Bir pazar günü iki saatlik yolculuğun ardından Paris’ten Normandiya bölgesinin Remalard köyüne, Kırgızistan festivali için geliyoruz. Kendimi Normandiya’nın serin rüzgârı eşliğinde rengârenk bir Kırgız çadırında buluyorum. Kırgızistan’ın Paris Büyükelçisi ve UNESCO Daimi Temsilcisi Sadyk Sher-Niyaz, samimi bir ev sahibi gibi karşılıyor bizleri. “Hoş geldiniz, bugün Remalard bizim için biraz Bişkek olacak” diyor gülümseyerek.
Sher-Niyaz, Kırgızistan’ın Talas bölgesinde bir çoban ailesinin çocuğu olarak büyümüş, Moskova’da sinema eğitimi almış ve daha sonra ülkesinde kültür bakanı olarak görev yapmış. Fransa’daki görevi ise ayrı bir anlam taşıyor: Kırgızistan’ın Paris’teki ilk büyükelçisi ve UNESCO Daimi Temsilcisi olarak ülkesinin kültürel mirasını uluslararası alanda tanıtıyor.
Festivalin en özel anlarından biri, Sher-Niyaz’ın yönetmenliğini yaptığı “Kurmanjan Datka: Queen of the Mountains” filmini köyün sinemasında izlememizdi. Film, Kırgız tarihini ve kültürünü gözler önüne sererken köy halkını da büyüledi. Gösterim öncesi büyükelçi, Manas Destanı ve Kırgız kültürünün yalnızca geçmişin değil, bugünün de bir parçası olduğunu belirterek “Bu filmle hem tarihimize sahip çıkıyor hem de genç kuşaklara ilham veriyoruz” dedi.
Sinema çıkışı Fransız köylülerle sohbete ediyoruz. 34 yaşındaki Marie, “Filmdeki manzaralar bir yandan bana kendi köyümü hatırlattı ama diğer yandan bambaşka bir dünyanın kapılarını açtı” derken 67 yaşındaki Jean ise “Sanki bir an için kendimizi başka bir kıtada hissettik” sözleriyle açıkladı duygularını.
KIMIZ DENEYİMİ
Gösterim sonrası festivalin bir başka büyüleyici anı kımız içmekti. Geleneksel olarak at sütünden yapılan bu içecek, Fransız misafirler için ilk başta farklıydı ama tadını alan herkes kısa sürede keyfini çıkarmaya başladı. Kırgız çadırında SherNiyaz’ın “Bu içecek sadece bir lezzet değil; kültürümüzün, misafirperverliğimizin ve doğayla uyumumuzun bir sembolü” sözleriyle kadeh kaldırdık. Hafif ekşimsi, ferahlatıcı tadı hissedince festivalin sıcak atmosferi bir anda daha da içtenleşti. Meydan bir anda hem Kırgız hem Fransız kahkahalarıyla doldu.
Kımızlarımızı içtikten sonra Sher Niyaz ile mantı, samsa ve lagman kokuları arasında Kırgız stantlarını dolaşmaya başlıyoruz. Paris ve Kırgızistan’dan gelen Kırgız gönüllüsü gençler Fransız çocuklara Kırgız danslarını ve ip oyunlarını öğretiyor, yetişkinlere lagman hazırlamanın inceliklerini anlatıyor...
Ramalard köyünde yaşayan Türk gurbetçi Arife bana festivalin burada yapılması için öncülük yaptığını, büyükelçiyi evlerinde misafir ettiklerini anlatıyor.
Fransız-Kırgız kültürlerinin birleştiği görkemli festivalin havasından yararlanarak Büyükelçi Sher-Niyaz’la biraz siyaset konuşmak istiyorum. Sözü Kırgızistan’ın Kıbrıs Rum kesiminde açtığı temsilciliğe getiriyorum ancak büyükelçi siyaset konuşmaktan kaçınarak “Diplomatlık bazen soğuk duvarlar arasında geçer. Ama bugün gerçek diplomasi burada yaşandı. Çocukların gözlerindeki merak, insanların soruları, dostane selamları… İşte diplomasi ve kültürün gücü budur” diye yanıtlıyor beni.
Kulağımda büyükelçinin sözleri ve samimi bir günden kalanları yanıma alarak Paris’e doğru yola koyuluyorum...