Ekonomik ve siyasi koşullar toplumun ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki bırakırken ruhsal desteğe ulaşmak da giderek zorlaşıyor. Ruh sağlığı alanında kamunun karşıladığı tek hizmet psikiyatri servisleri ancak hasta yoğunluğu sebebiyle psikiyatrların hastayla geçirdiği sürenin yeterli olmaması psikiyatrik ilaç kullanımını artırıyor. Son yıllarda yapılan pek çok araştırma dünyada ve ülkemizde gençler başta olmak üzere antidepresan kullanımının arttığını gösteriyor.
Psikoterapi devletin karşılamaması ve seans ücretlerinin alt gelir gruplarının karşılayamayacağı miktarlarda seyretmesi sebebiyle ulaşılmaz hale geldi.
Psikologluk mesleğine ilişkin 2025 yılı Mart ayında hazırlanan bir yönetmelik temmuz ayında yürürlüğe girdi. Yönetmelik, yalnızca klinik psikoloji yüksek lisansı yapmış psikologların psikoterapi yapması şartının yanı sıra bir ofiste çalışabilecek psikolog sayısını kısıtlaması, kullanılacak ofise ilişkin bir dizi şart getirmesi sebebiyle psikologların tepkisini çekti.
KAMUDA SERBEST ÖZELDE ŞARTLI!
Konuya ilişkin Cumhuriyet’e açıklamada bulunan Klinik Psikolog ve Yazar Didem Doğan, klinik psikoloji yüksek lisansının zorunlu tutulmasını eleştirdi. Uzun yıllardır psikoterapi veren psikologların ve danışanlarının mağdur edildiğini savunan Doğan, “3 ay içinde belli koşullar yerine getiren psikologların belirtilen muayene şartlarına uygun muayenehane açması zorunlu tutuldu. Alanımız oldukça geniş bir alan. Sadece klinik psikoloji alanında değil farklı alanlarda yüksek lisansını yapanlar var. Sağlık Bakanlığı’nda klinik psikoloji yüksek lisansı olmadığı halde çalışan psikologlar var ancak özelde yapamıyorsunuz. Bu yönetmelikle psikoloji mezunları yalnızca klinik psikologların yanında teknikerlik yapabiliyor. Klinik psikoloji bölümünde yüksek lisansını yapıp diplomaya bu isimle yazılmadığı için mağdur olanlar bile var. Bir diploma krizi yaşandı. Hala bu konudaki davalar sürüyor” dedi.

(Klinik Psikolog ve Yazar Didem Doğan)
Yönetmelik ile klinik psikoloji yüksek lisansı dayatılırken devlet üniversitelerinde çok az klinik psikoloji yüksek lisans programı olduğunu söyleyen Doğan, bu dayatma ile psikologların özel üniversitelere mecbur kalabileceğini vurguladı.
Klinik psikoloji yüksek lisansı dayatmasının yanı sıra psikologları ekonomik olarak zorlayacak çeşitli maddeleri sıralayan Doğan şunları söyledi:
“Tutulacak dairelerde en fazla 4 kişinin çalışması zorunlu hale getirildi. Üstelik yeni deprem yönetmeliğine uygun, belirtilen metrekarede ofis tutma zorunluluğumuz var. İstanbul’da bu koşullara uyan 1-2 daire bulabildik yalnızca. Fiyatlar 150-400 bin lira düzeyinde. Dört kişi ile bu kiraları karşılayamayacağımız için seans fiyatlarını artırmak zorunda kalacaktık ya da bu iş merdiven altı olacaktı. Pek çok psikoloji derneği ile birlikte dava açtık. Danıştay 3 ay sınırını iptal etti. Ardından yapılan yönetmelik değişikliği ile depreme dayanıklı ofis maddesi de yumuşatıldı ancak hala belirtilen koşullara uymamız imkansız ve 31 Aralık’a kadar vaktimiz var.”
PSİKOLOGLAR MESLEK KANUNU İSTİYOR!
Psikologların acil biçimde meslek kanununa ihtiyaç duyduğunu belirten Doğan, “İstediğimiz bir ruh sağlığı yasası. Psikoterapiyi kimler yaparla ilgili bir Türkiye gerçeğini ortaya çıkarmamız, dünyadaki örneklere bakmamız lazım. Psikolojik danışmanlar, sosyal hizmet uzmanlarının psikoterapi yapabilmesi için çeşitli yollar var. Alandaki etik çerçevenin netleşmesi için de yasa şart. Meslek yasamız olmadığında odamız olamıyor, sendikalaşmamızın da imkanı yok” ifadelerini kullandı.
Terapiye ulaşımın zor olmasının ilaç kullanımına yönelttiğini belirten Doğan, “Psikiyatra gidip birkaç dakika görüşmek psikoterapi değildir, yalnızca ilaç yazdırabilirsiniz. Kendini kötü hisseden ve dayanamayan biri eğer terapiye ulaşamıyorsa ilaç kullanmak üzere psikiyatra başvuruyor. Doktora gitse iyi, çevresinden duyup kullanmaya başlayan geniş bir kitle var. Psikoterapinin erişilmez olması ilaç sektörüne yarıyor. İlaç kötü bir şey değil ama her durum ilaç gerektirmez. Bu bir halk sağlığı meselesi. Devlet mahallelerde, ilçelerde psikososyal destek verebilir, grup çalışmaları organize edebilir. Avrupa’da birçok yerde terapinizin parasını devlet öder. Belki de yasayı çıkarmamalarının bir nedeni de bu talebin ortaya çıkacak olması” diye konuştu.