Marlon Brando ve James Dean’e saygıyla…
Bugün gösterime giren Motorcular’da Austin Butler, Jodie Comer, Tom Hardy oynuyor.
Yönetmen-senarist Jeff Nichols (Midnight Special, Loving) fotoğrafçı Danny Lyon’ın 1965-1973 yılları arasında çektiği Chicagolu motosiklet kulübü Vandallar’ın The Bikeriders adlı fotoğraf albümünden sinemaya uyarladığı Motorcular’da asi, isyankâr grupları, kulübün de ülkeyle birlikte değişimini, yükselmesini ve çöküşünü yalın, gerçekçi bir anlatımla betimliyor.
Tüm öyküyü genç fotoğrafçı Danny’nin Benny’nin karısı Kathy ile yaptığı röportaj üzerinden izliyoruz. Kendi halinde sıradan bir yaşam süren Kathy’nin yolu Vandallar’ın barına düşünce genç kadın ayrıksı bir dünyanın içine giriverir. Nichols, ataerkil toplumun alt kültürünü bir kadının gözünden anlatırken çok doğru bir seçim yapmış. Bir çeşit Amerikan rüyasını yansıtırken 50 ve 60’lar ülkenin en tutucu dönemidir. Kapitalist sistemde kadınlar salt annedir, ev hanımıdır, erkeklerin yanında figüran gibidirler. Bu kulübü kamyon şoförü evli, çocuklu Johnny televizyonda kültürel ikona dönüşen Marlon Brando’nun başrolde oynadığı The Wild One (Vahşi Olan/1953) filmini izlerken kurmaya karar vermiştir; film ABD’de motosiklet çetesinin şiddetini yansıtan ilk çalışmadır. İlk başta yarış kulübü iken üye sayısı arttıkça özgürlük, dayanışma, yabancı, toplum dışı ilkelerini benimseyen Vandallar grubu logolu deri ceketleriyle, kasksız şekilde otoyollarda, tarlalarda, kent sokaklarında dolaşmaya başlar, polis bile onlara bulaşmak istemez. Piknik yaparken ot, bira, içki içerler, motor sohbeti yaparlar, tüm dünyaları deri ceketleri ve modifiye ettikleri motorlarıdır.
MOTORCU CEKETİ GİYMEK
Dileyen Johnny’e meydan okuyabilir. Yumruk yumruğa dövüş mü yoksa bıçak mı, diye sorar. Johnny, her şeyin bir kuralı vardır. James Dean’i andıran Benny eşi Kathy’nin mantığıyla başkan Johnny’nin tutkusu arasında kalmıştır. Yalnızken motorcu ceketi giymek cesaret ister, sivil halk motorculardan hoşlanmaz, onları aralarına almaz. Benny hep “Ölmek yaşamaktan daha iyi, çekip gideceğim” der. Hepsinin düşleri vardır: Zipco, annesinin taksiyle götürdüğü askeriyede psikiyatrinin “Sen istenmeyen karaktersin” dediği için Vietnam’a gidemediği için pişmandır. Hamamböceği hep motorlu polis olmak istemiştir. Vietnam Savaşı’ndan dönenler kulübe katılınca sorunlar büyür. Savaşın yarattığı ekonomik krizden sonra romantizmin yerini ahlaksızlık alır, karizmatik yüzlerin yerine değişken, şiddet yanlısı tipler gelir.
Eril dayanışma sona erince organize cinayetler çoğalır. Yönetmen ABD’nin sözde uygarlık paradigmasının evrimini izleyiciye aktarır. Ardından Reagan yılları gelecektir, bu dönemde aşırı liberal ikiyüzlülük tüm Amerikan toplumunu yoksulluğa sürükleyecektir. Ülkenin nahif, saf, masum olarak belirlediği 1950-1970’leri dönemin efsaneleri Marlon Brando, James Dean, Peter Fonda ile Dennis Hopper’ın oynadığı kült film Easy Rider’a gönderme yaparak saygıda bulunan Jeff Nichols yetkin bir oyuncu kadrosu kurmuş. Kulüp başkanı Johnny rolünde Tom Hardy tıpkı Marlon Brando gibi oynuyor. Hüzünlü yüzü, vurdumduymazlığıyla Benny’yi canlandıran Austin Butler, James Dean’i anımsatıyor. İngiliz oyuncu Jodie Comer Amerikan aksanıyla, ışıldayan performansıyla dikkat çekiyor. Görüntü yönetmeni Adam Stone’un yetkin çalışması, dönemin şarkıları, Mike Faist, Michael Shannon, Emory Cohen, Beau Knapp, Karl Glusman, Boyd Holbrook’un dinamik oyunculukları etkileyici. Jeff Nichols bugün gösterime giren Motorcular’la (The Bikeriders/2023) yabancılara, marjinallere hayranlık mesajını gönderiyor.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Colani’nin arabası
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması