Şiirin kalbi bir şair: Veysel Çolak
Yenibütüncü şiirin mimarlarından, “yenilikte geleneği de sırtlayan süreklilikte kendine biriken şiiri” yazan durmaksızın gürül gürül akan diri bir ırmak Tüyap 25. İzmir Kitap Fuarı’nın (11-19 Mart) Onur Konuğu Veysel Çolak. Evrenin bütün havzalarında yaşamı, insanı sarmalayan kocaman bir yürek. “Şiir yaşamın diyalektik toplamıdır” diyen, yaşamdan, insandan yana yazdığı şiirleriyle çağının tanığı toplumsal gerçekçi usta bir şair, şiir düşünürü, şiir kuramcısı ve eleştirmen.
“Şiirsiz toplum eksiktir, şiirsiz insan yalnızdır”
“Şiir yaşamın diyalektik toplamıdır”
Veysel Çolak
‘NE YAŞADIMSA ŞİİRLERE GÖMDÜM!’
Yenibütüncü şiirin mimarlarından, “Şiir yaşamın diyalektik toplamıdır” diyen, dünya görüşünü, insana, yaşama bakışını şiirlerine yansıtan usta şair Veysel Çolak bir söyleşisinde kendini şöyle anlatır:
“Ne yaşadımsa şiirlerime gömdüm tümünü. Yalnızlıklarım, sıkıntılarım, acılarım, politik kavgalarım, eylemlerim, tutukluluklarım, arkadaşlıklarım, uğradığım ihanetler, kaçakta geçen günlerim, korkularım, aşkla sevdiğim tabancam, yaşadığım ölümler, yabancılaşmalarım, kendimle yüzleşmelerim, hayatı algılayışım… yaşadığım ne varsa işte, hepsi şiirlerimdedir. İstesem de anlatamam yaşadıklarımı, beceremem bunu. Öte yandan ‘Korkuyorum yaşadıklarımı unutmaktan/ sen aşkları öldüren cellat, hep aklımdasın.’”
Şiiri toplumun, insanın ayrılmaz bir parçası olarak gören duyarlı, sorumluluk duygusu başat, toplumsal gerçekçi şair, yazdığı şiirlerin her biri yaşıyor, yaşatırken sorgular, kendinizle ve yaşamla yüzleşmenizi sağlar. Kendi söylemiyle kanayarak, kanatarak yazıyor. Şiirin; yaşamın diyalektiğinde diri olarak var olduğunu daima gerçeklerle yüzleşeceğini vurgular.
ÇOLAK: ‘HEM YARA HEM BIÇAĞIM!’
“Çok şey yaşadım/ çok dövüldüm halkları sevdim diye// Çok şey yaşandı/ kimileri bir sigara gibi için için yandı/ kimileri boğuldu öpüşürken// Çok şey unutuldu/ bazıları dağlara uzak durdu, bazıları denize// karnı burnunda bir ceviz ağacı/ çıldırdı öfkesinden// Böyle şeyler yaşandı/ o kadın sevdiğini söyleyemedi bana// Her insan bir parçamdı, öyle sanırdım/ şimdi kimin yanına gitsem/ buluyorum yalnızlığımı.” (Hatırla Ne Güzeldin, “Yüzümde Birçok Anı Kırışığı”, s. 11)
1970’li yıllardan bu yana şairlerin ve yazarların toplumsal, siyasi yaşamını anlatan, kitlelere seslenen şiirleri ve yazılarıyla okuyucularla buluşan Veysel Çolak, “Aşkın dövüşen tarihine sorulur/ elbette hem yara hem bıçağım” der bir yandan.
ÖZGÜRLÜK, DEVRİM, HAK, EMEK, KAVGA, ÖLÜM, AŞK, DOĞA, HÜZÜN!
Şiirlerini, dönem şiirlerinde yansıyan siyasi olayları, siyasi cinayetleri işlerken, özgürlük, devrim, hak, emek, kavga, ölüm gibi yaşama, insana ait dirimsel olguları slogan türünden uzak özgün biçemiyle kurgulayarak yapılandırır:
“Çiçeklerin açtığı yaralardan uçmaya/ O çılgın kuşlarını// Kini tam/ Bir gece gibi sokul kovalandığın kente/ Yolculuklarda biriktirdiğin yağmurları/ alnı tutuşan arkadaşlara sakla/ Bir günün bitiminde senin olan yangını çıkartarak/ Karanlığını aydınlat ve başlat kargaşanı” (Ölüler Diyaloğu, ”Azaltıyor Yüzün”, s. 247)
İnsanı, hayvanı, doğayı, aşkı, kavgayı, acıyı, sevinci, hüznü, yalnızlığı, sevgiyi de el ele kurgular Çolak: Bir tarafta acılı bir evin çığlıkları, aynı anda sokakta düğün dernek, öte yanda kan ter içinde çalışan işçiler, okulda öğrenciler, savaşlar, vahşetler, felaketler, insanların birçok nedenlerle ölümü, yeni doğan çocuklar vardır dizelerinde. Şiirleri de “hayat kadar dağınık, hayat kadar örgütlüdür” bu nedenle.
“Aynı saniyenin içersindeyiz/ birileri sevişirken/ biri ölüyor umutsuzluktan/ bir hasta seviniyor uyandığına/ düşleri ölü çocuk/ korkuyor başlıyan günden// Aynı saniyenin içersindeyiz/Ben kuşları düşünürken/ Sen de düşünsen keşke// hiç unutmasan Mayıs’ta açan çiçeği”( Ölümcül Aşklar Tarihi, “Eşzamanlı Yaşamak”, s.46)
Kötülüklere, adaletsizliklere yanıt niteliğindeki tüm yapıtlarında aynı itkilerle harekete geçer Veysel Çolak: İnanç, umut ve aşk!
“İnansan bir dağa dönüşeceksin/ su olup akacaksın özleyen sevgiliye/ öpünce gün doğacak ağzından/ biri yeni açıyor diğeri solmak üzere/ gene de kucak kucağa iki karanfil” (Kalbim Taraf Tutuyor, “Ayaklanma”, s. 45)
“Aşk yakışıyor sana, her sabah saçlarını tarıyor/ duyguların konuşkan, durmadan anlatıyorsun/ kimse anlamıyor o göçmen rüzgârını”. (Kalbim Taraf Tutuyor, “Ateş senin içinde”, s. 56)
İMGELERİYLE VEYSEL ÇOLAK!
Şiirlerinde en önemli özelliklerden biri de bazen tek bir dizenin ya da şiirinin bütünüyle imge olmasıdır: “sen kırıcı olunca ben camın korkusuyum”. “Sivas’ın ortasında dünya yanıyor.”
Geçmişin muhasebesini yaparken, toplumsal olaylar karşısındaki yaralarına atfen aşkın politik yaşandığı, politik olduğu gerçeğini de göstermek ister. Çolak’ın Güzel Suç adlı kitabındaki “Terleten Kelimeler” başlıklı şiirindeki dizeyi anımsıyorum hemen: “Kalabalık bir aşk bu, ortasından bir halk geçiyor”.
Sonra yine aşkın politikliğini yansıtan “İkimize Güzel Suç” (Kalbim Taraf Tutuyor, s. 68) adlı şiire yöneliyorum: “Uzağız birbirimize, aramızda bulutlar/ bitmiyor o bakışma, aynı çiçeğe uzanıyoruz/ bu sessizlik o çiçeğin sesi, kimse duymuyor/ bu aşk insan arıyor kendine/ Seni sevmek ne kadar benziyor kavga etmeye”.
“ne yazık ki Ortaçağ’da köleyiz/ bir bir öldürülüyor o güzel aşklar./ Özgür değil duygularımız bile/ bu yüzden politiktir aşkımız/ sözde yaşanır ama herkesin gizlisinde”. (Hatırla Ne Güzeldin, “Aşk Politiktir”, s. 40)
Dünyanın kötürüm kalmasına neden insandır. Bunun bilincinde, düşüncesinde olan Veysel Çolak’ın şu dizelerini de mutlaka anmalı:
“Sen sokağın kalbisin, her şeyi gördün/ bankalar geldi insan eti yiyen adamlar/ uçaklar dolusu ölüm getirdiler/ çoğu öldü çocukların, bazılarının artık ayakları yok/şimdi hiçbirinin koşamaz pabuçları// Bekleyenlerin en eskisiyim, bir eski tüfek/ unutma hayat bir sevgili vermişti sana” (Şimdi İsyan Şimdi Ateş, Hayat Bir Sevgili Verdi Sana, s. 30)
YÜZLEŞMELER...
Toplumsal, bireysel olguları paradoksal kavramla gözlemleyen Çolak, şiirlerinde toplumsal öznelerle olduğu kadar kendiyle de yüzleşir: “Herkes elinden tutmuş yalnızlığın/ yalnızlık kalabalık/İşçilerin yorgun sabahındayım/ çok üşüyor kalbimdeki serçeler/ ben yaklaştıkça uzaklaşıyor ev/ kent uyanmamış daha, sokaklar kara delik/hangisine girsem yok olacağım” (Ölümcül Aşklar Tarihi, “Yüzleşme”, s.7)
“Öyle bir soru sorun ki her şeyi yeniden düşünmek zorunda bıraksın sizi” diye yazar Veysel Çolak ve sıklıkla yineler: “Şiirlerin duygusu şaire aittir, ama yazdığı her şey sizlerin hayatına ilişkindir.”
Veysel Çolak şair, editör, eleştirmen olmasının yanında Adnan Özer’in yetkin nitelemesiyle şiir düşünürü, şiir kuramcısıdır da. Yazar, müzikolog Ahmet Say, 2009’da Evrensel Kültür Dergisi’nin 122’nci sayısında yayımlanan incelemesinde “Türkiye, Veysel Çolak gibi ileri insanlıktan yana, kendine özgü yaratıcı şiir dilini kuran bir şairi zor bulur…” diye yazmıştır.
Şair, eleştirmen, şiir düşünürü, çağının tanığı olan Veysel Çolak, edebiyata, şiire sürekli hizmet eden bir usta olarak üretmeye, hizmet etmeye, yeni kuşaklara örnek olmaya devam edecektir.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi