CHP, iktidarın 'Terörsüz Türkiye' adıyla başlattığı yeni açılım sürecine yönelik kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na raporu, saat 13.00 sıralarında sundu.
"UMUT HAKKI’NA DÖNÜK BİR ATIF SÖZ KONUSU DEĞİL"
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, komisyona sunulan rapora yönelik "Bizim raporumuzda ‘Umut Hakkı’na dönük herhangi bir atıf söz konusu değil ve bizim raporumuzda özellikle teröre bulaşmamış veya terör örgütü üyesi olmakla işlememiş terör örgütü üyelerinin Türkiye’ye dönüşü ile ilgili bir öneri de yok" açıklamasında bulundu.
MHP'DEN HIZLI TEPKİ
MHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Fethi Yıldız, rapora dair “süreçle ilgili yeni bir şey yok” ifadelerini kullandı.
CHP'Lİ BAKAN'DAN 'RAPOR' YANITI
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, iktidarın 'Terörsüz Türkiye' adıyla başlattığı sürece ilişkin Meclis'te kurulan komisyona dair CHP'nin sunduğu rapora ilişkin MHP'den gelen eleştiriye yanıt verdi.
Sosyal medya hesabından açıklamada bulunan Bakan şunları söyledi:
''MHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Fethi Yıldız’ın raporumuza dönük “süreçle ilgili yeni bir şey yok” içerikli eleştirisini takip ettim.
Bu eleştiri, aslında raporumuzun omurgasını ıskalayan bir yaklaşımı yansıtıyor. Çünkü bizim raporumuz “günlük siyasetin” diliyle yazılmış bir metin değil; sorunun doğru tanımına dayanan bir demokratikleşme perspektifidir.
''DEMOKRASİ GÜÇLENMEDEN KALICI BİÇİMDE ÇÖZÜLEMEZ''
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na Cumhuriyet Halk Partisi olarak sunduğumuz rapor, açık ve net bir ilkeye dayanıyor: Kürt meselesi, Türkiye’de demokrasi güçlenmeden kalıcı biçimde çözülemez. Bu mesele çözülsün diye demokrasi istemiyoruz; demokrasi olmadan bu mesele çözülmez. Ve unutulmamalıdır: Kürt meselesinin adil ve kalıcı biçimde çözülmesi de Türkiye’ye demokrasinin yerleşmesine güçlü bir katkı sunacaktır.
Kürt meselesi yalnızca bir “güvenlik” başlığına sıkıştırılamayacak kadar çok boyutlu ve çok katmanlı bir siyasal, toplumsal meseledir. İfade ve örgütlenme özgürlüğü, yerel yönetimler, yargıya güven, cezasızlık algısı vs. Bunların bir kısmı elbette terörle mücadele çerçevesinde ele alınır. Ancak mesele bütünüyle ele alındığında, çözümün anahtarı meşru siyaset alanının genişletilmesi, hukuk devletinin gerçek anlamıyla işlemesi ve demokratik kurumların güçlendirilmesidir.
''YALNIZCA SİLAHLARIN SUSMASI DEĞİL...''
Tam da bu nedenle, raporumuzun merkezinde “negatif barış” yani yalnızca silahların susması değil; pozitif barış yani kalıcı barışı mümkün kılacak hak, özgürlük ve kurumlar vardır. Sadece “terörsüzlük” hedefiyle yetinmek; demokrasi, denetim ve meşruiyet boyutunu dışarıda bırakmak, sorunu çözmek değil, çoğu zaman sorunu ertelenebilir bir güvenlik yönetimine dönüştürmektir.
Burada bir gerçeğin altını çizmek zorundayız: Hukuk devleti demokrasi olmadan olmaz. “Hukuk devleti” soyut bir etiket değildir; bağımsız ve tarafsız yargı, adil yargılanma, temel hak ve özgürlüklerin güvenceye alınması, ifade ve örgütlenme hürriyeti, hesap verebilir yönetim ve ayrımcılıkla mücadele gibi demokratik teminatlarla hayat bulur. Demokrasi zayıfsa, hukuk çoğu zaman yurttaşın güvencesi olmaktan çıkar, iktidarın elinde araçsallaşır. Böyle bir zeminde kalıcı çözüm üretilemez; toplumsal rıza da tesis edilemez.
Dahası, komisyonun adında dahi “Demokrasi” varken, demokratikleşmeyi “konu dışı” sayan bir yaklaşım, kavramsal olarak da siyasal olarak da sorunludur. Ortak zemin, demokrasi dışlanarak kurulamaz. Siyaset sorumluluk gerektirir; sorumluluk da hakikati doğru yerden kurmayı gerektirir.
Sayın Yıldız, kendi raporlarında çözümü 7 maddelik dar bir “teknik düzenleme” paketi olarak gördükleri için “yeni bir şey yok” sonucuna varıyor. Oysa bizim ortaya koyduğumuz şey, maddelerin sayısıyla ölçülecek bir öneri değildir; rejimin niteliğini, siyasal alanın genişliğini ve kurumların güvenilirliğini tartışmaya açan bütüncül bir demokratikleşme teklifidir. Türkiye’de kalıcı çözümün yolu, günlük politikanın dar penceresinden değil; devletin, toplumun ve siyasetin birlikte nefes alacağı demokratik bir çerçeveden geçer.
''ETA VE IRA ÖRNEKLERİ GİBİ...''
Ayrıca, MHP’nin kendi raporunda örnek gösterdiği çatışma çözümü deneyimleri dahi, bu gerçeği doğrulamaktadır. ETA ve IRA gibi örneklerde silahsızlanma süreçleri, yalnızca güvenlik tedbirleriyle değil; meşru siyaset kanallarının güçlendirilmesi, insan hakları standartlarının yükseltilmesi, yargı düzeni ve güvenlik anlayışında reformlar ile birlikte yürütülmüştür. Yani bu süreçlerde “demokrasi” dışarıda bırakılmamış; tam tersine çözümün kalıcılaşması için demokrasi bir kaldıraç olarak kullanılmıştır. Bugün Türkiye’de demokrasiyi devre dışı bırakarak benzer bir sonuca ulaşılabileceğini iddia etmek, hem teorik olarak hem pratik olarak tutarlı değildir.''
FETİ YILDIZ, NE DEMİŞTİ?
MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da, CHP'nin sunduğu rapora ilişkin bir paylaşımda bulundu.
Yıldız, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti:
"Cumhuriyet Halk Partisi 12.08.2025 Tarihinde açıkladığı 29 Maddelik Demokrasi Paketini 'Terörsüz Türkiye' raporu olarak TBMM’ne bugün yeniden sundu. Günlük politik söylemlerinin dışında süreçle ilgili yeni bir şey yok. Siyasetin sorumluluk gerektiren ciddi bir iş olduğunu unutuyoruz galiba…."