2025 yılının son ayında yapılan SİYAMER Siyasal Göstergeler Araştırması, Türkiye siyasetinde yalnızca partiler arası bir yer değişimini değil, iktidar–toplum ilişkisinde derin bir kopuşu ortaya koydu.
Araştırmaya göre CHP yüzde 32,5 ile birinci parti konumuna yükselirken, AKP yüzde 29,8’e gerileyerek ikinci sıraya düştü. AKP’yi yüzde 7,1 ile DEM Parti takip etti. 2024 seçimlerinde yüzde 8,6 oy alan MHP ise yüzde 6 ile dördüncü sırada kendine yer buldu. İYİ Parti’nin yüzde 5,5’i yakaladığı görüldü.
İYİ Parti’yi yüzde3,5 ile Yeniden Refah Partisi, yüzde 2,1 ile Anahtar Parti, yüzde1,5 ile TİP, yüzde 2 ile de diğer partiler izledi. Kararsız seçmenlerin oranı ise yüzde 20’yi buldu. Ancak asıl çarpıcı tablo, oy dağılımından çok iktidara duyulan güvenin hızla erimesi oldu. Araştırmada hükümetin genel performansını “başarısız” bulanların oranı yüzde 58,8 olarak ölçüldü.
EKONOMİ YÖNETİMİNDE TABLO SERT
Yüzde 73,5’lik kesim, hükümetin ekonomiyi yönetemediğini düşünüyor. Bu oran, eleştirinin muhalefet seçmeniyle sınırlı kalmadığını da gösteriyor. AKP seçmeninin üçte biri, MHP seçmeninin ise neredeyse yarısı, ekonomi yönetimini başarısız buluyor. Bu veriler, iktidarın karşı karşıya olduğu sorunun yalnızca oy kaybı değil, yönetme kapasitesine duyulan inancın zayıflaması olduğunu ortaya koyuyor.
KARARSIZ SEÇMEN ALARMI
Araştırmada kararsız seçmen oranının yüzde 20’ye ulaşması, siyasetteki tıkanmışlığın en somut göstergelerinden biri olarak öne çıkıyor. Kararsızların yarısının 2023 seçimlerinde sandığa gitmeyenlerden, önemli bir bölümünün ise geçmişte AKP’ye oy veren seçmenlerden oluşması dikkat çekiyor. Bu tablo, iktidarın çözülmesinin henüz tamamlanmadığını, ancak potansiyel bir kopuş zemininin oluştuğunu gösteriyor.
SİSTEM TARTIŞMASI YENİDEN MERKEZDE
Araştırmanın en stratejik bulgularından biri ise yönetim sistemi tercihlerine ilişkin. Parlamenter sistemi savunanların oranı yüzde 55,1 ile çoğunluğa ulaşırken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni destekleyenler yüzde 38,2’de kaldı. Üstelik parlamenter sistem talebi yalnızca muhalefet seçmeninde değil; AKP ve MHP tabanında da karşılık buluyor. Bu durum, 2018 sonrası kurulan sistemin toplumsal meşruiyetinin giderek sorgulandığını gösteriyor.
DENGE KIRILGAN
CHP’nin birinci parti konumuna yükselmesi, seçmenin iktidara tepkisinin adres bulduğunu gösterse de araştırma, muhalefetin henüz tam bir güven konsolidasyonu sağlayamadığına da işaret ediyor. CHP lideri Özgür Özel hakkında olumlu ve olumsuz kanaatlerin neredeyse eşit çıkması, partinin yükselişinin liderlik tartışmalarından bağımsız ilerlemediğini ortaya koyuyor. Öte yandan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a yönelik yürütülen soruşturmalara kamuoyunun büyük bölümünün inanmaması, yargı–siyaset ilişkisine dair kuşkuların toplumda güçlü biçimde varlığını sürdürdüğünü gösteriyor.
AÇILIM SÜRECİ: YÖNTEMLERE İTİRAZ BÜYÜK
Araştırma, “Terörsüz Türkiye” sürecine toplumun yarıdan fazlasının destek verdiğini ortaya koyarken, sürecin yürütülme biçimine yönelik sert bir itirazı da kayda geçiriyor. Abdullah Öcalan’ın dinlenmesi için İmralı’ya gidilmesine toplumun yüzde 67,7’si karşı çıkıyor. CHP’nin bu nedenle komisyona üye vermemesinin toplumun çoğunluğu tarafından olumlu karşılanması, seçmenin “sürece evet, muhataplara hayır” çizgisini benimsediğini gösteriyor.
TOPLUM YÖN ARIYOR
SİYAMER’in Aralık 2025 verileri, Türkiye’de siyasetin bir geçiş evresine girdiğini ortaya koyuyor. İktidar oy kaybederken aynı anda güven ve meşruiyet kaybı yaşıyor; muhalefet yükseliyor ancak henüz güçlü bir toplumsal uzlaşma zemini yaratabilmiş değil. Artan kararsız seçmen oranı ise toplumun, mevcut siyasal seçeneklerden hiçbirini yeterince ikna edici bulmadığını gösteriyor. Bu tablo, 2026’ya girerken siyasetin yalnızca sertleşeceğine değil, yeni kırılmaların ve yeniden saflaşmaların kaçınılmaz hale geldiğine işaret ediyor.