Rahmi Kumaş’ın kaleminden; ‘Meclis’ten Menderes Geçti’

Hukukçu, yazar, eski milletvekili (1977-1980) Rahmi Kumaş, yeni incelemesi Meclis’ten Menderes Geçti’de (Doruk Yayınları), ülkemize özgü çok partili yaşamın en önemli dönüm noktalarından 1946-1960 yılları arasında Menderes’in Meclis’teki iktidar-muhalefet çatışmasını yansıtan konuşmaları dolaysız biçimde aktarıyor. İnceleme, gerçek anlamda “demokrasi”ye değil ama ülkemizi buna götürebilecek adımların daha başlangıçta nasıl tökezletildiğine yakından tanık olmak isteyenler için bir başucu kitabı niteliğinde.

Yayınlanma: 30.06.2022 - 00:03
Abone Ol google-news

Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ

ALANYAZINA YENİ BİR HALKA...

Hukukçu, yazar, eski milletvekili (1977-1980) Rahmi Kumaş, yeni çalışmasıyla Adnan Menderes’in siyasal yaşamıyla ilgili alanyazına yeni bir halka ekledi: Meclis’ten Menderes Geçti. Dönemin siyasal iklimini ortaya koyan kitap Doruk Yayınları tarafından yayımlandı.

İş yaşamına öğretmen olarak başlayan, sonra hukukçu ve siyasetçi olarak ülkemizin yakın dönemindeki toplumsal-siyasal yaşamında etkin görevler üstlenen Kumaş, uzun süre BM Türk Derneği Başkanlığı görevini sürdürdü.

1960’lı yıllardan bu yana CHP, TÖS, TÖB-DER, Türk Dil Kurumu, Anadolu Kulübü, Türk Parlamenterler Birliği, Dil Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Atatürkçü Düşünce Derneği gibi parti ve demokratik kitle örgütlerinde üye, kimilerinde yönetici olan Kumaş; özellikle Melih Gökçek’in Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne başkan olduktan sonra kentin simgesi olan Hitit Güneş Kursu’nu değiştirmesine karşı yirmi yılı aşan hukuksal savaşımıyla dikkat çekmişti.

MENDERES’İN BAŞBAKAN OLDUKTAN SONRAKİ KONUŞMALARINDAN SEÇMELER...

Rahmi Kumaş, çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra 1950-60 arasındaki başbakanlığı sırasında, ülkenin iç ve dış ilişkilerinde köklü dönüşümlere neden olan uygulamaları ve idam edilişi nedeniyle en çok tartışılan siyasal kişiliklerden Adnan Menderes’in başbakan olduktan sonraki Meclis konuşmalarından yaptığı seçmeleri bir araya getiriyor bu çalışmasında.

Menderes’in TBMM tutanaklarına geçen konuşmalarından kendisinin karşıtlarına sataşmalarını, karşıtlarının da kendisine yönelik sataşmalara yanıtları ayıklayan Kumaş, bu yolla okura Menderes’in siyasal kişiliğine ilişkin ipuçları sunmayı amaçlıyor.

MENDERES’İN SUSKUN VE ŞAHİN DÖNEMLERİ!

İktidardan Yüce Divana (1980), Parlamentonun Boyutları (1985), Onuncu Başbakan Hasan Saka (1998), CHP’nin Soyağacı (1999) gibi araştırmalarda da imzası bulunan Rahmi Kumaş; Atatürk’le 7, İsmet İnönü’yle 8 yıl CHP’de milletvekiliyken TBMM’de neredeyse hiç konuşmayan Menderes’in Demokrat Parti’nin kurulmasıyla birlikte dilinin çözülmesine şaşırır.

Bu çözülmenin temelinde, Cumhuriyet Devrimlerinden dönüşte kırılmayı oluşturan Çiftçiyi Topraklandırma Yasası vardır. Menderes, örneğin Cumhuriyet Aydınlanmasının önemli bileşenlerinden olan “1924 Anayasası’nın Türkçeleştirilmesi, ezanın Türkçe okunması, 1940’ta Köy Enstitüleri Yasası’na ‘Evet’ demesi” gibi tutumları ortadayken iş toprak konusuna gelince TBMM’de kendisiyle çıkar ortaklığı bulunan milletvekilleriyle birlikte adeta şahine dönüşmüştür.

1946-1960 arasında ülkenin NATO’ya ve Batı dayatmasına teslim olma sürecine öncülük eden Adnan Menderes’in TBMM’deki karşıtlarına sık sık argolu bir dille konuşan bir başbakan olması da yazarı bu çalışmaya yönlendiren nedenlerden biri.

MENDERES VE DEMOKRASİ!

Çalışmasının başında, 27 Mayıs 1960’ta askerlerin yönetime el koymasının ardından Menderes’le iki arkadaşının idamının tarihsel bir hata olduğunu vurgulayan Kumaş, buna karşın onun bir “demokrasi kahramanı” olarak anılmasının da gerçeğe uygun olmadığı görüşünde:

“Çünkü o, ülkeye demokrasiyi getirirken değil, ülkeyi demokrasinin ilk temel ilkesi olan çok partililikten tek partililiğe kaydırmak istediği için devrilmiştir.” (s. 18)

Yazarın, dönemin TBMM tutanaklarını titizlikle tarayıp derlediği konuşmalardan oluşan kitapta, örneğin Menderes’in 1950 bütçesiyle ilgili konuşurken sarf ettiği “Marshall yardımı olmasaydı tasarruf yoluyla bütçe açığını önlenmesi mümkün ve münasip olur muydu?” (s. 71) sorusu, yalnız kendi iktidar döneminin değil, ülkeyi günümüze dek süregelen dış borçla ayakta tutma politikasının yalın anlatımıdır.

İkinci Dünya Savaşı sonrasının siyasal yönetimleri, küçük ayrıksı tutumlar dışında bu sözde yerini bulan Karşıdevrimci siyasal yaklaşımlarla Türkiye’yi bugünkü çöküşe getirmiştir.

Ekonomiden eğitime, tarımdan sağlığa dek her alanda Cumhuriyet’le başlayan planlı kamucu-kalkınmacı politikalara karşı partisi DP’deki arkadaşlarıyla birlikte var gücüyle savaşım veren Menderes’e karşı İsmet İnönü’ye “Vatan hizmetlerinin en büyüğü sizinle mücadele etmektir.” (s. 127dedirten yılların derli toplu bir hesaplaşma tutanağı diyebiliriz, Kumaş’ın araştırmasına.

Ülkemize özgü çok partili yaşamın en önemli dönüm noktalarından olan 1946-1960 arasında Adnan Menderes’in Meclis’teki iktidar-muhalefet çatışmasını yansıtan konuşmaları dolaysız biçimde aktaran Rahmi Kumaş’ın bu çalışması, gerçek anlamda “demokrasi”ye değil ama ülkemizi buna götürebilecek adımların daha başlangıçta nasıl tökezletildiğine yakından tanık olmak isteyenler için bir başucu kitabıdır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler