Türkiye’deki 68 Kuşağı neden gençlik edebiyatına yönelmedi? Necdet Neydim’in yazısı...
60’lı yılların ikinci yarısından itibaren çocuk ve gençlik edebiyatı kavramı içerisinde eleştirel yeni bir düşünce harekete geçer ve bu düşünce dönemin edebiyatını sorgulama sürecini başlatır. Bu tepki sürecinin öncülüğünü yapan ve biçimlendiren 68 muhalif öğrenci hareketidir.
BATININ 68’İ VE EDEBİYAT
68, Batı’da çocuk ve gençlik edebiyatı konusunda yeni bir tepki süreci oluşturan ve bu alanla ilgili temel dönüşümler ortaya çıkaran bir süreçtir. Asıl dikkat çekici olan ise, o zamana kadar hiç sorgulanmayan edebiyatın eğitim amaçlı kullanımı uzlaşmasının reddedilmesidir.
Bu uzlaşmanın ortadan kalkmasındaki neden, bu konuda var olan anlayışların içeriğinde bazı düzeltmeler yapılmasının ötesinde, ilkesel yeni kararların alınması, iyi kitap kavramı ve onun edebiyat eğitimi açısından kapsamının değiştirilmesi talebinin ortaya çıkmasıydı.
İyi kitap kavramı sorgulandığında, gerçekte bu kavramın yeterince belirsiz olduğu, bir takım genel görüşlerle yüklü olduğu ortaya çıkmıştır. Bunları içeren yapıtların sanat yapıtları olmadığı, yalnızca ‘iyi’ olarak tanımlanabileceği ortaya konmuştur.
Belli bir norma uygun, ideal iyi kitabın gerçekte olmadığı, hiç var olmadığı, bunun bir hayal olduğu vurgulanırken, ahlakçı ve eğitici okuma kitaplarının üretilebileceğini ve bunların çocuklara yaşamsal destek sağlayacağını düşünmenin sabit fikirli insanların kurdukları bir düşten öteye geçemeyeceği söylenmiştir.
68 NEYE KARŞI ÇIKAR?
68 hareketi, temelde var olan eğitim politikasına karşı çıkar. Eğitim politikasına dönük eleştiri, aynı zamanda yazın eleştirisiyle de politik ve sosyolojik düzlemde bir kesişme noktası oluşturur.
İYİ KİTAP VE 68
İyi kitap kavramına karşı koyma 50’li ve 60’lı yıllarda başlar. 60’ların ikinci yarısında var olan çatışmalar daha da belirgin bir biçimde öne çıkar. Ancak bu dönemde çelişkilerdeki farklar görmezden gelinir, ortaya konan sorular geçiştirilir, durumu kurtarıcı çözümler uygulamaya konur.
Muhalif hareket, karşı koyuşunu sürdürürken, alternatif olarak dayanabileceği metinleri yeterince sunamaz. Bu nedenle bu karşı koyuş, yalnızca eleştiri bağlamında sürer.
Bütün bu gelişmeler, sosyalleşme aracı olarak kabul edilen çocuk ve gençlik edebiyatının, özgürleştirici ve bilinci geliştirici bir alan olarak talep edilmesini gerekli kılar. Bu konuda öncülük yapan yazarların başında Astrid Lindgren, Peter Haertling ve Christine Nöstlinger gelmektedir.
TÜRKİYE’DEKİ 68 HAREKETİ VE ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI
Türkiye’de 68 Öğrenci Hareketi’nin çocuk ve gençlik edebiyatına yönelmemesinde dönemin baskın edebiyat ve eğitim anlayışının etkisi olduğunu söylemek mümkündür. Çocuk ve gençlere yönelik edebiyatın yeterince olmaması bir yana varlığının karşı çıkıldığı bir dönemdir. Bu nedenle dönemin gençliğini anlamamıza yarayacak edebiyat ürünleri yazık ki yazılamamıştır.
Eğitim sistemi, baskın toplumsal anlayış, çocuk ve gence hızla büyüme sorumluluğu vermiştir. Feodal yapının etkisinin varlığı sürerken aynı zamanda modernitenin henüz yerleşememesinin sanayileşme ve kentleşmenin tam gerçekleşmemesinin bunda etkisinin olduğunu söyleyebiliriz.
ARAŞTIRMA SÜRECİ VE SONUCU
Yaptığım araştırmalar dönemin tanığı olan kişilerle görüşmelerimin sonucunda dönemi temsil eden ve gençlik sorunlarına değinen iki kitabın ötesinde başka kaynağa ulaşamadım. Dilerim bu benim eksiğimdir. Öyle olursa sevinirim.
HARUN KARADENİZ: ‘OLAYLI YILLAR VE GENÇLİK’
İlk kitap edebiyat kaygısıyla yazılmasa da dönemin içerden tanığı olan ve yaşadıklarını kendi politik bakışı ile sorgulayan Harun Karadeniz, Olaylı Yıllar ve Gençlik (Literatür Yayıncılık) kitabında öncülerinden olduğu hareketin daha sonra nasıl değişimlere uğradığını ve bu nedenle bu sürecin dışına nasıl çekildiğini ancak yine de bu sürecin tanıklığını yaparak gelecek kuşaklara aktarma sorunluluğunu yerine getirdiğini belirtir.
OYA BAYDAR: ‘SAVAŞ ÇAĞI UMUT ÇAĞI’
Oya Baydar’ın Savaş Çağı Umut Çağı (Habora Kitabevi) isimli romanı ilk kez 1964 yılında yayımlanır. 1961 Küba Krizinden yola çıkarak 63’e kadar geçen süreçte o dönemi yaşayan ve bu dönemsel bağlamda temsil edilen ideolojilerin farklı kişilerde imgesel bağlamda görünür olduğu ve bu kişilerin varlığında anlam kazandığını görebiliriz.
Baydar farklı toplumsal kesimleri metnindeki kahramanlarla özdeşleştirirken, onları, idealize etme ya da olumsuzlama konusunda politik bakışından ödün vermeksizin belirlemeye çalışır.
SONUÇ
Bu iki kitap döneme yönelik tanıklıklar hem ideolojik bağlamda öncü grupta yer alan bir bir kişinin (Harun Karadeniz) kendi dönemine yönelik tanıklıkları ve yaşananlara dönük eleştirileri bu eleştirileri yaparken dönemin gençliğini anlatışı ve onların kendisi oluşlarına hiç değinmeden sadece o dönemin ideolojik kavgalarını sorgulayan haliyle var oluşu bize aynı zamanda bunları neden araştırmamız gerektiği konusunda ipucu veriyor.
İşte bu ipucunun edebiyat açısından çok önemli tanığı olarak Baydar’ın Savaş Çağı Umut Çağı var. Umalım ki bu dönemin tanıklığını anlatan daha çok kitap yazılsın. O dönemin yaşayanları umarım bizi bundan yoksun kılmazlar.
En Çok Okunan Haberler
- Başını kesip surlardan aşağı attı, sonra intihar etti
- Yeniden gözaltına alınan şahıslar tutuklandı!
- Garipoğlu'nun otopsisine giren doktor ve savcı konuştu
- Ünlü hamburger zincirinden 'sağlık' skandalı!
- Mazhar Alanson'un kızı hayatını kaybetti
- Apple ‘Sinan Ateş’ için ne diyecek?
- 'Bu alçakları mahkûm ettireceğim'
- 'En güçlü Erdoğancılar bile...'
- 'Genel Başkanımıza namussuzca ithamlar...'
- Atama kararları Resmi Gazete'de yayımlandı