Bu hafta kapağımızda yer alan 20. yüzyılın iki büyük aydını, Azra Erhat (4 Haziran 1915 / 6 Eylül 1982) ve Anna Seghers (19 Kasım 1900 / 1 Haziran 1983) ile “Merhaba”.
Anadolu sevdalısı, Eski Yunan ve Roma dilleri uzmanı olarak tarihin derinliklerine, Anadolu’nun eski kültürüne uzanan bir bilim insanı; sevdalı Türkçesiyle kültürümüzü zenginleştiren, “Ömrümün ereğidir Atatürk Türkiye’sinin tarihini en eski çağlarından bugüne dek kültür açısından incelemek” diyen, Türk Aydınlanmasının öncü aydınlarındandır Azra Erhat.
Anadolu sevdalısı, Eski Yunan ve Roma dilleri uzmanı olarak tarihin derinliklerine, Anadolu’nun eski kültürüne uzanan bir bilim insanıdır.
Türkiye’de “eğitimin altın çağının başladığı dönem”de, DTCF’ye, Klasik Filoloji’ye, Tercüme Bürosu’na, Ankara’ya, Anadolu toprağına ayak basan Azra Erhat, Atatürk’ü gördüğü ana ilişkin duygularını ise şöyle ifade etmiştir:
“Baktım ve gördüm, bütün varlığımla baktım ve gördükçe göreceğim o gözleri, ömrüm oldukça yeni anlamlar çıkaracağım o bakışlardan. (…) O gün yirmi iki yaşında toy bir kızdım ama o bir tek bakış uzun bir yolun ucundaki ereği aydınlatan bir ışık çizgisi oldu bana. (…) O göz bana bir bilinç açısı açtı.”
Anısına saygıyla... Öner Yağcı’nın yazısı...
Roman ve öyküleriyle yok edilmeye çalışılan insanı arayan, insanlığı uyaran, çağının tanıklığını yapan ve ancak 1970’lerden sonra yazdıklarının değeri anlaşılmaya başlanan bir aydındır Anna Seghers.
“Sanatın gücünü tanıdığımız için sorumluluğumuz da bir o kadar büyüktür. En korkunç olan susma, yazarların susmasıdır. Çünkü hem işin doğası, hem de toplumun istemi yazarlığın susmamak demek olduğunu açık açık belirlemiştir. Sanatçılar, kuşaklar boyunca köreltilmiş halka bölünmez ve yaralanamaz bireyin ne demek olduğunu eserleriyle anlatmakla yükümlüdürler” diyen Seghers, “Korkuyu yenmenin en iyi çaresi bir şeyler yapmaktır” düşüncesiyle yazar:
“En küstah imparatorluklar bile günün birinde yıkılmış, yerlerine yiğit, genç devletler kurulmuştur. Dünyayı yönetenler zirveye yükselmiş, sonra tepetaklak yine düşmüş, çürüyüp gitmişlerdir.”
Anısına saygıyla... Öner Yağcı’nın yazısı...
- Gültekin Emre (Nur Özalp, Yarımada, Oğlak),
- Feridun Andaç (Judith Hermann, Birbirimize Her Şeyi, Söyleyebilirdik, Çeviren: İlknur Özdemir, Sia),
- Adnan Binyazar (Oscar Wilde, Dorian Gray’in Portresi, Çeviren: Müge Günay, İletişim),
- Necdet Neydim (Benim Annem Bir Kaplan - Beden Algısı Hakkında Cesaret Veren Bir Hikâye / Kate Claxton / Çeviren: Hayriye Selen İyicil / Okuyan Koala),
- Tolga Aydoğan (Yavuz Unat, Bilim, Tarihi, Gelişimi ve Yöntemi, Say / Bilim Tarihinde Doğru Bilinen Yanlışlar, Sentez),
- Y. Bekir Yurdakul (Jolien Janzing, Atta Taş Devri’nin Asi Kızı, Çeviren: Ömür Akyüzlü Lüker, Uyurgezer),
- Vitrindekiler, kısa tanıtımlar, Emek Yurdakul’dan Güncel ve Mustafa Başaran’dan Bulmaca.
İyi okumalar...
Gamze Akdemir
Kitap Dergi, BUGÜN gazeteniz Cumhuriyet’le birlikte...
Unutmayın; her gün Cumhuriyet her perşembe Cumhuriyet Kitap Dergi okunur!
