Çengel bulmacaların tarihsel kökeni, 1913 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Arthur Wynne’in New York World gazetesinde yayımladığı “Word-Cross” adlı kelime oyununa dayanır. Bugün bildiğimiz anlamda ilk bulmaca, bu pazar ekinde yayımlanan oyunla başladı ve kısa sürede büyük ilgi gördü. 1924’te ilk bulmaca kitabı yayımlandı, 1978’de ise ilk resmi Amerikan kare bulmaca turnuvası düzenlendi.
Bu heyecan kısa zamanda Avrupa’ya, oradan da Türkiye’ye yayıldı. Türkiye’de ilk bulmaca, 1925 yılında Resimli Mecmua’nın dördüncü sayısında yayımlandı. “Bilmeceler ve Zevkli Düşünceler Sahifesi” başlığıyla sunulan bu ilk örnek, okurların büyük ilgisini çekti ve o tarihten itibaren bulmacalar, Türk basınında kalıcı bir yer edinmeye başladı.
KÜLTÜREL HAFIZA OLUŞTURUYOR
Bulmacalar yalnızca bireysel merak ya da zihinsel egzersiz aracı değil; aynı zamanda bir kültür aktarım biçimi olarak da değerlendirilebilir. Doç. Dr. Fadime Tikbaş Apak’ın çalışmasına göre bulmacalar, somut olmayan kültürel mirasın kuşaktan kuşağa aktarılmasında önemli bir rol oynayabilir. UNESCO’nun 2003 tarihli Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi de kültürel eğitimde farklı mecraların kullanılmasını önerir ve gazete ile dergilerin bu süreçteki rolüne dikkat çeker.Türk Dil Kurumu da bu potansiyeli fark ederek 2010 yılında “Güzel Türkçe Bulmacası” adlı bir uygulama başlatmıştır. Bu kapsamda katılımcıların e-posta adreslerine her gün bir bulmaca gönderilmiş; amaç, dilin doğru ve zengin kullanımını teşvik etmek olmuştur. Bu girişim bile, bulmacaların yalnızca eğlencelik değil; aynı zamanda dil eğitimi ve kültürel aktarım aracı olarak da işlev görebileceğini gösterdi.
İDEOLOJİK KODLAR BARINDIRABİLİYOR
Bulmacalar ilk bakışta eğlenceli, zararsız ve nötr içerikler gibi görünse de; araştırmalar bunun her zaman böyle olmadığını ortaya koyuyor. Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Onur Dursun’un Anadolu’da Vakit gazetesi üzerine yaptığı inceleme, bazı gazete bulmacalarının bilinçli biçimde ideolojik bir araç olarak kullanılabildiğini gösterdi.Dursun’un analizine göre, gazetenin cumartesi eklerinde yayımlanan çengel bulmacalardaki kelime seçimleri, ipuçları ve cevaplar belirli bir düşünsel çerçeveyi yansıtmaktadır. Vakit gazetesi özelindeki çalışmasında, bazı ipuçlarının devlet karşıtı ya da seküler değerlere karşı olumsuz çağrışımlar içerdiğini; Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin daha sık kullanıldığını, bazı cevaplarda ise dini figürlerin ön plana çıkarıldığını ifade etti.
ERİŞİLEBİLİRLİĞİNİN ÖNEMİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Bulmacaların ideolojik yönü tartışılırken, erişilebilirlik boyutu da göz önünde bulundurulmalıdır. Gazeteler her yaş grubuna ve sosyoekonomik sınıfa hitap ettiği için, bulmacalar da geniş bir kitleye ulaşabilmektedir. Bu durum, özellikle gelişim çağındaki çocuklar ve gençlerin farkında olmadan bu mesajlardan etkilenmesini kolaylaştırıyor. Bu yönüyle, eğlenceli görünen içerikler bile uzun vadede zihinsel şekillendirme aracına dönüşebilir.Bu konuyla ilgili en güncel araştırma Prof. Dr. Fatih Bayram’ın 2008 yılında yaptığı çalışmadır. Araştırmaya göre, gazete okurlarının yaklaşık %86’sı gazeteyi bulmaca çözmek amacıyla da kullandığını belirtti. Bu oran, haber alma ve zaman geçirme nedenlerinden sonra gelen en güçlü üçüncü motivasyon grubudur. Özellikle genç, düşük eğitimli, mavi yakalı veya evde zaman geçiren bireyler arasında daha yaygın bir motivasyon olduğu da dikkat çekmektedir.
Tüm bu yönleriyle bakıldığında, çengel bulmacalar yalnızca boş zaman eğlencesi değil; kültürü taşıyan, dili şekillendiren ve zaman zaman ideolojileri satır aralarına gizleyen güçlü bir iletişim aracı olarak karşımıza çıkıyor.