Altan Öymen ile ‘hayat, siyaset ve Türkiye’nin halleri üzerine’ Alev Coşkun’un yazısı...

Fotoğraf: KURTULUŞ ARI

70 YILLIK DUAYEN GAZETECİ!

Altan Öymen 70 yıllık duayen gazeteci. Bu yıl 90. yaşına bastı. Ama faal, çalışkan, beyin gücü etkin; yaşama bakışı insancıl ve kapsamlı…

Altan Öymen, son yıllarda yakın tarihimizle ilgili önemli kitaplar yazdı. Sırasıyla Bir Dönem Bir Çocuk (1930’lar), Değişim Yılları (1940’lar), Öfkeli Yıllar (1950’ler), ...Ve İhtilal (1960’lar) Umutlar ve İdamlar (1960-1961), Kayıp Yaz (2015). Bunlar bir yandan inceleme, öte yandan kendi gözlemine dayalı yakın tarih çalışmalarıdır.

NEHİR SÖYLEŞİYİ AŞAN KUŞAKLAR ARASI BİR SOHBET!

Bu kez karşımıza sohbet yapan Altan Öymen çıkıyor. Kuşaklar Arası - Hayat, Siyaset ve Türkiye’nin Halleri Üzerine Bir Sohbet (Doğan Kitap) adını taşıyan bir söyleşi kitabıyla okuyucunun karşısına çıkıyor.

Altan Öymen benim yaşdaşım, benden 4 yaş büyük, Meclis’te birlikte bulunduk. Halef-seleflik de var. Altan Öymen’den sonra Turizm Bakanlığı yaptım. Bir yandan kadim dostluğumuz var. Ama öte yandan benim ağabeyim sayılır. Bu da yetmiyor, aynı ideolojik temelde bağlı olduğum partinin genel başkanlığını yaptı.

Onun için kendisine hitap ederken çoklu bir seçeneğe sahibim… Ağabey de derim, kadim dostum da derim, ideal arkadaşım da derim, Sayın Genel Başkanım da derim.

SÖYLEŞİYİ YAPAN ÜNAL İLE ÖYMEN ARASINDAKİ YAŞ FARKI 66!

Elinizdeki bu kitap kronolojik dizgiyi izleyen bir nehir söyleşi değildir, nehir söyleşiyi aşan, kuşaklar arası bir sohbettir. Merak edilen sorular ve yanıtlar üzerinde kurgulanmıştır. Kitabın sorularını soran, sohbetin derinleşmesini sağlayan genç gazeteci Atahan Ünal’dır.

Sohbette soruları soran genç gazeteci Ünal’la duayen gazeteci Altan Öymen arasındaki yaş farkı 66’dır. Kuşkusuz bu nedenle söyleşi daha da ilginçleşiyor.

KİTAP 8 BÖLÜMDEN OLUŞUYOR

Ekler ve dizinle birlikte 409 sayfalık kitap 8 bölümden oluşuyor. Bölüm başlıkları şöyle:

1. Kim hangi kuşaktan?

2. “Gazetede 24 saat bile uzundur”

3. Politikada gençler nerede?

4. İmtiyazsız, sınıfsız ve “torpil”siz bir öğretim dönemi

5. “Çağdaşlaşma temel hedefti, demokrasi onun gereğiydi”

6. Gazetecilikte 70 yıl

7. Türkiye’de sola açılış

8. Necip Fazıl Kısakürek’in Başyücelik Devleti

Öymen, genç gazeteci Atahan Ünal’la yeni kuşaklar, Y ve Z kuşakları, gazetecilik üzerine düşünceler, salgının yarattığı olumlu ve olumsuz boyutlar, 1961 Anayasası’nı hazırlayan kurucu Meclis’in nitelikleri, politikanın gençleşmesi için milletvekilliği yaşının 25’e düşürülmesi için yapılan mücadeleler, Öymen ailesinin geçmişi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin demokratik sisteme giriş macerası, Anka ajansının kuruluşu, solculuk üzerine düşünceler yer alıyor.

Kitaba “sohbet” nitelemesi yapılması çok doğru. Çünkü, söyleşiyi gerçekleştiren genç Atahan’la duayen gazeteci Altan Öymen arasındaki konuşmalar tam bir “sohbet” havasında gelişiyor. Kuşkusuz, bu nedenle kitap keyifli bir okuma olanağı yaratıyor.

Sohbetin bir yerinde Atahan Ünal, “Bu bölümde sizi politikacı ve gazeteci gibi sıfatlarınızdan ayırarak konuşmak istiyorum” diye bir soru yöneltiyor. Öymen her zamanki hazır cevaplığıyla, “Benim için de değişiklik olur, ikisini çıkarınca benden geriye ne kalır, öğrenmiş oluruz” diye gülerek yanıtlıyor.

Sonra görüyoruz ki, geniş düşünen, yaşamın her aşamasından dersler çıkaran, birikimlerini yol gösterici nitelikte kullanan bilge Altan Öymen ortaya çıkıyor… Politikacı, gazeteci Altan Öymen’den birikimli, yaşam felsefesi geniş kapsayıcı bir Öymen ortaya çıkıyor.

Fotoğraf: KURTULUŞ ARI

ÇALKANTILAR, DARBELER, SİYASİ VE EKONOMİK KRİZLERLE BUGÜNLERE GELEN BİR TOPLUMUN HİKÂYESİ!

Kitap bir solukta okunacak niteliktedir. Öymen 90 yıllık yaşamından süzülen kimi tezatları, ve ustalıkları ortaya koyuyor. İkinci Dünya Savaşı yıllarından bahçede “savaşçılık” oynayan çocukları anlatıyor. Aynı çocukların 1960 öncesi özgürlük ve demokrasi için sokaklara döküldüğünü, demokratik bir Türkiye için mücadele ettiğini anlatıyor. 70’lere gelindiğinde bağımsızlık ve sömürüye karşı ekonomik kalkınmanın savaşının verildiğini anlatıyor. Öymen çalkantılar, darbeler, siyasi ve ekonomik krizlerle düşe kalka bugünlere gelen bir toplumun hikâyesini anlatıyor.

YEPYENİ BİR ALTAN ÖYMEN!

Sohbette sorulan pek çok soru ve yanıtın arasında “boş vakit” konusu da gündeme geliyor. Bu soru karşısında Öymen, ortaokulda öğretmeni Cahit Bey’i anımsıyor ve onun bir deyişini aktarıyor. “Boş vakit diye bir şey yoktur. Yapacak onca şey, bu az vakte nasıl sığdırılabilir meselesi vardır.” (s. 66)

Yukarıda belirtildiği gibi, bu kitapta karşımıza yepyeni bir Altan Öymen çıkıyor. Bilge, insancıl, kavrayıcı, hoşgörü sahibi, Türkiye’nin sorunlarını, kendisine dert edinmiş, yol gösterici..

Tüm bu nedenlerle kitap bir solukta okunacak niteliktedir. Altan Öymen, daha çok yaşayacak, daha çok ürünler verecektir.