Kültür, müzik, opera, savaş ve Atatürk
“Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.” Atatürk, 22 Ocak 1923’te Bursa’da yaptığı konuşmada kültür ve sanatın bir milletin varoluşu için öneminden söz ediyordu. Bu konuşmayı yaptığı sırada henüz ne Lozan Barış antlaşması imzalanmış ne saltanat kaldırılmış ne de cumhuriyet ilan edilmişti.
Belgesel bir tarih öyküsü: Yüzbaşı Selâhattin'in Romanı
İlhan Selçuk’un yazdığı Yüzbaşı Selâhattin’in Romanı, Nisan 1973’te, Cumhuriyet’in 50’inci yıl dönümünde kitap olarak okuyucu ile buluştu. Bir süredir piyasada tükenmiş olan kitap, kısa süre önce Cumhuriyet Kitapları’nca 17. Baskı olarak iki cilt olarak yayımlandı. Kitap, bir devri anlattığı gibi, nefes kesen gerçek öykülerle de doludur. Yüzbaşı Selâhattin’in yaşamı aynı zamanda Kuvayı Milliyecilerin de gerçek öyküsüdür. İlhan Selçuk’un dediği gibi; “Yüzbaşı Selâhattin’in Romanı yalnız kendisinin değil bir kuşağın romanıdır.”
A. Munis Armağan’dan ‘Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Yönleriyle Aydınoğulları’
Kısa süre önce yitirdiğimiz araştırmacı yazar A. Munis Armağan’ın son araştırması Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Yönleriyle Aydınoğulları, Selçuk Türk Devleti’nden sonra 14. yüzyılda ortaya çıkan beylikler döneminde stratejik bölge olan Batı Anadolu’da kurulan Aydınoğulları Beyliği’ni merceğe alıyor.
Altan Öymen ile ‘hayat, siyaset ve Türkiye’nin halleri üzerine’ Alev Coşkun’un yazısı...
Duayen gazeteci Altan Öymen bu kez Kuşaklar Arası - Hayat, Siyaset ve Türkiye’nin Halleri Üzerine Bir Sohbet (Doğan Kitap) adını taşıyan bir söyleşi kitabıyla okuyucunun karşısına çıkıyor.
Bir nehir söyleşiyi aşan, kuşaklar arası bir sohbet niteliğindeki, merak edilen sorular ve yanıtlar üzerinde kurgulanmış olan kitabın sorularını soran, sohbetin derinleşmesini sağlayan genç gazeteci Atahan Ünal’dır.
Kuşaklar Arası’nda karşımıza yepyeni bir Altan Öymen çıkıyor. Bilge, insancıl, kavrayıcı, hoşgörü sahibi, Türkiye’nin sorunlarını, kendisine dert edinmiş, yol gösterici.. Tüm bu nedenlerle de kitap bir solukta okunacak niteliktedir.
‘Kafkasya’da Türk-Sovyet Askeri İşbirliği (1919-1922)’ Alev Coşkun'un yazısı...
Yıllardır Rus Devlet Arşivi’nde incelemeler yapmaktadır. Halen Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışan Mehmet Perinçek’in kaynak niteliğindeki yeni kitabı Kafkasya’da Türk-Sovyet Askeri İşbirliği (1919-1922) adını taşıyor. Kitap, Milli Mücadele başlarında (5 Şubat 1920) Atatürk’ün yayınladığı ünlü Kafkas Seddi Durum Değerlendirmesi’ne gönderme yapılarak başlamaktadır. İlk bölümde Azerbaycan’da, 1920’de Sovyet İktidarının kurulması, ikinci bölümde Ermenistan hareketi ve Taşnak iktidarının yıkılması, üçüncü bölümde Gürcistan’daki gelişmeler ve dördüncü bölümde Batı’nın Türk-Rus Savaşı çıkarma çabaları incelenmektedir.
Böyle diktatörlük olur mu? - II
Geçen pazar yayımlanan “Böyle Diktatörlük Olur mu?” başlıklı yazım çok ses getirdi. Yazıda, 1924 Anayasası tasarısında cumhurbaşkanına gerektiğinde Meclis’in feshedilip seçimlere götürmesi ve Meclis’te kabul edilen kanunların veto edilmesiyle ilgili yetkilere karşı Mahmut Esat Bozkurt ve Şükrü Saracoğlu’nun muhalefet edip karşı duruşları anlatılmıştı. Atatürk, bu genç milletvekillerini dinledi, notlar aldı, sonunda kendisinin de desteklediği bu iki önemli maddeden vazgeçti. Bu nedenle yazı, “Bu nasıl diktatör? Böyle diktatör olur mu? Yapılan itirazlar üzerine, kendisine verilmek istenen yetkilerden vazgeçen diktatör görülmüş müdür? Atatürk diktatör değil, tam bir devrimci, akıl ve bilime inanan bir önderdi” diyerek bitiyordu. Sosyal medyada yoğun olarak paylaşılan yazı ile birlikte “Dr. Reşit Galip’i unutmayalım” uyarıları aldım. Bu nedenle, bu hafta “Böyle Diktatörlük Olur mu?-II” yazısıyla Dr. Reşit Galip’i anacağız. AYDINLANMA DEVRİMCİSİ Dr. Reşit Galip, yine bu sayfada yer alan özgeçmişinden de anlaşılacağı gibi Aydınlanma devrimlerini benimseyen, gerçek cumhuriyetçi bir kişiliğe sahipti. Bir gece Dolmabahçe’de, Atatürk’ün sofrasında, eğitim konuları konuşuluyordu. Dr. Reşit Galip o sırada Halkevlerinin sahneye koyduğu piyeslerde kadın rolleri için Ankara Kız Lisesi’nden, kendi arzu ve istemiyle seçilen öğretmenlere Milli Eğitim Bakanı Esat Bey’in (Sagay) izin vermediğini belirterek sert eleştiride bulundu ve “Kadın konusu inkılabın en önemli konusudur” dedi. Milli Eğitim Bakanı Esat Bey (1874-1938) Atatürk’ün Harp Okulu’ndan hocasıydı ve Bursa milletvekiliydi. Atatürk, hocası Esat Bey’e saygı duyuyordu. Atatürk’ün karşısında konuşan Dr. Reşit Galip, henüz 39 yaşındaydı ve gençlik heyecanını frenleyemiyordu. Atatürk, hem hocası hem de kendi Milli Eğitim Bakanını korumak amacıyla bu konunun uzatılmamasını istedi. ‘SİZİ DE ELEŞTİRİRİM’ Reşit Galip, “Bu inkılap ve düşünce konusudur, düşüncemizi söylememiz gerekir” diye yanıt verdi. Atatürk soğukkanlılıkla, “Merak etmeyin, her şey düzelecek” diyerek Dr. Reşit Galip’i yatıştırmak istedi. Ancak Reşit Galip konuşmasını sürdürüyordu. Bir ara Reşit Galip, “Devrimci devrimcidir. İnsanlar bir yaştan sonra ister istemez tutucu olurlar. Meclis’te bunca genç, bakanlık yapacak yetenekte kişiler varken böyle yaşlı kişileri Milli Eğitim Bakanı yapmak hatadır” dedi. Atatürk, Reşit Galip’i çok severdi. Zekâsını, çalışma gücünü, inkılapçılığını, vatanseverliğini takdir ediyordu, onu kırmak istemiyordu. “Sizi bir kere daha sabır ve sükûna davet ederim. Arzularınız olacaktır” dedi. Dr. Reşit Galip, “Devrimleri korumak için sizden izin istemem. Bu konuda sizi de eleştiririm” diye yanıt verdi. Dr. Reşit Galip o kadar doluydu ki iradesine egemen olamıyor, şikâyet oklarını birbiri ardından, bir yaylım ateş gibi açıklıyordu. Sofra ve oturanlar trajik bir havaya boğulmuştu, kimse nefes alamıyordu. Atatürk, üzüntülüydü, fakat soğukkanlılığını kaybetmedi. Sakin ve hoşgörülü bir tavırla: - Siz böyle konuşmakta devam ederseniz, ben size muhatap olmamakta mazurum, yoruldunuz biraz dinlenin, dedi. ‘BU SOFRA, MİLLETİN SOFRASIDIR OTURMAK BENİM DE HAKKIM’ Reşit Galip, Atatürk’ün bu sözlerine “Beni kovuyor musunuz? Burası milletin malıdır. Burası milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak benim de hakkımdır” diye yanıt verdi. Sofradakiler merakla durumu izliyorlardı. Atatürk şimdi ne yapacaktı? Diktatörler böyle olaylarda ne yaparlardı?... Herkesin hayretleri içinde Atatürk, koltuğunu geriye itti… Ayağa kalktı ve “O halde sofrayı terk etmek bize düşüyor” dedi ve sofrayı bırakarak odasına çekildi. Yemek masası tatsız bir biçimde dağılmıştı. PENCERE KENARINA ÇEKİLİŞ Sofrada yalnız kalan Reşit Galip, denize karşı bir pencerenin yanına oturdu. Atatürk, yatak odasına çekilmiş, misafirler gitmişlerdi. Reşit Galip sabaha kadar pencere kenarında kaldıktan sonra, sabah Ankara’ya gitmek üzere Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılmıştı. (Reşit Galip) ‘PARASI YOK AMA KARAKTERİ VAR’ Atatürk, uyanınca Dr. Reşit Galip’i sordu. Tüm gece pencere kenarında kaldığını anlattılar. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Tevfik Bıyıklıoğlu, “Reşit Galip’in yeterli parası olmadığını Ankara’ya dönmek için bir miktar ödünç para istediğini, bu nedenle kendisine 25 lira verdiğini” belirtti. Atatürk bunu duyunca çok üzülmüştü, Tevfik Bey’e: “İnsan bu durumda bulunan arkadaşına 25 lira mı verir? Hiç değilse benim hesabımdan birkaç yüz lira vermeliydin” diye çıkıştı. Ardından “Adamın parası yok ama karakterinden ödün vermiyor... Parası olmasa da yüreği var” dedi. Reşit Galip daha sonra, Ankara’dan Atatürk’e yazdığı uzun bir mektupla affını istemişti. Eşsiz lider, mektubu ilgiyle okumuş ve “Nedir, bir kabahati mi var ki?” demişti. MİLLİ EĞİTİM BAKANI OLUYOR Kısa bir süre sonra Atatürk, bir gece Doktor Reşit Galip’i Çankaya Köşkü’ne davet ederek ilgi gösterdi. O sırada görevinden istifa eden Esat Mehmet (Sagay) Bey yerine 19 Eylül 1932’de Milli Eğitim Bakanlığı’na getirildi. Şimdi aynı soruyu soruyoruz. Böyle diktatör olur mu? Kendisine karşı çıkan bir kişiyi birkaç ay sonra Milli Eğitim Bakanı yapar mı? Tekrar ediyoruz. Bu tarihi gerçekleri bugünün politikacılarına bir ders olması için yazdık. Ancak ders alırlar mı? n DR. REŞİT GALİP KİMDİR? 1893 yılında Rodos’ta doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Rodos’ta tamamladı. Adanın İtalyanlar tarafından işgali üzerine kardeşi Hüseyin Ragıp ile birlikte kayıkla Marmaris’e oradan Aydın ve İzmir’e geçti. Liseyi İzmir’de okudu. Tıbbiye öğrencisi iken arkadaşları için “Hakikat” gazetesi adlı bir gazete ve “Sivrisinek” adlı karikatür dergisi çıkardı. Gönüllü olarak Balkan Savaşı’na katıldı, yaralandı. I. Dünya Savaşı’na da gönüllü olarak katıldı. Sakarya Savaşı’ndan sonra Ankara’da Sağlık Bakanlığı’nda daire başkanlığına getirildi. Mart 1923 yılında doktorluk yaptığı Mersin’e gelen Atatürk’ün karşısında yaptığı konuşma ile Mustafa Kemal’i etkiledi, iki yıl sonra onun önerisiyle milletvekilliğine aday gösterildi ve Aydın milletvekili seçildi: Şeyh Sait İsyanı sırasında, Ali Çetinkaya başkanlığındaki Ankara İstiklal Mahkemesi’nde üye olarak görev yaptı. III. ve IV. dönemlerde de Aydın milletvekilliği yapan Reşit Galip, Harf Devrimi hazırlıklarının yapıldığı 1928 Ağustos ayında Cumhuriyet gazetesinde şunları yazıyordu: “Milli Mücadele deyimini yalnız askeri hareketler dönemine ait saymak doğru değildir. Lozan Barışı, saltanatın ve hilafetin kaldırılması, Cumhuriyetin ilanı, mahkemelerin birleştirilmesi, medreselerin, tekkelerin kapatılması, fesin atılması, Türk Medeni Kanunu’nun kabulü, bütün bunlar, Milli Mücadele’nin askeri zaferimiz kadar başarılı aşamalarıdır. Eski harflerde dini bir değer ve nitelik görmek isteyenler cahil değilseler, mutlaka azılı gericilerdir.” Halkevlerinin kurulmasında etkin rol aldı. Sonradan Türk Dil Kurumu’na dönüşecek olan Türk Dili Tetkik Cemiyeti içinde de yer aldı ve bu cemiyetin çıkardığı “Öz Dilimiz” dergisinin başyazarlığını üstlendi. Reşit Galip, 19 Eylül 1932’de Milli Eğitim Bakanlığı’na atandı. 26 Eylül 1932’de açılışı yapılan Türk Dil Kurumu’nun başkanlık görevini üstlendi. Bakanlığı sırasında ilkokuldan başlayarak öğrencilere Atatürk ilkelerine bağlılık ruhu aşılamaya yönelen Reşit Galip, Cumhuriyet 10. yılını doldururken 23 Nisan 1933 sabahı çocuklarına kendi yazdığı bir andı okutmuş ve o gün Çocuk Haftası’nı açış konuşmasında da bu metni tekrar etmişti. Öğrenci Andı olarak bilinen metin, bu konuşmanın ardından bakanlıkça yayımlanan bir genelge ile Cumhuriyetin 10. yılından başlayarak okullarda sürekli hep bir ağızdan okutulmuştur. Dünyanın sayılı müzeleri arasına giren Anadolu Medeniyetleri Müzesi, onun bakanlığı döneminde tasarlandı. Milli bir müze kurulmasının yanı sıra Milli Kütüphane ile İlimler ve Sanatlar Akademisi’nin kurulması da onun bakanlığı döneminde kararlaştırılmıştı. Bakanlığı dönemindeki en büyük dönüşüm, 1933 yılındaki “Üniversite Reformu”dur. İstanbul Darülfünunu’nun çağdaş bir üniversiteye dönüştürülmesi kararı 1931’de verilmişti. Kararın uygulaması Reşit Galip’in bakanlığı sırasında gerçekleştirildi. Kadro oluşturulurken Nazi Almanyası’ndan kaçan Alman bilim insanlarına yer verildi. İstanbul Üniversitesi’nin gerçek bir bilim merkezi olmasını sağladı. Gerçek bir Atatürkçü olan Reşit Galip, Aydınlanma devrimleri yoluna daha çok hizmet edeceği bir yaşta, 5 Mart 1934’te, 41 yaşında yaşamını yitirdi. REŞİT GALİP TARAFINDAN YAZILAN “ANDIMIZ”: “Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam: Küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak; Yurdumu, halkımı özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.” KAYNAKLAR Kâzım Özalp, “Özalp, Atatürk’ü Anlatıyor” , Milliyet gazetesi, Sayı: 7902, 21 Kasım 1969, s. 7. Hasan Rıza Soyak, Doğumundan Cumhuriyetin İlanına Kadar Fotoğraflarla Atatürk ve Atatürk’ün Hususiyetleri , Hayat Yayınları, İstanbul 1964, s. 29-31; Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar , Cilt: 1, Yapı Kredi Bankası Yayınları, İstanbul 1973, s. 21-23. Ali Kılıç “Kılıç Ali Hatıralarını Anlatıyor” , Milliyet, 7 Mart 1952, s. 1-7; Hulusi Turgut (Der.), Atatürk’ün Sırdaşı-Kılıç Ali’nin Anıları , İş Bankası, 2005. Yener Oruç, Atatürk’ün Fikri Fedaisi: Dr. Reşit Galip , Gürer Yayınları, 2007. Namık Kemal Zeybek, Ateşten Adamlar- Türk Devrimini’nin Öncü Savaşımcıları , Doğan Kitap, 2022, s. 25-30.
A. Munis Armağan’dan ‘Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Yönleriyle Aydınoğulları’
Kısa süre önce yitirdiğimiz araştırmacı yazar A. Munis Armağan’ın son araştırması Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Yönleriyle Aydınoğulları, Selçuk Türk Devleti’nden sonra 14. yüzyılda ortaya çıkan beylikler döneminde stratejik bölge olan Batı Anadolu’da kurulan Aydınoğulları Beyliği’ni merceğe alıyor.
Yunus Nadi... Kuvayı Milliyeci, Atatürkçü, Cumhuriyetçi... Alev Coşkun’un yazısı...
Bu yazıda gerek Cumhuriyet gazetesi gerekse Cumhuriyet gazetesinin sahibi ve başyazarı, ödün vermez Cumhuriyetçi Yunus Nadi ile ilgili olarak 2020 ve 2021’de yayımlanan iki kitaptan söz edeceğiz:
Dr. Pınar Aydoğan’dan Yunus Nadi - Kemalizmin Muhafazakâr Yorumu (Alfa Yayınları) ve Dr. Ferhat Eroğlu’ndan Yunus Nadi (Atatürk Araştırma Merkezi).
Her iki kitap da Yunus Nadi’nin gerek Mili Mücadeleci gerekse Milli Mücadele sonrası konumunu anlayıp özümsememize katkı sağlamaktadır. Milli Mücadele kütüphanemiz için önemli bir kazançtır.
Yakın tarihten yansımalar
Atatürk, saltanat ve halife yanlılarının gerçeği çarpıtan tutumlarına, Meclis’in 25 Eylül 1920’deki gizli oturumunda, ilk kez Vahdettin’i hedef alarak tutanaklara ve tarihe geçen bir konuşmayla yanıt veriyor. Bu yanıt, günümüzde yeniden gündeme getirilen yalanları da çürüten bir belge niteliği taşıyor.
Prof. Dr. Sina Akşin’den ‘İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele V’
Değerli çalışmaları ve kitaplarıyla yakın tarihimize ışık tutan Prof. Dr. Sina Akşin’in elli yıla varan ve kısa süre önce yayımlanan beşinci cildinde çöken bir imparatorluğun küllerinden yepyeni bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşunun Büyük Zafer’le taçlanan son askeri aşamasını çok geniş basın ve belge taraması çerçevesinde okuyucuya sunduğu İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) adlı çalışması Büyük Zafer’in 100. yılında Milli Mücadele’nin ruhunu anlamak için vazgeçilmez bir kaynak.
Cumhuriyet ve Atatürk kütüphanemiz için iki önemli kitap! Alev Coşkun’un yazısı...
Geçtiğimiz ay Cumhuriyet, Atatürk ve Aydınlanma alanında iki önemli eser Cumhuriyet kütüphanesine kazandırıldı: İlker Başbuğ’dan Mustafa Kemal Anlatıyor: Savaş ve Barış (Kırmızı Kedi Yayınevi) ve Emre Kongar ile Zülâl Kalkandelen’in 3 cilt olarak planlanan çalışmaları Devrimin ve Karşı Devrimin Yüz Yılı’nın (Remzi Kitabevi) ilk cildi Savaş, Devrim ve Tepkiler (1919-1971).
İlber Ortaylı’dan Yakın Tarihin Gerçekleri.. Alev Coşkun’un yazısı...
Ortaylı’nın Yakın Tarihin Gerçekleri (Kronik Kitap) kitabı, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yakın Tarihimiz” ve “Osmanlıdan Günümüze Orta Doğu” başlıklarını taşıyan ve toplam 50 makalesinin yer aldığı iki bölümden oluşuyor. Makaleler de sadece tarihsel gerçekler ve ayrıntılar değil, bir tarihçi olarak Ortaylı’nın yargıları da yer alıyor.
Bu makalelerde herkesin ilgisini çeken konular, Osmanlı’nın çöküşünün nedenleri, milliyetçilik akımları, Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve sonunda küllerinden doğan bir Cumhuriyet kuran Mustafa Kemal Atatürk ele alınmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türk siyasal hayatında demokrasiye geçiş çabaları, Demokrat Parti’nin kuruluşu, D.P.’nin iktidarda olduğu yıllar ve sonrası süreçteki gelişmeler de kimi noktalarda ayrıntılarıyla incelenmektedir.
Yakın tarihin ödünsüz tanığı; Ekrem Alican! Alev Coşkun’un yazısı...
1960 öncesi ve 1960 sonrası dönemde önemli görevlerde bulunmuş devlet adamı niteliğinde bir politikacı olan, 27 Mayıs 1960’tan sonra Maliye Bakanlığı’na getirilen Ekrem Alican’ın Günlükler’inde (Yapı Kredi Yayınları ) sadece bir olay değil, 1956-1966 arası birçok konu birinci elden görgü tanıklığıyla anlatılıyor.
Günlükler, yakın tarihimizin en sarsıntılı ve tartışmalı günlerine ışık tutmaktadır. O günleri anlamak isteyenler için elden bırakılmadan okunacak bir kitap...
Yunus Nadi... Kuvayı Milliyeci, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Aydınlanmacı... Alev Coşkun’un yazısı...
Bu yazıda gerek Cumhuriyet gazetesi gerekse Cumhuriyet gazetesinin sahibi ve başyazarı, ödün vermez Cumhuriyetçi Yunus Nadi ile ilgili olarak 2020 ve 2021’de yayımlanan iki kitaptan söz edeceğiz:
Dr. Pınar Aydoğan’dan Yunus Nadi - Kemalizmin Muhafazakâr Yorumu (Alfa Yayınları) ve Dr. Ferhat Eroğlu’ndan Yunus Nadi (Atatürk Araştırma Merkezi).
Her iki kitap da Yunus Nadi’nin gerek Mili Mücadeleci gerekse Milli Mücadele sonrası konumunu anlayıp özümsememize katkı sağlamaktadır. Milli Mücadele kütüphanemiz için önemli bir kazançtır.
Topyekûn kalkınma ve çağdaşlaşma hareketi! Alev Coşkun’un yazısı...
Köy Enstitüleri hareketi sadece eğitim hareketi değildir, özellikle kırsal kesimin ve toplumun topyekûn kalkınma ve çağdaşlaşma hareketidir. Prof. Dr. İsa Eşme, Köy Enstitüleri: Yarım Kalan Aydınlanma Atılımı (İKÜ Yayınları) adlı kitabında, Ortaçağ koşullarını yaşayan toplumun sınırlarını kırması ve çağdaşlaşma yönündeki atılım olan Köy Enstitüleri nasıl doğdu, nasıl gelişti, neden yıkıldı sorularını yalın bir dille açıklığa kavuşturuyor.
Atatürk ve arkadaşlarının Ankara’ya gelişinin 102. yılı
Atatürk ve yakın arkadaşları 102 yıl önce bugün Ankara’da coşkuyla karşılandı. Hep birlikte Hacıbayram’a kadar yürüdüler. Aynı akşam Temsilciler Kurulu merkezinin artık Ankara olduğu duyuruldu.
Cumhuriyetçi, Aydınlanmacı, Atatürkçü bilge; Server Tanilli
Aydınlanma felsefesinin öğrencisi ve öğreticisi, Cumhuriyetçi ve gerçek Atatürkçü Prof. Server Tanilli’nin “Uygarlık Tarihi” dersleri ve bunun için yayımlanmış olan 6 ciltlik Yüzyılların Gerçeği ve Mirası: Uygarlık Tarihi (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) bilimsel bir eser, Aydınlanma düşüncesinin vazgeçilmez bir kaynak kitabıdır.
İlk Çağ: Doğu, Yunan, Roma; Ortaçağ: Feodal Dünya; 16-17. Yüzyıllar: Kapitalizm ve Dünya; 18. Yüzyıl: Aydınlanma ve Devrim; 19. Yüzyıl: İlerlemeler ve Çelişmeler; 20. Yüzyıl: Yeni Bir Dünyanın Aranışında başlıklarını taşıyan 6 ciltlik, toplam 3336 sayfayı bulan bu eser aslında, insanlığın temel uygarlık tarihidir. Tanilli’nin de belirttiği gibi “İnsanlığın tarihine başlangıcından bugüne bakmayı amaçlayan” bir çalışmadır.
Okuyucu bu kitaplarda, devlet şekilleri kuran askeri yapılar, içi boş fetih öyküleri okumaz; çağlar boyunca ezilmiş, horlanmış insanların emek ve kültür mücadelesini de açık olarak görür.
Yunus Nadi... Kuvayı Milliyeci, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Aydınlanmacı... Alev Coşkun’un yazısı...
Bu yazıda gerek Cumhuriyet gazetesi gerekse Cumhuriyet gazetesinin sahibi ve başyazarı, ödün vermez Cumhuriyetçi Yunus Nadi ile ilgili olarak 2020 ve 2021’de yayımlanan iki kitaptan söz edeceğiz:
Dr. Pınar Aydoğan’dan Yunus Nadi - Kemalizmin Muhafazakâr Yorumu (Alfa Yayınları) ve Dr. Ferhat Eroğlu’ndan Yunus Nadi (Atatürk Araştırma Merkezi).
Her iki kitap da Yunus Nadi’nin gerek Mili Mücadeleci gerekse Milli Mücadele sonrası konumunu anlayıp özümsememize katkı sağlamaktadır. Milli Mücadele kütüphanemiz için önemli bir kazançtır.
50 tartışma, 50 ufuk açıcı inceleme! Alev Coşkun’un yazısı...
Yalancı, saptırmacı, alternatif bir tarih yaratmak isteyenlere karşı savaşan bir Cumhuriyetçi ve Atatürkçü olan Sinan Meydan’ın yine belgelere dayalı yeni kitabı Yakın Tarih İçin Pusula; 2019, 2020 yıllarında yazdığı yazılardan oluşuyor.
Yakın Tarih İçin Pusula, Meydan’ın; Yüzyılın Kitabı - Yüzyılın Lideri, Atatürk Etkisi ve Hafıza: Yakın Tarihin Kitabı serisinin dördüncü kitabı. Tüm öğretmen ve öğrenciler başta olmak üzere yakın tarih olaylarını öğrenmek isteyen okuyucu için bir kaynak niteliğindeki kitap; yakın tarihin tartışma yaratan 50 konusu üzerinde, 50 ufuk açıcı inceleme sunuyor.
Osmanlı’dan günümüze yakın tarih!
İlber Ortaylı’nın yeni kitabı Yakın Tarihin Gerçekleri (Kronik Kitap), “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yakın Tarihimiz” ve “Osmanlıdan Günümüze Orta Doğu” başlıklarını taşıyan ve toplam 50 makalesinin yer aldığı iki bölümden oluşuyor. Makaleler de sadece tarihsel gerçekler ve ayrıntılar değil, bir tarihçi olarak Ortaylı’nın yargıları da yer alıyor.
Bu makalelerde herkesin ilgisini çeken konular, Osmanlı’nın çöküşünün nedenleri, milliyetçilik akımları, Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve sonunda küllerinden doğan bir Cumhuriyet kuran Mustafa Kemal Atatürk ele alınmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türk siyasal hayatında demokrasiye geçiş çabaları, Demokrat Parti’nin kuruluşu, D.P.’nin iktidarda olduğu yıllar ve sonrası süreçteki gelişmeler de kimi noktalarda ayrıntılarıyla incelenmektedir.
GERÇEK ATATÜRKÇÜ
Atatürkçü, yurtsever ve gerçek bir Cumhuriyet Halk Partisi emekçisi Muammer Erol Ünal, yaşamını yitirdi.
Erol Tuncer’den ‘Anılarım’... Alev Coşkun’un yazısı... (23.08.2021)
1980 öncesi siyasal yaşamda önemli bir isim olan, yetenekli bir bürokrat, akılcı, dengeleri gözeten heyecana kapılmayan her zaman yumuşak üsluplu, objektif bir politikacı olarak bilinen, kitapları ve incelemeleriyle de Türk demokrasi tarihine çok önemli kaynak eserler kazandırmış Erol Tuncer’in, Anılar’ı siyasal yaşamımız için aynı zamanda bir ders niteliğindedir.
Siyasetin içinde bulunan herkese ve o günleri öğrenmek isteyenlere bu önemli kitabı öneriyorum, kendisini de böylesi bir kitabı yazdığı ve bilinmeyen birçok olayı açıklığa kavuşturduğu için kutluyorum.
Erol Tuncer’den ‘Anılarım’... Alev Coşkun’un yazısı... (02.07.2021)
1980 öncesi siyasal yaşamda önemli bir isim olan, yetenekli bir bürokrat, akılcı, dengeleri gözeten heyecana kapılmayan her zaman yumuşak üsluplu, objektif bir politikacı olarak bilinen, kitapları ve incelemeleriyle de Türk demokrasi tarihine çok önemli kaynak eserler kazandırmış Erol Tuncer’in, Anılar’ı siyasal yaşamımız için aynı zamanda bir ders niteliğindedir. Siyasetin içinde bulunan herkese ve o günleri öğrenmek isteyenlere bu önemli kitabı öneriyorum, kendisini de böylesi bir kitabı yazdığı ve bilinmeyen birçok olayı açıklığa kavuşturduğu için kutluyorum.
Milli Mücadele kütüphanemize iki önemli katkı! Alev Coşkun’un yazısı...
Milli Mücadele kütüphanemiz her gün yeni eserlerle daha da zenginleşiyor. Kısa süre önce Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in, Mustafa Kemal’le Anadolu’da Yolculuk (Doğan Kitap) ve Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un, Başkomutan-Emsalsiz Lider (Kırmızı Kedi Yayınevi) adlarını taşıyan kitapları raflarda yerini aldı.
Prof. Hikmet Özdemir, incelemesinde 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelinceye kadar geçen 225 günü; Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz da, Milli Mücadele’nin önderi Atatürk’ün askeri kariyerini ve onun liderlik yeteneklerini ele almaktadır.
Cumhuriyetçi, Aydınlanmacı, Atatürkçü bilge; Server Tanilli! Alev Coşkun'un yazısı...
Aydınlanma felsefesinin öğrencisi ve öğreticisi, Cumhuriyetçi ve gerçek Atatürkçü Prof. Server Tanilli’nin “Uygarlık Tarihi” dersleri ve bunun için yayımlanmış olan 6 ciltlik Yüzyılların Gerçeği ve Mirası: Uygarlık Tarihi (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) bilimsel bir eser, Aydınlanma düşüncesinin vazgeçilmez bir kaynak kitabıdır.
İlk Çağ: Doğu, Yunan, Roma; Ortaçağ: Feodal Dünya; 16-17. Yüzyıllar: Kapitalizm ve Dünya; 18. Yüzyıl: Aydınlanma ve Devrim; 19. Yüzyıl: İlerlemeler ve Çelişmeler; 20. Yüzyıl: Yeni Bir Dünyanın Aranışında başlıklarını taşıyan 6 ciltlik, toplam 3336 sayfayı bulan bu eser aslında, insanlığın temel uygarlık tarihidir. Tanilli’nin de belirttiği gibi “İnsanlığın tarihine başlangıcından bugüne bakmayı amaçlayan” bir çalışmadır.
Okuyucu bu kitaplarda, devlet şekilleri kuran askeri yapılar, içi boş fetih öyküleri okumaz; çağlar boyunca ezilmiş, horlanmış insanların emek ve kültür mücadelesini de açık olarak görür.
Otoriter Demokrasi!
Taha Akyol’un bu kitabında ele aldığı zaman dilimi, 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin tartışmalı bir bölümüdür. Kitapta, İnönü’nün çok partili siyasal yaşama girişiyle ilgili adımlar ve DP’nin kuruluşu belgelere dayanarak, kronolojik bir dizgi içinde inceleniyor.
Muhalefet döneminde “partili Cumhurbaşkanlığı sistemi”ne şiddetle karşı olan DP’nin iktidara geldikten sonra bu konuda Anayasal bir girişimde bulunmadığına dikkat çeken Akyol, DP’nin özellikle 1957 seçimlerinden sonra “güç zehirlenmesi” yaşadığını belirtiyor.
1946-1960 dönemine anayasal sistem sorunu açısından bakılan kitapta; Türkiye’nin 1950’de çok partili modele geçtiği fakat “otoriter siyasi kültür” ve “kuvvetler birliği ilkesi” savunuculuğuyla tam demokratik sistemi uygulayamadığı vurgulanıyor.
Osmanlı’dan günümüze yakın tarih! Alev Coşkun’un yazısı...
Ortaylı’nın yeni kitabı Yakın Tarihin Gerçekleri (Kronik Kitap), “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yakın Tarihimiz” ve “Osmanlıdan Günümüze Orta Doğu” başlıklarını taşıyan ve toplam 50 makalesinin yer aldığı iki bölümden oluşuyor. Makaleler de sadece tarihsel gerçekler ve ayrıntılar değil, bir tarihçi olarak Ortaylı’nın yargıları da yer alıyor.
Bu makalelerde herkesin ilgisini çeken konular, Osmanlı’nın çöküşünün nedenleri, milliyetçilik akımları, Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve sonunda küllerinden doğan bir Cumhuriyet kuran Mustafa Kemal Atatürk ele alınmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türk siyasal hayatında demokrasiye geçiş çabaları, Demokrat Parti’nin kuruluşu, D.P.’nin iktidarda olduğu yıllar ve sonrası süreçteki gelişmeler de kimi noktalarda ayrıntılarıyla incelenmektedir.
Yakın tarihin ödünsüz tanığı; Ekrem Alican... Alev Coşkun’un yazısı...
1960 öncesi ve 1960 sonrası dönemde önemli görevlerde bulunmuş devlet adamı niteliğinde bir politikacı olan, 27 Mayıs 1960’tan sonra Maliye Bakanlığı’na getirilen Ekrem Alican’ı, 1961 Anayasası’nı yapan Kurucu Meclis’te tanıdım. O henüz 45 yaşında, ben ise 25 yaşında ve Meclis’in Divan Katibiydim.
Askeri darbeler ve darbe girişimlerinin yaşandığı çalkantılı dönemde siyasi yaşamın içinde bulunan Alican’da ilkelere bağlı, inandığı fikirlerden ödün vermeyen, ciddi, bilgili bir politik kişiliğin örnek davranışlarını görmekteyiz.
Ekrem Alican’ın Günlükler’inde sadece bir olay değil, 1956-1966 arası birçok konu birinci elden görgü tanıklığıyla anlatılıyor. Günlükler, yakın tarihimizin en sarsıntılı ve tartışmalı günlerine ışık tutmaktadır. O günleri anlamak isteyenler için elden bırakılmadan okunacak bir kitap...