Çocuk edebiyatı metinlerinde “suç, günah ve arınma”nın alımlanması... Necdet Neydim'in yazısı...
Çocuk, tarih boyunca kimi zaman kurtulunması gereken bir nesne; kimi zaman ise geleceğin üzerine kurulduğu bir varlık; kimi zaman da -ki çok azdır- kendine özgü bir özne olarak ele alınmıştır. Geçmişten günümüze çocuk eğitiminde kullanılan bu metinlere yansıyan temel anlayış eşitlikçi metinler hariç, iki ana başlık altında ele alınabilir: Günah ve Suç.
Günümüz gerçeğinde bu edebiyat ve eğitim anlayışı yerini eşitlikçi anlayışa bırakmış çocuk hayatın öznesi olarak suçlu değil sorumlu bir varlık olarak ele alınmaya başlamıştır.
Türkiye’de gençlik edebiyatının hüzün veren yalnızlığı...
Heinrich Wolgast, Almanya’da 1899 yılında yazdığı “Das Elend unserer Jugendliteratur” (Gençlik Edebiyatımızın Zavallılığı) isimli makalesinde salt eğlendirici bir amaçla yazılmış (harcı alem) gençlik edebiyatını sert bir dille eleştirmiştir.
Deprem, çocuk, genç ve edebiyat... Necdet Neydim'in yazısı...
17 Ağustos 1999 depreminden sonra yayın dünyası, dönemsel bağlamda konunun farkına varıp, en azından toplumu bilinçlendirici ve çocuklara dönük bilgilendirici kitaplar yayımlamaya başladı. Bir süre devam etti ve ilkesel bağlamda sürdürülür olunması gereken bir konu yıllar içinde unutulup gitti. Her türlü çevre konusunda yazan yazarlarımız nedense bunu unutuverdi...
Yapılması gereken ise bu konuda toplantılar düzenleyip disiplinler arası bilgi paylaşımıyla yazılacak ve yayınlanacakların salt bilimsel bilgi yığması değil, aynı zamanda yazınsal estetik ve geleneklere uygun çalışmaların ortaya çıkmasını sağlamak olmalıdır.
Irmak Zileli ve Eşik! Necdet Neydim'in yazısı...
Gençlik edebiyatı geçmiş yazılarımda da altını çizerek vurguladığım gibi tam anlamıyla gelişmiş bir alan olmayı yazık ki gerçekleştirememiştir. Bu, alanda yayımlanmış nitelikli eser bulunmadığı, bu yönde çaba gösterilmediği anlamına gelmiyor.
Elbette hem yayıncı, hem yazar çabalarını görmek mümkün ve bu çok sevindirici; bu da sürecin daha da teşvik edilmesi ve güçlendirilmesi gerçeğini ortaya koyuyor; ancak bunun önünde öylesine çok engeller var ki, bu alanı güçlü hale getirene kadar çok çaba göstermek gerekiyor.
Babasını sırtlayan oğul: Aydın Ilgaz! Necdet Neydim'in yazısı...
Aydın Ilgaz’ı (1940-2022) Sisifos olarak tanımlarsam yanlış olmaz diye düşünüyorum. Ama o yenilmemiş ve sırtladığı babasını yukarılara taşımış ve orada tutmuştur. Şunu söylemezsem eksik kalır: Aydın Ilgaz, Rıfat Ilgaz’ın oğludur; ama Rıfat Ilgaz da Aydın Ilgaz’ın babasıdır.
Aydın Ilgaz çocukluğunun tümüne yakınını babasız geçirir. Rıfat Ilgaz, politik nedenlerle ya hapistedir, ya kaçaktır ya da sağlık nedenleriyle hastanededir. Çocuklarının başı belaya girmesin diye ikisi de edebiyatçı olan anne ve babası onu edebiyattan uzak tutmaya çalışırlar.
Babalı yıllar ise Aydın Ilgaz’ın her şeyden vazgeçip babasıyla birlikte yola çıktığı ve onun yeniden var etme savaşını verdiği yıllardır. Birlikte 1983’te Çınar Yayınları’nı kurarlar. Ondan sonraki yaşamı babasının haklarını korumak, onuruna sahip çıkmak ve edebiyat dünyasındaki yerini sağlamlaştırmak olmuştur. Anısına saygıyla…
‘Nâzım çocuğu mu, çocuğa mı yazmıştır?’ Necdet Neydim’in yazısı...
Nâzım Hikmet’in yaşadığı 1902-1963 yılları arasına baktığımızda yeşermekte olan bir çocuk edebiyatının varlığından söz edebiliriz. Ancak 11 yaşında edebiyat dünyasına giren Nâzım o süreçten başlayarak hep yetişkin olmaya ve yetişkinler dünyasının sorunlarıyla uğraşmaya başlamıştır. Bu onun erken büyümesi demektir. Erken büyümek çocukluktan vazgeçmek demektir.
Çocuk edebiyatında çok perspektiflilik! Necdet Neydim'in yazısı...
Çocuk yetişkinlerin nesnesi değil, hayatın ve edebiyatın öznesidir. Evrensel saygınlığa ulaşmış yazarların diline bakarsanız onların hiç de söz cambazlığı yapmadığını görürsünüz. Onları güçlü kılanın dille oynamak değil, anlatımına felsefi derinlik katmak, sağlam bir dünya görüşü sunmak olduğunu görürsünüz. Basit gibi görünür ama oldukça zordur.
Genç Kız Edebiyatının edebiyat dizgesindeki baskın konumu... Necdet Neydim’in yazısı...
Klasik masallardan başlayarak 20. yüzyılın ikinci yarısına gelene kadar kadına yönelik anlatılan, yazılan metinler onun erkeğe hizmet etmesini öğretmek üzere kurgulanmıştır. Masallar kadını bu anlayışla biçimlendirirken modernist dönemin romanları da bu konuda oldukça becerikli davranmıştır.
Gençlik Edebiyatı araştırması yaparken karşıma genç kız edebiyatı çıktı. Beş yıl süren araştırmanın sonucunda elimde toplanan çeviri ve telif kitapların çok büyük çoğunluğu genç kız kitabıydı. Niye diye sorgulayıp, Batı edebiyatı ile de karşılaştırınca ilginç bir sonuca vardım: Batı’da da genç kız edebiyatı daha gelişmiş bir alandı ve özel nedenlerle bu alan öncelikli olmuştu.
Bilimkurguda Jules Verne’lerin vazgeçilmezliği üzerine... Necdet Neydim’in yazısı...
Bizde Tanzimat Dönemiyle başlayan modernleşme süreci çocuk edebiyatını etkilemiş ve bir aydın hareketi olarak başlayan süreçte çocuk edebiyatı fazlasıyla önemsenmiştir. Ancak edebiyat dizgesinde çocuk edebiyatı ürünü bulunmadığı için çeviriden yararlanılmış ve bu konuda oldukça öncü çalışmalar gerçekleşmiştir. Bu çalışmaların önemli bir bölümü bilimkurgu metinler üzerinedir ve bu dikkat çekicidir, çünkü 1860 larda başlayan bu süreç varlığını hala değişmeksizin sürdürmektedir.
Türkiye’deki 68 Kuşağı neden gençlik edebiyatına yönelmedi? Necdet Neydim’in yazısı...
60’lı yılların ikinci yarısından itibaren çocuk ve gençlik edebiyatı kavramı içerisinde eleştirel yeni bir düşünce harekete geçer ve bu düşünce dönemin edebiyatını sorgulama sürecini başlatır. Bu tepki sürecinin öncülüğünü yapan ve biçimlendiren 68 muhalif öğrenci hareketidir.
Çocuk edebiyatındaki idealize figür ve işaret parmağı üzerine.. Necdet Neydim’in yazısı...
İşaret, göstermek, yönlendirmek, gidişi ve davranışı belirlemek gibi özelliklere sahiptir. Ayrıca işaret kısıtlamanın da sembolüdür. Ama bir şey var ki, o çok fazla anlamlar içeriyor, hele edebiyattaki hali: İşaret parmağı…
Çocuk edebiyatı manifestoya gereksinir mi? Necdet Neydim'in yazısı...
Çocuk edebiyatına dönük bu güne dek başka manifesto(lar) yazılmış olabilir. Çocuk ve çocukluğa dönük anlayış değişimleri bunu gerekli kılmıştır. Günümüzde belki hemfikir olunabilecek ya da karşı çıkılabilecek bir manifestonun tartışmaya açılması gerekli olmuştur.
Çocuk edebiyatı alanına yönelen bir kişi (yazar çizer, yayıncı, editör), toplumsal sorumluluğunu bilmek ve bunu, edebiyat yolculuğunda ilkesel bir duruşla ortaya koymak zorundadır.
Söz uçmaz, uçsa masal olmazdı! Necdet Neydim’in yazısı...
“Söz uçar yazı kalır” derler. Ama söz uçmaz. Yazının kalıcılığını ise onun niteliği belirler. Mutlaklık taşımaz. Sözlü kültürün (feodalitenin) ürünü olan masallar ise hiç uçmamıştır. Yüzyılları aşıp bugüne gelmiştir. Ama gelenlerin hâlâ sözlü olarak anlatılması en temel sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Cinsiyet eşitliği ve Pippi Uzunçorap! Necdet Neydim’in yazısı...
Bu kitabı önemli ve değerli kılan şey, o güne dek doğal kız figürünün aksine Pippi’nin, güçlü, akıllı ve hem toplum yaşamına hem de eğitim sistemine muhalif yanlar taşıyan özellikleri yansıtabilmesidir.
Çocuk edebiyatı çevirisinde Doğu’dan esen rüzgâr; Samed Behrengi!
Samed Behrengi 1939’da Tebriz’de doğar. Henüz 28 yaşındayken 1967’de Aras nehrinde ölüsü bulunur. Bu denli kısa yaşama onu 21. yüzyıla taşıyacak neler sığdırmıştır? Nedir onu bu denli önemli kılan? Niye Türkiye’de bu denli önemlidir?
Behrengi hayatıyla ödeyeceği muhalif metinler yazmış, metinlerinde adalet, eşitlik, dogmaya karşıt duran bir anlayışı ortaya koymuş, yaşamın gerçeklerini anlatmış ve dönemsel bakıldığında şah yönetimini rahatsız etmiştir.
Köy okullarında öğretmenlik yapmış Behrengi, çeviri çocuk edebiyatında son elli yıldır saygın bir biçimde yer almıştır.
Sessiz mi, sözsüz mü? Necdet Neydim’in yazısı...
Kitap türlerine isim koyarken onların kimliklerini yok etmemek gerekir. Seslendirilmiş kitaba sesli yazılı metni olmayan kitaba sessiz demek onları değersizleştirme anlamına gelir. Çocuklar için hazırlanan ve onların dilsel estetik gelişimini sağlayan kitaba sessiz demeyin! Sessiz kitap olmaz kitabın sesi kısılmaz! Çocuk o sesi bulur.
‘Psikanaliz Defterleri-Çocuk ve Ergen Araştırmaları’... Necdet Neydim’in yazısı...
Türkiye’de ergen araştırmalarının gittikçe artan bir ivmeyle geliştiğini görüyoruz. Bunu ortaya koyan göstergelerden biri de ele aldığımız “Psikanaliz Defterleri-Çocuk ve Ergen Araştırmaları” dergisi. Derginin bu sayısında çok önemli bir konuya değinilmiş. “Kıskançlık ve Haset”. Hem dergiye hem de konuya dikkati çekmek için bu sayıyı gündeme taşımaya çalıştım.
Gençlik edebiyatında intihar! Necdet Neydim’in yazısı...
Ergen ya da genç dediğimizde bütünüyle hemfikir olunmasa da genel olarak 14–24 yaşları arasındaki insan olarak kabul edilir. Bu yaş aralığının ilk yıllarini ergenlik olarak tanımlasak da bunun ne zaman biteceğini somut olarak belirlemek zordur. Bu kitle, hem sosyolojik hem de psikolojik açıdan homojen bir kitle değildir.
14 yaşlarından başlayıp, 18-20 yaş aralığında biter gibi görünen ergenlik dönemi, genç insanın en sorunlu ve edebiyata en fazla konu alınan dönemidir ki bu dönemi ele alan edebiyat ürünleri de özellikle - ayrı bir - değerlendirilmeyi ve sorgulanmayı hak etmektedir.
Bu yazımız belki de bunu biraz daha kışkırtan bir işlev görürse mutlu oluruz.
Çocuk edebiyatı çevirisinde Doğu’dan esen rüzgar; Samed Behrengi!
Samed Behrengi 1939’da Tebriz’de doğar. Henüz 28 yaşındayken 1967’de Aras nehrinde ölüsü bulunur. Bu denli kısa yaşama onu 21. yüzyıla taşıyacak neler sığdırmıştır? Nedir onu bu denli önemli kılan? Niye Türkiye’de bu denli önemlidir?
Behrengi hayatıyla ödeyeceği muhalif metinler yazmış, metinlerinde adalet, eşitlik, dogmaya karşıt duran bir anlayışı ortaya koymuş, yaşamın gerçeklerini anlatmış ve dönemsel bakıldığında şah yönetimini rahatsız etmiştir.
Köy okullarında öğretmenlik yapmış Behrengi, çeviri çocuk edebiyatında son elli yıldır saygın bir biçimde yer almıştır.
Söz uçmaz, uçsa masal olmazdı! Necdet Neydim’in yazısı...
“Söz uçar yazı kalır” derler. Ama söz uçmaz. Yazının kalıcılığını ise onun niteliği belirler. Mutlaklık taşımaz. Sözlü kültürün (feodalitenin) ürünü olan masallar ise hiç uçmamıştır. Yüzyılları aşıp bugüne gelmiştir. Ama gelenlerin hâlâ sözlü olarak anlatılması en temel sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Ergen edebiyatının gerekliliği... Necdet Neydim’in yazısı...
Türkiye’deki ergen ve genç edebiyatına baktığımızda özgün ve kapsamlı bir yelpazenin oluşmadığını görürüz. Bunun en temel nedeni eğitim sistemindeki olgunlaşma evreleridir ve bu evreler klasik modernitenin Batı’daki 18 ve 19’uncu yüzyılda baskın olan görüşünün eşdeğerli bir temsilidir.
Genç Kız Edebiyatı ve Muzaffer İzgü! Necdet Neydim’in yazısı...
Muzaffer İzgü’nün iki romanından yansıyan şey feodal gerçekliğe sadakat modern gerçekliğe ise müdahaledir. Modernistin kendine biçtiği rol modeldir bu. Genç Kız Edebiyatında gerçeklik ve gerçek dışılık olarak ortaya çıkar. Kadına bakış böylece daha belirginleşmiş olur.
Çocuk edebiyatında çok perspektiflilik!
Çocuk yetişkinlerin nesnesi değil, hayatın ve edebiyatın öznesidir. Evrensel saygınlığa ulaşmış yazarların diline bakarsanız onların hiç de söz cambazlığı yapmadığını görürsünüz. Onları güçlü kılanın dille oynamak değil, anlatımına felsefi derinlik katmak, sağlam bir dünya görüşü sunmak olduğunu görürsünüz. Basit gibi görünür ama oldukça zordur.
Çocukları sorunlarından uzak tutmak sorunu yok eder mi?
“Sorun odaklılıkta ebeveyn tutumu ve sorunların oluşmasında etkileri” diye bir konu ele alınsaydı temel sorunları tartışabilmek için iyi başlangıç yapılırdı ancak bu eylemin başlamadan bitme olasılığını da gözden uzak tutmamak gerektiğini de öngörmek şaşırtıcı olmaz.
Çocuk edebiyatı damgalanır mı? Necdet Neydim’in yazısı...
Kitapların üzerinde “Çocuğu uygun görülmüştür” damgasını ilk gördüğümde çok şaşırmıştım. Niye diye sorduğumda kitap satışlarına ciddi katkı yaptığı söylendi. Bazı pedagoglar, psikologlar, eğitimbilimciler, kendilerini edebiyatın denetçisi olarak ilan edip hatta birtakım kuruluşlar aracılığıyla kitapları denetliyorlar ve “çocuğa yararlı” damgası vuruyorlar. İyi niyetle başladığı söylenen bu eylemin süreç içinde nelere yol açabileceğini sorgulamakta yarar var.
Sinemaya yansıya(maya)n çocuk ve gençlik edebiyatı... Necdet Neydim’in yazısı...
Batı Sineması çocuk ve gençlik edebiyatını kaynak olarak kullanabilirken bizim sinemamızın bunu gerçekleştirememesi onun ilgisizliği mi yoksa buna neden edebiyatın yetersizliği mi? Üzerinde düşünmeye değer.
Çocuk edebiyatında distopya ve ‘Bulut’... Necdet Neydim’in yazısı...
Distopya gerçekleşemeyen ütopya ya da ters ütopyadır. Ütopya olarak yola çıkarsınız, başaramazsanız distopyaya dönüşür.
Hababam Sınıfı öncü bir gençlik romanıdır! Necdet Neydim’in yazısı...
Hababam Sınıfı gençlik romanı olarak edebiyat dizgesinde yerini almalı ve filmlerin kesinlikle Ilgaz’ın romanını temsil etmediği hatta ters düştüğü ve kendi başınalığı ya da en azından esinleme metinler olduğu kabul edilmelidir.