Müzik susmaz kar yağsa da

İstanbul bu ara Adamo’nun ünlü şarkısını söylüyor: “Her yerde kar var, kalbim senin bu gece...” ve Devam ediyor: “Karda zordur yürümek, özledim gelmeyecek...” Metropolde kar zordur. Trafik durur, gidilecek yerler uzaktır. Ama hayat durmaz, hayat durmamalı, müzik ve sanat hiç durmamalı! Mehmet Mestçi, Oda Müziği’ne gönül vermiş bir organizatör. 10 yıldır İstanbul Uluslararası Opus Amadeus Oda Müziği Festivali düzenliyor. Bundan öncekinde festivalin tam ortasında pandemi patladı ve festival yarım kaldı. Geçen yıl yapılamadı ve Mehmet Mestçi, bu yıl kısıtlı açılmaya güvenerek bütün olanaklarını kullanıp festivalini yeniden düzenledi ama bu defa festivalin ortasında kar yolları kapadı! O ve sanatçıları her engeli aşıp müziği devam ettiriyor; İstanbul’a en yoğun kar yağışının olacağı, zorunlu olmadıkça sokağa çıkılmaması günler öncesinden ilan edilmişken konser yapmak ne cesaret? Ama yaptı! Sanatçılar iptal edilmesine rağmen sonradan yapılan seferle Amsterdam’dan geldi, Harbiye’deki St. Esprit Kilisesi’nde provalarını yaptı. Kimse gelemez denilen konsere müzikseverler geldi! Ve “Rengâhenk Telemann” konseri barok bir kilisede, barok müzik dinleyerek gerçekleşti. Gidemezsin, dönemezsin uyarılarına kulak asmayan acar muhabiriniz ben, İBB’ye ve kentin göbeğinde yaşamama güvenerek otobüsle gidip metroyla döndüm, hem şahane konserin hem lapa lapa yağan karda yürümenin keyfini yaşadım.

TELEMANN SEVDALISI

New Collegium, Hollandalı bir grup. 2006’da kurulmuş, ortak ilgi alanları barok müzik ve barok çalgılar. Ödülleri ve kayıtları var. Topluluk, barok blok- flüt, barok keman, barok çello ve sanat yönetmeni Claudio Riberio’nun çaldığı klavsenden oluşuyor. Klavsen, İstanbul’da çok yok, Macar Konsolosluğu’ndan ödünç alınmış. Cellist korona olunca yerine son anda Caroline katılmış.

Topluluk, 17-18. yüzyılda yaşamış Alman besteci Telemann’ın eserlerinden oluşan Chameleon albümünden seçtikleri altı parçalık bir program hazırlamıştı. İlk kez dinleyenler için zor olabilir ama alıştıkça seviyor ve o huzur veren sesi özlüyorsunuz, hele klavseni. Müzisyenler blokflüt ve keman için düet, ve klavsenle solo da yaparak çeşitliliği artırdılar. Biraz üşüdüler ama müzik hepimizi ısıttı.

Bir de Mehmet Mestçi’nin her konser için seçtiği bu müziğin yakıştığı birbirinden ilginç mekânlarda buluşmak büyük keyif oluyor. Festivalde iki program kaldı: 15 Mart’ta yine St. Esprit Kilisesi’nde Repicco ve final 29 Mart’ta Deniz Müzesi’nde İstanbul Barok Topluluğu.