diye niteliyor.
TÜSİAD tarafından İstanbul’da iş dünyasını temsil eden 801 kişilik örneklem grubu üzerinden hazırlanan ‘İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye’de Yolsuzluk’ araştırmasına göre iş dünyasının yüzde 46’sı önümüzdeki dönemde yolsuzluğun artacağını düşünüyor. Yolsuzluğun bugün itibariyle sık ve boyutunun yüksek olduğunu düşünenlerin yüzde 57’si yolsuzluğun artacığını da vurguluyor. Yolsuzluğu en fazla sorun olarak algılayan sektör ulaştırma, en az sorun olarak algılayan sektör ise inşaat oldu.
Proje Lideri ve TÜSİAD Üyesi Avukat Gönenç Gürkaynak tarafından açıklanan araştırmada şu tesbitlere yer verildi:
* Vergilerin yüksekliği, işgücü maliyetleri ve kayıtdışı ekonomiyi daha önemli sorunlar olarak sıralayan iş dünyası, rüşvet ve yolsuzluğu orta derecede önemli bir sorun olarak nitelendiriyor. Ancak katılımcıların yüzde 37’si yolsuzluğun sektöründe sık veya yüksek boyutta olduğunu düşünüyor. Bu ürkütücü bir orandır. Bugünkü durumdan o kadar da rahatsız olmayanlar dahi geleceğe daha karamsar bakıyor.
* Yolsuzluğun nedenleri olarak gelir dağılımında eşitsizlik, kamu görevlilerinin kazanç ve güç elde etme istekleri ile yasal mevzuatın uygulanmaması öne çıkarken; katılımcıların yüzde 60’ı karşı karşıya kaldığı bir yolsuzluğu ihbar etmeyeceğini belirtiyor.
* Katılımcılar buna gerekçe olarak ise, yasal bir ihbar mekanizması bulunmaması, ihbarın sonuç vermeyeceğini düşünmesi, kimliğinin ifşa edileceğinden çekinmesi ve bir ödüllendirme sistemi olmamasını gösteriyor.
Ciroların yüzde 15’i rüşvete gidiyor
* Katılımcıların yüzde 20’si kamu görevlilerinin yaptıkları bir iş karşılığında belirli bir vakfa ya da derneğe bağışta bulunmayı, sevap algısıyla yolsuzluk olarak görmezken; yüzde 17’lik kesim de kamu ihalesinde hakedişten kamu görevlilerine pay vermeyi de yolsuzluk olarak nitelendirmiyor.
* Uluslararası araştırmalar şirket cirolarından yüzde 8-15 oranında kaynağın yolsuzluklara gidebileceğini ortaya koyuyor.
* İş dünyasının kafası yolsuzluğun tanımı hakkında kesinlikle karışık. Kanunlara uygun olduğu halde bir iş yaptırabilmek için kamu yetkililerine menfaat sağlanmasını yüzde 4’lük kesim kesinlikle yolsuzluk değildir derken yüzde 10’luk kesim ise pek yolsuzluk sayılmaz diye açıklıyor.
* Türkiye mevzuat açısından yolsuzlukla mücadele edebilecek çerçeveye ve kurumlara ve yapılara sahiptir. Sorun kanunların yetersiz olması değil, uygulamanın eksikliği ve denetimin yetersizliği.
* Ankete katılanlar yolsuzlukla mücadele konusunda yüzde 67-77 oranında dört farklı ortaklaşa eylem türünün yolsuzluğu engelleyebileceğini veya farkındalığı artırabileceğini belirtirken, yüzde 54’lük kısım ise hukuki bağlayıcılık, denetim ve yaptırımının olmasını önemli görüyor.
* Araştırmada özel sektörün kendi içinde hala yapması gerekenler olduğu belirtilirken, şirketlerin yüzde 46’sında etik kurallar belgesi bulunmadığına dikkat çekiliyor.
* Yolsuzluk haksız rekabet ve yatırımcı güvenini sarsıyor. Buna karşılık toplumsal etkisi ise güvensizlik. Ayrıca yolsuzluğun hukuk devletinde uzaklaşılmasına inananların oranı yüzde 63
I
İçselleştirilme ihtimalinden büyük kaygı duyuyoruz
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer “ Anket bize bir kez daha teyit etti, Türkiye’de yolsuzluk var ve yolsuzluk algısı artma eğiliminde” dedi. Yolsuzluğun sadece dönemsel değil, çok uzun zamandır var olduğunu vurgulayan Dinçer, ancak sistematikleştirme ve içleştirilme ihtimalinden de büyük rahatsızlık duyduklarını söyledi. Bugün gelinen durumun tüm toplum kesimlerininin doğrudan veya dolaylı payı olabileceğini düşündüklerini aktaran Dinçer’in konuşmasının satır başları şöyle:
* Siyasi rant veya kişisel çıkar için kamu kaynaklarını kötüye kullanan bazı siyasetçilerin, kendi menfaatleri için adil rekabeti, çevreyi ve içinde bulundukları toplumu hiçe sayan bazı iş insanlarının, etik değerler ile bağdaşmayan ve yolsuzluğu ve rüşveti belirli koşullarda mazur gören anlayışın, bu süreçte payı olsa gerek.
* Bu nedenle bireylerden kurumlara, özel sektör, kamu ve sivil toplumdan toplumun tüm kesimlerine herkes yolsuzlukla mücadelede gerekli iradeyi göstermedikçe ve elini taşın altına koymadıkça başarıyla ulaşmak mümkün gözükmüyor.
* İş dünyası özelinde rüşvet ve yolsuzluk, bir yandan piyasada rekabeti bozarak verimliliği düşürürken, diğer yandan sosyal yapıda uzun süreli hasarlara, hukuk devleti güveninde erozyona ve elbette ülkelerin itibar kayıplarına neden oluyor. Yolsuzluğun neden olduğu bu tür finansal, hukuki ve itibar riskleri yatırımları da olumsuz etkiliyor.
OECD: Endişe verici
TÜSAD’ın toplantısına katılan OECD Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu Başkanı Drago Kos, Türkiye’nin 11 yıldır OECD’ye üye olduğunu ancak bu süre içerisinde yolsuzluk ve rüşvetle ilgili tek bir davanın açılmadığını sadece 2 olayla ilgili mahkeme sürecinin başladığını ancak bunların da kısa sürede kapandığını söşledi. Bu durumu endişe verici olarak değerlendiren Kos, “Yüksek devlet yetkililerine getirilen suçlamalar var. Kolluk kuvvetlerinden görevden alınmalar oldu. Bu alanda yeni kanun düzenlemeleri gördük. Herkes bize ne oluyor diye soruyor. özel kişilerin çıkarları ön planda tutulamaz. Bu yargılamaların açık yapılması gerekiyor. Bu durum bizde kaygı uyandırmaya devam ediyor. Yolsuzlukla mücadelede etkin mekanizmalar kurulmalı” dedi.
Kos, ‘4 eski bakanla ilgili Meclis Soruşturma Komisyonu’nun çalışmalarıyla ilgili yayın yasağı kararı ile ilgili de
“Özellikle bir yolsuzluk araştırma komitesi soruşturmayı yürütürken eğer gizlilik ilkesi varsa... Farklı sebepleri olabilir. Örneğin; dışarıda bunu soruşturmanın veya o soruşturmaya dahil edilen kişilerin imajını ya da prestijini korumak için yapabiliyorlar. Ama bu yapılan araştırma komisyonu çalışmaları neticesinde belli bir sonuç ortaya çıktığında, bunun da kamuoyuyla paylaşılması gerekir. Medyanın soruşturmayı yayınlamasının, ele almasının yasaklanması başka bir şey, bir de bunun hiç bir zaman paylaşılmaması başka bir şey” açıklamasını yaptı.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!