Geçen ay Ankara’ya geldiğimde havaalanı otobüsünden Kızılay’da inip bana doğru ilerleyen bir taksiye bindim. Şoföre “Tanıdık duraktansınız iyi denk geldi” dedim. “Uygulamadan çağırdınız değil mi?” diye sordu. “Yoo” deyince de “Uygulamadan çağıran yolcuya geldim abla” dedi. Hangi uygulama olduğunu sorunca “Uber” diye yanıtladı. “Aa Uber başlamış haberim yok! İneyim bari” dedim, durdu. Bekleyen genç bir kız plakayı tanıdı ve hemen atladı.
Arkadan gelen başka bir taksiye el ettim. Bindim, adresi söyledikten sonra genç şoföre “Yahu ne zamandır Uber var” diye sordum, “Üç yıl” dedi ve diğer üç taksi uygulamasını da saydı! Atı alan Üsküdar’ı geçmiş! Hatırlanacağı gibi Uber İstanbul’da başladığında olaylar olmuş, şoförleri dövülmüş, yasaklanmıştı.
Çoğu ülkede Uber taksinin çekici yanı görece daha ekonomik olması. Sarı taksiler bu rekabeti kaldıramamış, sonunda da kazanmışlardı. Ne değişti?
Taksi şoförüne bir sordum bin ah işittim. Meğer Uber gibi uygulamaları şimdilerde sarı ticari taksiler kullanıyormuş. Kendileri kullanınca sorun yok. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Ayrıca yine taksimetre açılıp yazan ücret ödeniyormuş! Ne anladık bu işten?
Yolcu açısından değişen, yararlı bir şey yok. Taksiler için de öyle, zaten var olan müşterilerini alıp üstüne bir de Uber’e yüzdelik veriyorlarmış, her yolcudan yüzde 10, o sebeple her şoför sıcak bakmıyor. Uber tanıtım aşamasında ilk on yolculukta epey indirim yapmış. Mesela “Havalanına 100 TL’ye gidenler oldu, biz ücreti tam alıyorduk, Uber bize farkı ödüyordu” dedi şoför. Yolcular böyle alışmış uygulamaya, sonra da normal tarifeye dönülmüş.
Uber Londra’da da kullanılan en popüler taksi, ücreti de diğer taksilere oranla bir hayli makul, o yüzden tercih ediliyor. Londra’yla özdeşleşmiş, geleneksel “black cab”leri (siyah taksileri) çağırırken düşünür insan, ulaşılmaz ve pahalı görünür ama Uber’de tereddüt etmez.
Asıl anlatmak istediğim bu “black cab”lere binince insan kendini makam arabasına binmiş gibi hissediyor. Kapınızı açan kibar şoförler, yolcu ile sürücü arasına mesafe koyan ve sohbeti zorlaştıran cam bölme, insan kısa bir süre de olsa kendisini fazlasıyla önemli hissedebilir!
İngiliz bir arkadaşımız var, siyah taksi şoförü. Taksilerden laf açıldığında Uber’den söz ederken “Onlar da şoför mü” dedi ve ekledi: “Ehliyetini alan Uber yapabilir, yolunu bulmak için internetten haritayı açar gider, halbuki biz siyah taksi şoförleri öyle mi? Ehliyet yetmez, eğitimimiz yıllarca sürer, biz Londra’nın abartısız bütün sokaklarını ezbere bilir, adresleri gözümüz kapalı buluruz.”
Sonra da bize bir hayli güç olan ve iki ila dört yıl arasında değişen eğitimlerinden söz etti. The knowledge-bilgi eğitimi olarak bilinen bu eğitim süresince adaylar kendi olanaklarıyla yürüyerek bisikletle ya da scooter ile 25 bin civarındaki Londra sokağını gezip adlarını, önemli noktaları (hastane, müze, otel, polis karakolu gibi) öğrenmeleri gerekirmiş. Eğitimin sonunda adaylar “Appearances” (Görünüşler) adı verilen sözlü sınav serisine girer, bir denetmen karşısında, rastgele iki nokta arasında en doğru rotayı tarif etmeleri istenirmiş. Bu sözlü sınavlar, adayın mükemmel bir bilgi düzeyine ulaştığından emin olana kadar tekrarlanırmış.
LONDRA’NIN EN SAYGIN MESLEKLERİNDEN
Başarılı olanlar, Londra Ulaşım Kurumu tarafından verilen izinle resmi olarak “black cab” şoförü olurlarmış. Polis emeklisi arkadaşımız sınavı ikincide geçmiş. Hayalinde emekli olunca siyah taksi şoförü olmak varmış ve o hayalini gerçekleştirmiş, şimdi istediği zaman kiraladığı takside şoförlük yapıp fazladan para kazanıyor. İhtiyacı olduğundan değil, hobi olarak yapıyormuş. “Herkesin harcı değil bu sınav, o yüzden hâlâ Londra’nın en saygın mesleklerinden” diyor. Avukatlar, doktorlar ve birçok meslek sahibi hobi olarak bu sınava hazırlanıp taksi şoförlüğü yapmaktaymış. Çok etkilendik! Hele de yapay zekânın hızla her alana el attığı bugünlerde siyah taksi şoförlerinin bu sınav için verdiği çaba övgüye değer, şapka çıkarılır!