Tamer Yılmaz ile Türkiye’de moda fotoğrafçılığının 35 yılı: TAMERA

Tamer Yılmaz ile Türkiye’de moda fotoğrafçılığının 35 yılı: TAMERA

26.10.2025 04:00:00
Güncellenme:
Tamer Yılmaz ile Türkiye’de moda fotoğrafçılığının 35 yılı: TAMERA

35 yıllık arşivi “TAMERA” sergisiyle ilk kez gün yüzüne çıkan usta fotoğrafçı Tamer Yılmaz, Cumhuriyet’e konuştu. Yılmaz, analogdan dijitale uzanan yolculuğunu ve moda fotoğrafçılığının Türkiye’deki gelişimini anlatarak “Her kare, zamana tanıklık eden bir hikâyedir” dedi.

Usta moda fotoğrafçısı Tamer Yılmaz, 1990’lardan bugüne ikonik moda karelerini, sayısız moda dergisi kapağını, popüler kültürden isimlerin unutulmaz portrelerini çekerken aynı zamanda ülkenin en iyi moda fotoğrafçılarını da yetiştirerek Türkiye’de moda fotoğrafçılığına yön verdi.

Image

Tamer Yılmaz’ın 35 yıllık arşivi, ilk kez 212 Photography İstanbul kapsamında küratörlüğünü İzzeddin Çalışlar’ın üstlendiği “TAMERA” sergisiyle bizlerle buluştu. Akaretler’de 31 Ekim’e kadar devam edecek sergiyi Tamer Yılmaz ile birlikte keşfedip, her bir karenin arkasındaki hikâyeyi ve moda fotoğrafçılığının gelişimini Moda Panorama için konuştuk.

ANALOGDAN DİJİTALE YOLCULUK...

- Türkiye’de mesleğini moda fotoğrafçısı olarak tanımlayan ilk kişisiniz. Moda fotoğrafçılığına nasıl başladınız?

Benim zamanımda, beden terbiyesi genel müdürlüğünün çocuklar için mahallelerde organize ettiği spor ve kültür kursları olurdu. 13-14 yaşlarında ben de basketbol ve fotoğrafçılık kursuna yazıldım. Analog fotoğrafçılık zamanları…Kırmızı bir odada, beyaz bir kart üzerine ışık tutuyorsun ve sihir gibi birden fotoğraf ortaya çıkıyor. Ankara’daki evimizin ufak tuvaletini de o dönem karanlık fotoğraf odasına çevirdim. Fotoğrafçılık hikâyem böylece başladı. 1985 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Bölümü’nden mezun olduktan sonra reklam fotoğrafçılığıyla profesyonel hayata başladım. 1988’de Marie Claire’in Türkiye’ye gelmesi ve 1990’da ilk editoryal çekimimin ardından tamamen moda fotoğrafçılığına yöneldim.

Image

Prêt-à-Porter Fuarı Afiş Çekimi, 2015 Model: Arzu Kaprol 

- Yalnızca moda fotoğrafı çekmeye neden karar verdiniz?

Eskiden portre, reklam, manzara her alandan fotoğraf çekiyordum. Daha sonra sadece moda fotoğrafı çekmek istedim. 90’lar, Türkiye’de çok güçlü moda tasarımcılarının doğduğu yıllardı. Bahar Korçan, Hakan Yıldırım, Özgür Masur, Arzu Kaprol gibi tasarımcılar özgün tarzlarını yarattı. Aynı zamanda yabancı moda dergileri Türkiye’de yayımlanmaya başladı. Böyle yaratıcı bir ortamda ben de kendi çekim dilimi oluşturdum. Moda fotoğraflarını editoryal yani bir hikâye gibi çekmeye başladım.

‘ANDA KALAN, GELECEĞE TAŞINAN’

- Bu sergiyi yapma kararını nasıl aldınız?

Sergi yapma fikri bana zor geliyordu çünkü analogdan dijitale uzanan çok geniş bir arşivim var. Hepsini tasnif etmem çok uzun zaman alırdı. Türkiye’de fotoğraf sanatına ciddi bir katkı yapan 212 Photography İstanbul kurucusu Handan Yılmaz, bu yıl sekizincisi düzenlenen festival kapsamında sergimi yapmam konusunda ısrar etti. Onun sayesinde bu kararı aldım.

- Serginin adı “TAMERA”. Bu isim sizin için ne ifade ediyor

“TAMERA”, “Kamera” kelimesinden türetilmiş, bana takılan bir lakap. Benimle özdeşleştiği için sergiye bu ismi verdik.

- Bu retrospektifte özellikle hangi dönemlerin yer almasını istediniz? Fotoğrafları neye göre seçtiniz?

Bu sergideki fotoğraflar tüm arşivimin sadece bir bölümü. Serginin küratörü İzzeddin Çalışlar, tüm arşivi altı ayda taradıktan sonra serginin konseptini belirledi. Moda fotoğrafçılığında önemli unsurlar vardır: Tarz ve poz, ışık ve gölge, beden ve form, surat ve ifade, an ve hareket, fon ve özne. Bu başlıklara göre fotoğrafları seçtik. Tabii ki hem analog hem dijital döneme ait fotoğrafları koyduk. Türkiye’de modanın ve moda fotoğrafçılığının parladığı dönem 90’lar, o nedenle sergimde analog fotoğraflar olmazsa olmazdı benim için.

Image

Marie Claire Dergisi Editoryal, 2015 Model: Azra Akın ve Tamer Yılmaz

‘ENERJİSİNİ HİSSETMEM ÖNEMLİ’

- Sergide hem stüdyo hem iç ve dış mekân çekimlerine ait moda fotoğraflarınız var. En farklı çekim mekanınız hangisiydi?

Topkapı Sarayı’nın harem bölümünde yaptık bir moda çekimini. 1999 yılında, Marie Claire dergisi için çektiğimiz bir editoryaldi. Candan Erçetin ile Hava Harp Okulu’nda bir çekim yapmıştık.

- Moda çekimlerinde hep ünlü ya da profesyonel modellerle mi çalıştınız?

Genellikle evet ama bazı projelerde bilinçli olarak tercih etmedim. Örneğin, 2007’de İstinye Park açılışı için yapılan tanıtım kampanyasında yer alan kişilerin tamamı gerçek inşaat işçisiydi. Cem Lokmanhekim’in “Trabzon hasırı” tekniğini yaşatan takı koleksiyonunun imaj çekimini Doğu Karadeniz’de hasır örme işini devam ettiren emektar kadınlardan biriyle yaptık. Böyle seçimler fotoğraflarıma gerçeklik ve derinlik kattı.

- Bir moda fotoğrafını ikonik kılacak yaklaşım sizce nedir, ışık, açı, styling veya hikâyesi mi?

Bunların hepsi bir bütün. Makyaj, saç, styling, model, ışık, mekân… Benim için çekeceğim kişinin enerjisini hissetmem çok önemli. Ben insanları tanımayı seviyorum. Bir nevi biraz psikolog gibiyim. Çekimden önce her şeyiyle tanımak istiyorum; ne yer ne içer ne sever tahmin ediyorum. Fotoğraf çekmeden önce, ilk olarak gözlerine bakarım. Oradan enerjisini anlarım ve o duygu karelerime yansır.