Okumak, yazmak üzerine aforizmalar (V) Feridun Andaç’ın yazısı...

Okumak, yazmak üzerine aforizmalar (V) Feridun Andaç’ın yazısı...

22.01.2022 00:03:00
Güncellenme:
Okumak, yazmak üzerine aforizmalar (V) Feridun Andaç’ın yazısı...

Yazıyorsanız eğer, kitaplarınız yayımlanmışsa, yazar olarak kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz Okunan biri misiniz? Referans alınıyor musunuz? Kuşaklar üzerinde etkiniz nedir? Ben bazı adları yazayım, ayrımlamayı siz yapın, dilerseniz: Sait Faik Abasıyanık, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Halikarnas Balıkçısı, Fakir Baykurt, Leyla Erbil, Demir Özlü, Ferit Edgü, Muzaffer Buyrukçu, Tarık Dursun K., Bilge Karasu, Vüs’at O. Bener, Latife Tekin, Ahmet Altan, Orhan Pamuk, Mehmet Eroğlu, Murathan Mungan…

68 / UZAKTA BİR YERDE

“Yazmak şehirli, psikolojik, entelektüel bir eylem oldu –dünyanın dibi çıktı. Doğa olumlu anlamda çağdışı, modernite dışı.”

Susan Sontag’ın tespiti her ne kadar yerinde bir belirleme olsa da; doğaya uzak kalarak yazmak eksikliktir. Yani doğaya uzak bir yazarın dünyayı algılama, insanı anlama bilinci eksiktir, yarımdır. Hele yazma yordamı, yavandır.

69 / ZOR YAZAR!

Vüs’at O. Bener, zor yazan biriydi. Kolaycılıktan yana değildi. Çankaya’daki küçük yazıevine adım attığınızda münzevi bir yaşantının izlerini bulurdunuz. Karanlık, izbe bir mekân… Bir çekyat, az biraz kitap, plaklar, bir çelik masa, üzerinde daktilo….

Bir taşra avukatının yazıhanesini andırıyordu. Konuştuğumuzda; “az ve uzun yazarım,” demişti. Şu ân tezgâhta ne var soruma yanıt olarak: “Tezgâh mezgâh yok, şu avukatlık dönemimden kalan masa, ara sıra yaptığım karalamalar. Bir cümle bazen birkaç günümü alır,” demişti.

İki uçta dururlardı kardeşi Erhan Bener’le. Yazarken haz alanla, bir cümlenin nereye varacağını bekleyenin isteksizliğiyle karşılaşırdım Ankara’da onları ziyaret ettiğimde. Hazla yazmak, arzuyla beklemek düşüncesi gelirdi aklıma hep onlarla buluştuğumda.

70 / “NELERDEN ENERJİ ALIYORUM?”

Bu alıntıyı yazdığıma göre, seçerek okuduğum yazarlardan ve sözcüklerden; ve tabii ki doğadan. “Zaman ve dil…” Düşününce bunları, asıl enerjinin kaynağını görebiliyorum. Sözcükler nefes almanın bir nişanesi, oradan başlar her şey…

71 / NEDEN YAZDIĞINI BİLMEK

Yazmak eyleminin ortak bir paydada tanımlanabilecek bileşeni yok. “Yazmanın amacı ele alınan konuyu patlatmak - başka bir şeye dönüştürmek.” (Yazmak bir dizi dönüşümdür.)

“Yazmak, kişinin eğilimlerini (sınırlarını) avantaja çevirmesi demek.” (Susan Sontag) Yazınca ancak görebiliyorsunuz bunları, bir de gidince; ama her şeye. Yazmak eylemini başka nasıl tanımlayabilirsiniz?

72 / YAZARIN SÖYLEMİ

“Muhalifim,” deyip geçmek yeterli değil. Neye / niçin muhalifsiniz? Tavrın neye? Yazara / yazana günün / gündemin ötesinde bir bakış gerek. Çoğulculuk, onun bu bakışını temellendirebileceği yerdir. Ama kendi sesini bulabilmek başka şeyler gerektiriyor. Yunus misali sabır, Mevlâna gibi aşk.

73 / SİZ NEREDESİNİZ?

Yazıyorsanız eğer, kitaplarınız yayımlanmışsa, yazar olarak kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz? Okunan biri misiniz? Tanınan mısınız? Referans alınıyor musunuz? Kuşaklar üzerinde etkiniz nedir? Sürekli her dönem dolaşımda bir yazar mısınız?

Sanırım bu soruları uzatabiliriz. Edebiyatımızın bugünkü seyri/birikimi böyle bir listeleme yapma olanağını bize verebiliyor. Ben bazı adları yazayım, ayrımlamayı siz yapın, dilerseniz:

Sait Faik Abasıyanık, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Halikarnas Balıkçısı, Fakir Baykurt, Leyla Erbil, Demir Özlü, Ferit Edgü, Muzaffer Buyrukçu, Tarık Dursun K., Bilge Karasu, Vüs’at O. Bener, Latife Tekin, Ahmet Altan, Orhan Pamuk, Mehmet Eroğlu, Murathan Mungan…

74 / DAHA İYİ YAZMAK

Bir ustanız, bir idolünüz olmalı her zaman, derim. Onu model alıp, onun gibi yazmak için değil; ondan daha iyi / farklı / özgün nasıl yazabilirim düşüncesine sizi taşıması için…

Her gün yazarak daha iyi yazabilme yetkinliğine erişebilirsiniz. Ama kendi dünyanızın da keşfine sizi çıkarabilecek yazarlarınız olmalı önce.

75 / NEREDE ISINIYORSUNUZ?

Gülümsedim Sontag’ın şu cümlesini okurken: “Merkezi ısıtmam Batı medeniyetidir - kitaplarım+resimlerim+plaklarım -.”

Kendimi bulduğum yer yazıevimdir. Dünyanın başlama noktasıdır benim için. Ev ötesidir. Neleri içerdiğini / barındırdığını sayıp dökecek değilim. Ama yazan biri için bir mabettir ev / mekân. Adadır. Evet, orada bir yanardağa yakın yaşadığımı hissederim. Ötesi mi? Bir kitap yazılır bunun için de!

76 / YAZMA YÖNTEMİ/NİZ

Yaza yaza oluşan, gelişendir. Eğer bunu kuramaz veya bunsuz yazıda ısrar ederseniz vazgeçin yazmaktan.

“En iyi yöntem, yöntemsizliktir,” diyenlere aldırmayın. İyi yazarlar, yöntemi olan yazarlardır. Ki, başkalarına da el verirler bu yanlarıyla.

77 / OKURKEN YAZMAK

Değiş tokuş yapamam. Birini diğerine de tercih edemem. Her ikisi de aynı ânda süredurur bende. Ne okumak, ne de yazmak için bir neden yaratmam; o zaten içimde olandır, istektir, arzudur, tutkudur, onsuz edilemeyendir. Kalemlerim, ellerim ve gözlerim bunu en iyi anlatandır. Özcesi, zorunlu olduğu(m) için değil, gerekli olduğu/bulduğum için okurken yazarım.

78 / YAZARA DÖNÜŞMEK

Ne kitap yazıp yayımlamakla, ne şurada buruda görünmekle, ne de yazdım oldum demekle olacak bir şey değildir yazarlık. Yazıda, kitapta kalanlar vardır; bir de yazara dönüşenler. Uzun bir yolculuktur bu; bir tür bitmeyen, süren maraton.

79 / AFORİZMA

“Aforizmanın en sevdiği konu: kendisi,” diyordu Sontag. Parça metinler yazmaktır benim için. O nedenle bazen, “parçalı denemeler” adını veriyorum yazdıklarıma; “yoğunlaştırılmış düşünceler”dir de bir bakıma.

80 / DEFTERE YAZMAK

Evet, “defter yazarları” diye bir tanımdan söz edebiliriz. Buket Uzuner, Mario Levi, Hasan Ali Toptaş öyleleridir. Bildiğim kadarıyla Enis Batur, Nazlı Eray, Elif Şafak, Orhan Pamuk da öyle. Yazara dönüşmenin yolu defterden geçer, bence! İtirazı olan var mı?

81 / KÜTÜPHANE KURMAK

Kurulan, toparlanan, bir araya getirilen, ayrıştırılan, saflaştırılan, kutulanan, depoda tutulan ve kendinde kalan… Bütün bu başlıklar benim kütüphane kurma serüvenimi anlatır. Geldiğim noktada yazıevimdeki kütüphanem saflaştırılmış olandır. Ötede, uzak bir yerde kurulacak mekânını bekleyen ise özlemini duyduğum kütüphanemin tümünün bir araya gelmesi düşüncesine taşıyor beni zaman zaman. Yani, bir Babil kitaplığı düşü!