OSİAD ve İÇASİFED Onursal Başkanı Mehmet Akyürek, Ankara’daki sanayi yapısını, mesleki eğitim sorunlarını ve finansman sıkıntılarını TRT Ankara Radyosu’nda değerlendirdi.
Başkent Ankara’nın sanayi ve sivil toplum alanında bilinen isimlerinden OSİAD ve İÇASİFED Onursal Başkanı Mehmet Akyürek, kentte Anadolu Organize Sanayi Bölgesi, Başkent Organize, Ankara Sanayi Bölgesi, Dökümcü İhtisas Organize ve Besicilik Organize gibi birçok sanayi alanının bulunduğunu söyledi. Polatlı, HAB ve İstanbul yolu hattındaki bölgelerle birlikte Ankara’da sanayinin güçlü bir kümelenme oluşturduğunu hatırlatan Akyürek, "Ankara, Türkiye’nin üretim kalbidir” dedi.
“KOBİ’LER ÇÖZÜM ORTAĞI OLARAK KRİTİK ROL ÜSTLENİYOR”
Akyürek, Ankara’daki işletmelerin çoğunun küçük ve orta ölçekli olduğunu ve büyük şirketlerin çözüm ortağı olarak önemli bir üretim rolü üstlendiğini belirtti. Aselsan, MAN, TUSAŞ ve Türk Traktör gibi büyük firmalarla çalıştıklarını söyleyen Akyürek, “Bize iş verildiğinde hem kalite hem zamanlama açısından çok nitelikli bir şekilde çalışıyoruz” diye konuştu.
MESLEKİ EĞİTİMDE GRİ YAKALI İHTİYACI
Akyürek, Ankara’nın bir diğer avantajının üniversite mezunu sayısının yüksekliği sayesinde mavi ve beyaz yakalı çalışan bulabilmek olduğunu ancak esas problemin “gri yakalı” personel eksikliği olduğunu vurguladı. Bu kavramı Başkent Üniversitesi ile birlikte literatüre kazandırdıklarını belirten Akyürek, gri yakalıları “aranan ve ana eleman” olarak tanımladı.
Mesleki eğitimin zayıflamasına dikkat çeken Akyürek, “Endüstri meslek liselerinin cazibesi kalmadı. Türkiye’de iki yüz sekiz üniversite var. Gençler yirmi üç yaşına kadar üniversite okuyor ama mesleği olmadan mezun oldukları için işletmelerde görev veremiyoruz” dedi.
Gençlerin çırak–kalfa–usta düzenine girmek istemediğini anlatan Akyürek, ailelere çağrıda bulunarak “Çocuklarımızı ille üniversite mezunu olacak diye zorlamayalım. Yeteneği olan gençler iyi bir ustaya, teknisyene, operatöre, CNC uzmanına dönüşebiliyor ve bu alanda çok iyi maaş alıyor” ifadelerini kullandı.
“DOKUZ YILDA MESLEĞİNİ SEVEN BİR GENÇ İŞ İNSANI OLUR”
Mesleki eğitim alan bir öğrencinin dört yıl lise ve beş yıl işletme deneyimiyle kısa sürede nitelikli iş gücü hâline geldiğini belirten Akyürek, “Dokuz yılda bir genç iş kuracak seviyeye gelir. Cesareti yoksa da iyi bir işletmede asgari ücretin dört katı maaşla çalışır. Bizim ana elemanımız olur” dedi.
FİNANSMAN VE REKABET BASKISI
Akyürek, Türkiye’de üreticinin en büyük sorunlarından birinin finansman olduğunu söyledi. Yüksek faizlerin KOBİ’leri zorladığını belirten Akyürek, “Finans kurumları çok kazanıyor. Bankalar uygun krediyle KOBİ’leri desteklerse sanayi daha hızlı yol alır” diye konuştu.
Dünya ölçeğinde rekabetin arttığını dile getiren Akyürek, Çin’in düşük maliyetlerle agresif şekilde pazarlara girdiğini, Amerika Birleşik Devletleri’nin ek vergiler nedeniyle pazar dengesini değiştirdiğini anlattı. Bu durumun Avrupa Birliği pazarındaki Türk ihracatçısını zorladığını belirtti.
Kur baskısının ihracatı sınırladığına dikkat çeken Akyürek, “Kurun uzun süre sabit kalması ihracatçıyı zora sokuyor, ithalat öne çıkıyor. Kademeli bir geçiş daha doğru olur” değerlendirmesinde bulundu.
“SANAYİNİN OSB DIŞINDA KALMASI ÇEVRESEL ZARARA YOL AÇIYOR”
Akyürek, sanayi tesislerinin tamamının organize sanayi bölgelerine taşınamamasının önemli bir sorun olduğuna işaret etti. Geçmişte Sanayi Bakanlığı’na, “2000 yılını milat alalım ve OSB dışına yatırım yapılmasını engelleyelim” önerisini sunduklarını belirten Akyürek, tarım arazilerine yapılan yatırımların çevreyi kirlettiğini ve altyapıyı bozduğunu söyledi.
“Ankara’da Kazan, Akyurt ve Samsun yolu taraflarında ekili arazilere yapılan yatırımlar çevreyi olumsuz etkiledi. Oysa 360–370 OSB’nin çoğunda boş parseller var. Bu alanları cazip hâle getirmeliyiz” dedi.
Kamu arazilerinin bedelsiz fakat şerhli şekilde tahsis edilmesi, altyapının kamu tarafından yapılması ve TOKİ benzeri bir modelin sanayide uygulanması gerektiğini belirten Akyürek, “Neden biz beton için para ödüyoruz? Kamu üst yapıyı yapabilir” şeklinde konuştu.
“SANAYİ DURMA NOKTASINDA, FEDAKÂRLIK ŞART”
Akyürek, finansmana erişimin güçleştiğini, faiz oranlarının yüzde otuz dokuz ile kırk seviyelerinde olduğunu hatırlatarak işletmelerin bu şartlarda üretim yapmasının zorlaştığını söyledi. İşçilik ve vergi giderlerinin arttığını, vadelerin uzadığını ve ödemeler dengesinin bozulduğunu belirtti.
Sanayi sektörünün “bekleme dönemine” girdiğini ifade eden Akyürek, bu durumu “KOBİ’ler kaplumbağa gibidir; zor zamanda kabuğuna çekilir, hava düzelince yeniden yürür. Ama kaplumbağa ters dönerse ölür. Biz ters dönmeyelim” sözleriyle anlattı.
Kamuya da çağrı yapan Akyürek, “Kamu tasarruf etmez, israfı önler. Kamu daha çok satın almalı ama israf etmemeli. Kamu önce KOBİ’nin alacağını öderse çark yeniden döner” dedi.
KADINLARIN ÜRETİMDEKİ ROLÜ
Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının doksan birinci yılını kutlayan Akyürek, kadınların üretimdeki önemine vurgu yaptı. Eşinin OSB’de çalışan ilk kadınlardan biri olduğunu belirterek tüm kadınların gününü kutladı.