Günde 10 tona yakın çöp ellerinden geçiyor: Yaşadığımız yerler, insanların bir saat bile kalamayacağı yerler

Günde 10 tona yakın çöp ellerinden geçiyor: Yaşadığımız yerler, insanların bir saat bile kalamayacağı yerler

17.12.2025 13:04:00
Güncellenme:
ANKA
Takip Et:
Günde 10 tona yakın çöp ellerinden geçiyor: Yaşadığımız yerler, insanların bir saat bile kalamayacağı yerler

Ekmeğini, geçimini, hayatını çöp kontenyerlerinde arayan geri dönüşüm emekçileri, “Bizim yaşadığımız yerler, insanların gelip bir saat bile kalamayacağı yerler." diyor

Ekonomik krizin etkisiyle son yıllarda çöp konteynerlerinden yiyecek arayan yurttaşların yanı sıra geri dönüştürülebilecek atık arayanların sayısının da arttığı gözleniyor. Kimi emekli, kimi lise, üniversite mezunu, kimi çocuk yaştan beri bu işle uğraşan; ekmeğini, geçimini, hayatını çöp kontenyerlerinde arayan geri dönüşüm emekçileri, “Bizim yaşadığımız yerler, insanların gelip bir saat bile kalamayacağı yerler." diyor. 600'e yakın üyesi olan Geri Dönüşüm İşçileri Derneği'nin Başkanı Ali Mendillioğlu da "İstanbul’un her gün 15 bin ton çöpü  çıkıyor. Bu rakam (aslında) daha yüksek çünkü biz, belediyenin çöp ekipleri bu çöpleri almadan önce yükünü bayağı hafifletiyoruz kendimiz toplayarak. Belki de 20-25 bin tonu 15 bin tona indiren biziz. .Ama düşünün ki 15 bin ton çöp bir alana yığıldı ve bunun içerisinden çıkardığınız pet plastik organik atıklarla temas etmiş. Bunların tekrar dönüştürülmesi o kadar zor ki" ifadelerini kullandı.

31 yaşındaki geri dönüşüm deposu sorumlusu Mahmut Ay, İstanbul'da ekmeğini, geçimini, hayatını çöp konteynerinden kazanan binlerce geri dönüşüm emekçisinden biri. Ekonomik krizin etkisiyle son yıllarda çöp konteynerlerinden yiyecek arayan yurttaşların yanı sıra geri dönüştürülebilecek atık arayanların sayısının da arttığı gözleniyor. Kimi emekli, kimi lise, üniversite mezunu, kimi çocuk yaştan beri bu işle uğraşan; geri dönüşüm emekçileri, “Bizim yaşadığımız yerler, insanların gelip bir saat bile kalamayacağı yerler." diyor. Mahmut Ay onlardan biri... 13 yaşından bu yana geri dönüşüm işinde çalışıyor. Ailevi nedenlerle bu işe mecbur kaldıklarını söyleyen Ay, depolarda insanlık dışı koşullarda yaşadıklarını, karın tokluğuna çalıştıklarını ve belediyelerden hijyenik alan ile destek talep ettiklerini dile getiriyor.

"KARIN TOKLUĞUNA ÇALIŞIYORUZ"

Geri dönüşüm deposunda sorumlu olarak çalışan Mahmut Ay 31 yaşında. Henüz 13 yaşındayken geri dönüşüm işine başladı. O günden bu yana çöpten kâğıt, pet ve plastik toplayarak geçimini sağlamaya çalışıyor. Ay, bu işi isteyerek değil, yaşadığı ailevi sıkıntılar ve aç kalmamak zorunda olduğu için yapmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Geri dönüşüm işinden elde edilen kazancın çok düşük olduğunu vurgulayan Ay, “Bizim öyle ciddi bir kazancımız yok. Karın tokluğuna çalışıyoruz. Kazandığımız para bize yetmiyor ama yine de ailemize, memlekete göndermek zorundayız” diyor. Ekonomik koşulların her geçen gün daha da ağırlaştığını belirten Ay, başka bir seçeneğinin olmadığını ifade ediyor.

"TEMİZ VE HİJYENİK BİR ORTAM YARATMAYA ÇALIŞIYORUZ AMA BU YETERLİ OLMUYOR"

Mahmut Ay ve birlikte çalıştığı kişiler, depolarda hem çalışıyor hem de yaşamlarını sürdürüyor. Kaldıkları alanların hijyenik olmadığını söyleyen Ay, “Bizim yaşadığımız yerler, insanların gelip bir saat bile kalamayacağı yerler. Kendi imkânlarımızla temiz ve hijyenik bir ortam yaratmaya çalışıyoruz ama bu yeterli olmuyor” diye konuşuyor. Yaklaşık 20 yıldır bu işi yaptığını belirten Ay, yerel yönetimlerden destek beklediklerini dile getiriyor. En temel taleplerinin hijyenik bir çalışma ve yaşam alanı olduğunu vurgulayan Ay, “Belediyelerin bize belli bir alan tanıması gerekiyor. Bu işi zaten biz yapıyoruz ama tamamen sahipsiz bırakılıyoruz” ifadelerini kullanıyor. Depolarda yaşanan sorunların büyük mağduriyetlere yol açtığını söyleyen Ay, bazen tüm malzemelerine el konulduğunu belirtiyor. “Depoda bir sorun olduğunda bütün malımızı alıyorlar. Bu da bir aylık gelirimizin yok olması demek. O zaman çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz” diyen Ay, buna rağmen çalışmaya devam etmek zorunda olduklarını ifade ediyor.

DUYARLI YURTTAŞLAR İŞLERİNİ KOLAYLAŞTIRIYOR

Mahmut Ay, bazı yurtttaşların pet ve plastikleri çöplerden ayrı poşetlerde biriktirmesinin kendileri için büyük kolaylık sağladığını söylüyor. “Ayrı poşete konulduğunda bizim için ayrıştırması daha kolay oluyor. Tabii kimse bunu yapmak zorunda değil ama duyarlılık gösteren insanlara teşekkür ediyoruz” diyor. Zor şartlara rağmen ayakta durmaya çalıştıklarını söyleyen Mahmut Ay, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Biz bu hayatı hak etmiyoruz. Hayallerimiz var ama bu şartlarda o hayaller hep hayallerde kalıyor. Yine de çalışmak zorundayız çünkü başka bir seçeneğimiz yok.”

"SİZİN ATIK OLARAK ATTIĞINIZ ŞEYLERİ BİZ HAMMADDE OLARAK TOPLUYORUZ"

Geri dönüşüm sektörünün ilk ayağını oluşturan “çekçekçi” olarak da bilinen işçilerin oluşturduğu Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Başkan Ali Mendillioğlu da konuştu. Mendillioğlu derneğin, Anadolu yakasında çalışan çekçekçiler olmak üzere 600’ü aşkın üyesinin bulunduğunu söyledi. Çekçek işçilerinin işinin hammade toplamak olduğunu söyleyen Mendillioğlu, “Çöpten topladığımız şeylere 2 isim verebiliriz. Çöpe atan ‘atık’ diyebilir, toplayansa ‘hammadde’ diyebilir. Yani, evde kullandığımız ve gönül rızasıyla çöpe bıraktığımız birşey aynı zamanda neredeyse her sektörde kullanılan bir hammaddedir. Petrokimya bir dünyada yaşıyoruz, kağıt bir dünyada yaşıyoruz. Otomotiv sektöründen beyaz eşyaya, elyaf yapımından tekstile kadar herşeyin hammaddesi bunlar. Sizin atık olarak attığınız şeyleri biz hammadde olarak topluyoruz. Belli süreçlerden geçtikten sonra, en son fabrika aşamasına kadar gidiyor ve buradan tekrar ürün olarak size geri dönüyor" dedi. Mendillioğlu şunları söyledi:

"Lisanslı şirketler maaliyet kısmından hep kaçtılar. Maaliyet kısmı, depolama sürecidir"

"Toplama aşamasından fabrika aşamasında kadar bir çok ara aşama var. Bunların preslenmesi, plastikse granül haline getirilmesi, yıkanması; hurda demir çeliğin, alüminyumun farklı aşamalarında binlerce depo olduğu gibi, çoğunluğu merdiven altı olmak üzere on binlerce de küçük işletme ve fabrika var. Buralarda çalışan herkes geri dönüşüm sektörünün bir parçası ve geri dönüşüm işçisi. 2004 yılında bir yönetmelik çıktı ve ilk  defa Türkiye’de ambalaj atığı tanımı yasal olarak hayatımıza girdi. Ve bu yönetmelik 3 ayak üzerine oturuyordu; toplama, depolama ve geri dönüştürme ve geri dönüştürülemeyen kısmın imhası. Ama bu yükümlülükleri, sorumlulukları alan lisanslı şirketler maaliyet kısmından hep kaçtılar. Maaliyet kısmı, depolama sürecidir. Çok büyük maaliyettir depolama. Yeraltı kaynak sularına sızıntı yapmayacak tesis, betonarme olacak, şehir merkezinin dışında olacak, çok büyük yüzölçümlü toprak parçaları ister. Bunlardan kaçtılar; bertaraf kısmından kaçtılar, kaldı toplama kısmı. Karlı kısım burası.

"MIŞ GİBİ YAPTILAR YÖNETMELİKTE"

Eğer ana arterlerde, birkaç işçiyle, bir motorlu araçla AVM’lerin, süpermarketlerin atığını topluyorsanız bu karlıdır. Ama ambalaj atığına geri dönecek olursak, bunlar kaynaktan ayrıştırılmadan poşet içerisinde evlerden çıkıyor. Poşet içerisinde evlerden çıkan ürünleri elle toplamak dışında, ve bir çok sokağa girdiğinizi düşünürseniz dolayısıyla büyük motorlu araç da kullanma şansınız olmaya için, büyük oranda ya 3 tekerlekli araçlar ya da çekçeklerle elle toplamak zorundasınız. Buna uygun bir teknolojik yapılanma yok. Ama sadece buna uygun bir teknolojik yapılanma yok kısmıyla kalmayalım, velev ki evlerden yani kaynaktan ayrıştırdınız, bu sefer de bunları depolayabilecek alanlarınız yok. Ne konteynerler var, ne bina içi böyle bir sistem var. Dolayısıyla Avrupa’daki modeli Türkiye’ye uyarlamaya çalıştılar demeyeceğim, mış gibi yaptılar yönetmelikte. Çünkü Avrupa Birliği uyum sürecinde çıktı. Ama kendileri de bal gibi bunun olmayacağını biliyorlardı. Türkiye’nin ne böyle bir bütçesi var, ne böyle bir ekipmanı var, en önemlisi kent yapısı buna uygun değil"

"BELEDİYENİN ÇÖP YÜKÜNÜ BAYAĞI HAFİFLETİYORUZ KENDİMİZ TOPLAYARAK"

İstanbul’da her gün 15 bin ton çöp çıktığını vurgulayan Mendillioğlu, "Bu rakam (aslında) daha yüksek çünkü biz, belediyenin çöp ekipleri bu çöpleri almadan önce yükünü bayağı hafifletiyoruz kendimiz toplayarak. Belki de 20-25 bin tonu 15 bin tona indiren biziz. Ama düşünün ki 15 bin ton çöp bir alana yığıldı ve bunun içerisinden çıkardığınız pet plastik organik atıklarla temas etmiş. Bunların tekrar dönüştürülmesi o kadar zor ki. Dolayısıyla çöpün en temiz haliyle ve diğer atıklarla karışmamış haliyle ayrıştırılırsa o kadar ekonomik değeri yüksek olacaktır, hem de toplayıcılar için kolaylık olacaktır. Ama diğer taraftan, meraklısı denesin, ayrıştırsın, biriktirsin sonra da hangi kurum belediye mi, Çevre Şehircilik Bakanlığı mı arasın desin ki ‘Ben evimde ayrıştırdım, gelin alın’, gelip bir kişi alacak mı bakalım. Bizi kamu kuruluşlarından bile arıyorlar, biriktiriyorlar sonra belediye gelmez o gelmez bu gelmez, bizi vermek için arıyorlar. Yani sen o bilince, sorumluluğa sahipsin ama ilgili kamu kuruluşları o sorumluluğa, bilince sahip mi değil mi, böyle bir deney yaparak görülebilir.

"BU HASSASİYETLERİNİZE NE KADAR YARDIMCI OLUR?"

Vatandaşa, bu konuda bir sorumluluk bilinci taşıdığı için saygı duymak gerekiyor. Ama şunu da sorsunlar Türkiye, Avrupa’da çıkan 33 milyon ton  atığın 14 milyon tonunu alırken, her yıl 14 milyon ton atık  bu ülkeye girerken, sizin evde  40, 50 gram pet şişeyi ayrıştırmanız bu hassasiyetlerinize ne kadar yardımcı olur? Bunu bir sorgulasınlar. Bu problemi vatandaş yaratıyormuş gibi bir algı var, ‘Sen kaynaktan ayrıştırmıyorsun ambalajları, bu yüzden doğa kirleniyor’ gibi. Bunu da doğru bulmuyorum. Bir yandan Türkiye dünyanın çöp ithalat ülkesiyken, vatandaşı sorumlu kılmak, okullarda çevre bilinci diye anlatmak ne kadar samimi, ne kadar bütünsel bir yaklaşım bunu da sorgulamak gerekiyor. Aslında belki de birşeylerin üzerini örtmek için kaynaktan ayrıştırma, sıfır atık projesinin bu kadar gündemde tutulması"

İlgili Konular: #atık #çöp